Esas No: 2020/7426
Karar No: 2022/4272
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7426 Esas 2022/4272 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/7426 E. , 2022/4272 K.Özet:
Davacı, davalı şirketin yönetimine hile ile el koyduğunu ileri sürerek, davalıların şirket ortaklığından çıkarılmasını ya da şirketin feshedilmesini talep etmiştir. Ancak davasını kaybetmiştir. Davacı vekili, bu karara itiraz etmiş ve istinaf mahkemesi tarafından da reddedilmiştir. Sonuç olarak, Yargıtay tarafından yapılan incelemenin ardından böyle bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ve istinafın reddedilmesine karar verilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 621/1-h maddesi uyarınca, bir ortağın şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması mümkündür. Ayrıca 640/2. madde uyarınca ortaklıktan çıkarma kararı limited şirket genel kurulu tarafından alınarak, bu karar ortağa noter aracılığıyla bildirilmelidir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 11. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Uşak 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 08.10.2019 tarih ve 2017/112 E- 2019/626 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 02.10.2020 tarih ve 2020/1130 E- 2020/877 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 31.05.2022 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %50 ortağı olduğunu, İspanya'da faaliyet gösterdiğini, 2010 yılında müvekkili şirket yetkilisi ...'in Türkiye'ye geldiğini, davalı şirketin %25'lik hissesine sahip olan davalı ...'ün müvekkili şirketin fuarda gerçekleşen bir satışa onay veren veya fuar başvurusu ile ilgili bir belge olduğunu söylediği, İspanyolca tercümesi bulunmayan bir evrakı hile ile imzalattırdığını, şirket temsilcisinin güvenerek imzaladığı belgenin 01.04.2010 tarihli ortaklar kurulu kararı olduğunu ve ...'ün hile ile imzalattığı ortaklık kararı sonucunda 10 yıl süre ile davalı şirketin yönetici ve temsilcisi seçilerek şirketi ele geçirdiğinin öğrenildiğini, bu kararın Uşak 2.ASHM'nin 2014/261 E.sayılı dosyasında iptali istemli dava açıldığını, davalı ..., şirketin tamamını kontrol eder hale geldiğini, 2010 yılından bu yana şirketin kar dağıtımı ve mali durumu ile ilgili olarak, iştiraki olan müvekkil şirkete bilgilendirmelerde bulunmadığını, davalı şirketin unvanını ve ticari itibarını kullanarak "My Stone Madencilik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti." yi kurduğunu, rekabet etmeme
yasağını ihlal etttiği haksız rekabette bulunduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki distribütörlük anlaşmasına da aykırı davranıldığını, ortaklığın devamının sağlanmasının ve ortak gayenin gerçekleştirilmesinin imkanı kalmadığını ileri sürerek davalı şirketin TTK madde 636/3-f. uyarınca haklı nedenlerle feshine veya davalı gerçek kişilerin şirket ortaklığından haklı nedenle çıkartılmasına, davalı gerçek kişilerin tutum ve tasarrufları nedeni ile uğradığı zararın tespitine, davalı şirketin uğradığı tespit edilen zararın şirket alacağı olduğu kabul edilmekle, anılan zararların, davalı gerçek kişilerin şirkette olan alacakları varsa bu alacaklardan ve/veya hisselerine karşılık hesaplanacak tutarlardan mahsup edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkili ...'e atfedilen hiçbir eylem, kusur ve iddia bulunmadığını, Dona Maria'nın 2010 tarihli belgeyi bilerek imzaladığını, taraflar arasında borç alacak meselesi olduğunu, davacı tarafın ortaklar kurulu kararının iptali, haksız rekabet kuralının ihlali istemli ayrıca davalar açtığını ve derdest olduğunu, müvekkili gerçek kişilerin ortaklıktan çıkarılmasının ancak şirket tüzel kişiliğinin isteyebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; 2010 tarihli ortaklar kurulu kararının derdest dava dosyasında verilecek kararla kaldırıldıktan sonra ortakların tekrar toplanarak usule uygun olarak yeniden karar alma imkanı her zaman mümkün bulunduğu, Uşak 2. ASHM'nin 2016/546 E.sayılı dosyasında haksız rekabete ilişkin verilen karar aktif dava ehliyeti yönünden farklı gerekçelerle onanmış ise de haksız rekabet şartlarının oluşmadığının tespit edildiği, distribütörlük sözleşmesine aykırılığın 08.02.2000 tarihli sözleşmenin şirketin kurulmasından önce tanzim edilmesi ve ana sözleşmede ileri sürülen hususlara yer verilmemesi nedeniyle distribütörlük sözleşmesine aykırılık ve haksız rekabetin söz konusu olmadığı, ortaklar arasında birden fazla dava bulunduğu tespit edilmiş ise de tüzel kişi şirketin ortaklarından bağımsız adi bir varlığının bulunduğu, ortaklar arasındaki ihtilafın şirketin amacının gerçekleştirme iradesinin ortadan kaldırmış olduğu şeklinde yorumlanamayacağı, alınan bilirkişi raporu ile şirketin mali durumunun kötü olmadığı, aktif olarak faaliyetlerini yürütmeye devam ettiği anlaşılmakla davacı şirketin fesih talebinin yerinde olmadığı, 6102 sayılı TTK'nın 621/1-h md. uyarınca, bir ortağın haklı sebepler dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı şirketten çıkarılması için genel kurul kararı alınabileceği, TTK.'nın 640/2. md. uyarınca ortaklıktan çıkarma kararı limited şirket genel kurulu tarafından alınarak bu karar ortağa noter aracılığıyla bildirilmesi gerektiği, davalının şirketten çıkarılması konusunda alınmış ortaklar genel kurul kararı bulunmadığı gerekçesiyle davalı şirket aleyhine açılan şirketin feshi talebinin esastan reddine, davalı gerçek kişi şirket ortakları aleyhine açılan ortaklıktan çıkarılma talebinin aktif dava ehliyeti bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan redidne karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 01/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.