Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/11600 Esas 2022/11929 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/11600
Karar No: 2022/11929
Karar Tarihi: 17.11.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/11600 Esas 2022/11929 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Isparta 4. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın bulunduğu araçta yapılan aramada suç konusu uyuşturucu madde bulunması nedeniyle kendisine ait olduğunu ikrar etmesi üzerine uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkûmiyet kararı verdi. Ancak mahkeme kararı Yargıtay tarafından bozuldu. Bozma sebepleri arasında, suçun şüpheli sanık tarafından ikrar edilmesine rağmen gerekli araştırmaların yapılmamış olması, sanık hakkında verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin usulsüz tebliğ edilmesi, ilk mahkeme kararında TCK'nin 191. maddesinin 5. fıkrasına atıfta bulunulmaması gibi nedenler yer aldı. Mahkeme, sanığın TCK'nin 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiği, suç tarihinden önce başka bir dava veya soruşturmanın olup olmadığının araştırılması gerektiği ve suçla ilgili müsadere kararı verilmesi gerektiği belirtildi. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen TCK'nin 53. maddesi ve 7242 sayılı Kanun'un 10. maddesi uyarınca sanığın durumunun yeniden belirlenmesi gerektiği vurgulandı.
Kanun Maddeleri:
- TCK'nin 191. maddesi
- TCK'nin 192/3. maddesi
- CMK'nin 223/8. maddesi
- Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrası
- Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi
- Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi
- Tebligat Kanunu'nun 23/1-8
- Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi
10. Ceza Dairesi         2020/11600 E.  ,  2022/11929 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme : ISPARTA 4. Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Mahkûmiyet


    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    1- Olay tutanağına ve tüm dosya kapsamına göre kolluk görevlileri tarafından yapılan kontrolde sanığın da içerisinde bulunduğu araçta yapılan aramada sağ arka koltuk paspas üzerinde bulunan suç konusu eroinin aleyhinde yeterli delil bulunmadığı aşamada kendisine ait olduğunu ikrar ettiği anlaşıldığından, “...yapılan uygulamada ... plakalı araç içerisinde yakalanan sanığın üzerinde emanette kayıtlı eroin ve esrar maddesi ele geçirildiği, Antalya Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 01/08/2014 tarihli raporuna göre maddelerin eroin ve THC ihtiva eden kenevir bitkisi parçaları olduğu ve bu bitkiden toz esrar elde edilebileceğinin belirlendiği...,” şeklinde dosya kapsamına uymayan çelişkili gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi,
    2- Olay tutanağında, sanığın da içinde bulunduğu araçta yapılan aramaya esas alındığı belirtilen Isparta 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/464 D.İş sayılı kararının aslı ya da onaylı örneği dosyaya konulduktan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması,
    3- 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntemin benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, mercii tarafından tebligata Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi
    olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının sanığın soruşturma kapsamında savunması alındığı esnada bildirdiği ve aynı zamanda kayıtlı adresi olan MERNİS adresine doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereği tebliğ edildiği, dolayısıyla tebligatın usulsüz olduğu anlaşılmakla; 29.09.2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı sanık tarafından öğrenilmiş olsa bile, bu kararın kesinleşmediği ve kovuşturma şartlarının oluşmadığı dikkate alınarak, bu kapsamda inceleme konusu olayda sanığın TCK’nın 191/5. maddesi gereği ihlal sayılan 23.12.2014 tarihli eylemini, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleşmeden gerçekleştirdiği anlaşılmakla, sanık hakkında kovuşturma şartlarının oluşmaması nedeniyle, 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak, kararın infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine yargılamaya devamla sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması,
    4- Suç tarihinden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasının olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tespiti açısından; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı, bu suç tarihinden önce açılmış başka bir dava veya soruşturma olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra verilmiş olan bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının erteleme süresi zarfında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Cumhuriyet Başsavcılığından ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
    Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanun'la değişik TCK'nın 191/2. maddesi uyarınca verilmiş bir "kamu davasının açılmasının ertelenmesi'' kararının erteleme süresi zarfında işlemişse; 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz" hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca "davanın düşmesine" ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararı veren ilgili mahkemeye ya da kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı veren ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulmasına karar verilmesi; aksi halde 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesi uyarınca, yargılamaya devam olunarak, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
    Kabule göre;
    5- Suç tarihinde, kolluk görevlileri tarafından yapılan kontrolde sanığın da içerisinde bulunduğu araçta yapılan aramada sağ arka koltuk paspas üzerinde bulunan suç konusu uyuşturucu maddenin aleyhinde yeterli delil bulunmadığı aşamada kendisine ait olduğu yönündeki ikrarı ile suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardımda bulunduğu
    anlaşıldığından, sanık hakkında TCK'nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
    6- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
    7- Antalya Kriminal Polis Laboratuvarınca suç konusu uyuşturucu maddeden alınan şahit numunelerin müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 17.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara