Esas No: 2020/18353
Karar No: 2022/11935
Karar Tarihi: 17.11.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/18353 Esas 2022/11935 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/18353 E. , 2022/11935 K.Özet:
Sanık hakkında, uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen mahkûmiyet kararı incelenirken, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleşmediği ve kovuşturma şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle kovuşturma evresine geçmeden önce tekrar tebliğ edilmesi gerektiği belirtilerek, kararın yeniden değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca, sanığın hukuki durumu \"Basit Yargılama Usulü\" yönünden de değerlendirilmesi gerekliliği vurgulanırken, suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesi ile hükümden sonra yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi uyarınca basit yargılama usulü uygulanabileceği, ancak Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı sonrası kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalarda CMK'nın 251. maddesi uyarınca mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç cezanın dörtte bir oranında indirileceği anımsatılmıştır. Sonuç olarak, kararın bozulması kararı verilmiştir. Kanun maddeleri ise şöyledir;
- 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesinin 2 ve 3. fıkraları
- 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi
- 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ve geçici 5. maddesi
- CMK'nın 251. maddesi ve 3. fıkrası
- Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı
- TCK'nın 53. maddesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesi
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Aralarındaki bağlantı nedeniyle Dairemizin 2020/11696 esas sayılı dosyası ile birlikte incelenmiştir.
1-Sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının içeriğinde, sanığın bu karara itiraz hakkı bulunduğuna ilişkin, itiraz süresi ve merciinin de gösterilmemesi suretiyle usulüne uygun bir yasa yolu bildirimi yapılmadığı için karar sanık tarafından öğrenilmiş olsa bile, birleşen dosya kapsamında verilen 13.09.2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği ve kovuşturma şartlarının oluşmadığı dikkate alınarak, sanığa kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte kararın yeniden tebliğ edilmesi gerektiğinden, bu kapsamda inceleme konusu olayda sanığın 08.12.2014 ve 05.01.2015 tarihli eylemi, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleşmeden gerçekleştirdiği anlaşılmakla, sanık hakkında kovuşturma şartlarının oluşmaması nedeniyle, 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak, kararın infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine yargılamaya devamla sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması,
2- Aralarındaki bağlantı nedeniyle bozma gerekçeleri de dikkate alınarak birlikte incelenen Dairemizin 2020/11696 esas sayılı dosyasına konu 22.07.2015 tarihli eyleme ilişkin Adana 27. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/11/2015 tarihli, 2015/606 esas ve 2015/804 karar sayılı dava dosyasının, incelemeye konu suça ilişkin dava dosyası ile birleştirilmesi, sonucuna göre deliller birlikte tartışılıp değerlendirildikten sonra sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3- Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle 5271 sayılı CMK'nın başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza
Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre;
4- 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve hükümden sonra 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
5- Adana Kriminal Polis Laboratuvarınca suç konusu uyuşturucu maddeden alınan şahit numunelerin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 17.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.