Esas No: 2021/311
Karar No: 2022/4300
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/311 Esas 2022/4300 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/311 E. , 2022/4300 K.Özet:
Davacı, ortak olduğu şirkette diğer ortağın şirkete ait gayrimenkulleri satıp satış bedelinin kendi şahsi menfaatlerinde kullandığı gerekçesiyle ortaklıktan çıkmak istemiştir. İlk derece mahkemesi, davacının şirketten bilgi ve inceleme talebinde bulunmamış olması nedeniyle haklı sebeple ortaklıktan çıkma ve şirketteki payının gerçek değerinin ödenmesi talebinin yerinde olmadığını gerekçe göstererek davanın reddine karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi de yapılan inceleme sonucunda davacının iddiasının ispatlanmadığını belirterek davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir. Temyiz mahkemesi ise yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir.
Kanun maddeleri: Türk Ticaret Kanunu’nun 614. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/b-1, 370/1 ve 372. maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 05.03.2020 tarih ve 2018/284 E. - 2020/123 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 12.11.2020 tarih ve 2020/770 E. - 2020/853 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili ile ...'in davalı Aşk Vadileri Turizm Ltd. Şti.'nin ortakları olduğunu, şirketin ...'in 97 paya karşılık 87.300.000.000.- TL, müvekkilinin ise 3 paya karşılık olarak 2.700,000.000.- TL sermaye ile kurulduğunu, şirket kurulurken ... ili ... köyü Aşağı mahalle 2 Pafra 711 Parselde Ev, ... ili ... köyü Aşağı mahalle 2 Pafta 712 parselde Ev, ... İli ... Köyü 15369 Parsel de Ev, ... İli ... Köyü 15370 Parsel’de Ev vasfındaki taşınmazların müvekkil ve diğer şirket hissedarı olan ... tarafından şirkete sermaye olarak konduğunu, şirket kurulduktan sonra diğer hissedar olan ...'in, şirkete ait olan bu gayri menkullerden ... İli ... Köyü 15369 Parsel de Ev'i 1.500.000.000,00 TL'ye ve ... İli ... Köyü 15370 Parselde Evi de 2.500.000.000,00 TL'ye sattığı ve bedellerini kendi şahsı için kullandığını, bu şekilde şirketi zarara uğrattığını, şirketin kurulmasından sonra müvekkilinin şirketle alakalı olarak hiçbir bilgi sahibi olamadığını, şirket işlerinin dışında tutulduğunu, kar ve zarar durumu ile ilgili olarak da haberdar olmadığını, müvekkilinin haklı gerekçe ile şirket ortaklığından çıkmak istediğini ileri sürerek, dava sonuna kadar söz konusu gayri menkuller üzerine ihtiyati tedbir konulmasını, davacı müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılmasına ve şirketteki payının gerçek değerinin ödenmesi ile kar payının tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin de davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının sadece kağıt üzerinde ortak olarak gözüktüğünü, kurucu ortak ve müdür ... Fransa vatandaşı olduğunu, 2001 yılında yabancıların Türkiye'den taşınmaz edinmesine ilişkin mevzuat uyarınca yabancı gerçek şahıs olarak taşınmaz satın almasının mümkün olmadığını, dilekçede bahsedilen gayrimenkulleri satın almak amacıyla yabancı sermayeli Türk şirketi kurmak istediğini, şirketin ortak sayısının 2 den az olmama şartı ile ayrıca diğer ortağın Türk Vatandaşı olması gerektiğinden taşınmazı davacı ...'e güvenerek davacıya %3'lük bir pay verildiğini, davalı tarafından gönderilen 50.000.- USD'lik yabancı sermaye ile Aşk Vadileri Turizm Ticaret Ltd. Şirketinin kuruluşu amacı ile Fransa'dan Türkiye'ye getirildiğini, davacının payına düşen %3'lük sermaye borcunu dahi kendisinin ödemediğini, davalı şirketin Türkiye İş Bankası Ürgüp Şubesine kayıtlı 02024957 nolu banka hebasının incelenmesinde ortaya çıkacağını, şirket adına 3 adet taşınmazın
davalı tarafından satın alındığını, davacının bugüne kadar hiç bir ödemesinin de bulunmadığını, 2007 yılında yapılan ifraz işlemleri sonucunda 709 parsel 15369 ve 15370 parsel olarak ikiye bölündüğünü, 15370 sayılı parsel 15 m2 olup, 2007 yılında komşuya çok cüzi bir bedel karşılığında satıldığını, davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacının satış beledini yüksek göstererek şirketin karından pay talep ettiğini savunarak, haksız ve kötü niyetli davanın ve tedbir talebinin reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; şirket esas sözleşmenin 11. maddesine göre kar payı dağıtılması için esas sözleşme hükümlerine uygun bir genel kararı bulunması gerektiği, genel kurul yapılamaması halinde genel kurul toplantısı yapılması için davacı tarafça mahkemeye başvuru yapılıp karar alındığına dair herhangi bir delil bulunmadığı, davacı tarafından davalı ortağın şirketi şahsi çıkarları için sattığı ve satış bedellerinin davalı ortağın şahsi menfaatlerine kullanıldığı yönündeki iddiaları destekleyen herhangi bir delile rastlanılmadığı, Türk Ticaret Kanunu’nun 614. maddesi hükmüne göre davacının şirketten bilgi ve inceleme talebinde bulunmamış olması nedeniyle haklı sebeple ortaklıktan çıkma ve şirketteki payının gerçek değerinin ödenmesi talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacının davalının şirkete ait taşınmazları satıp satış bedelini şahsi işlerinde kullandığı yönündeki iddiasıda ispat edilememiş olunup mahkemece davanın reddi yönünde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durumun olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 01/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.