Esas No: 2021/257
Karar No: 2022/4327
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/257 Esas 2022/4327 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/257 E. , 2022/4327 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 22. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17.01.2018 tarih ve 2015/734 E- 2018/15 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi'nce verilen 15.10.2020 tarih ve 2018/2082 E- 2020/1219 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Özgür Çimento ve Beton End. A.Ş. İle EÜAŞ Genel Müdürlüğü arasında 14/11/2006 tarihinde Tunç Bilek Termik Santralı Uçucu Kül Satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 16/11/2006 tarihinde yürürlüğe girdiğini, 18/04/2007 tarihli devir sözleşmesi ile Özgür Çimento'nun bütün hak ve yükümlülüklerini müvekkiline devir ettiğini, devir sözleşmesinin 26/04/2007 tarihinde devir protokolü ile EÜAŞ tarafından kabul edilerek yürürlüğe girdiğini, EÜAŞ'ın 03/05/2007 tarihli yazısı ile müvekkiline bildirildiğini, sözleşmenin müvekkiline yüklemiş olduğu edimlerin müvekkilince yerine getirmesi için Tunçbilek Termik Santrali içerisinde tesis kurduğunu, termik santralden çıkan külün değerlendirilerek TS EN450 standardına uygun uçucu kül üretiminin yapıldığını, kül seperasyon tesisleriyle ilgili teknik düzenlemeler sözleşmesinin yapıldığını, sözleşmenin 12.maddesi gereğince müvekkiline sepere tesislerinin sözleşmenin sonunda gerekli revizyonları ve yaptırımları yapılmış, çalışır vaziyette EÜAŞ'a bila bedel devretme yükümlülüğünün getirildiğini, müvekkilinin sözleşmede ürün miktarını alması, devredeceği tesisi amorti etmesi bakımından çok önemli olduğunu, Tunçbilek Termik Santrali'nde mevcut bulunan 5 adet enerji üretim tesisinin tümünün bir anda çalışmadığını, çalışanlarda aynı standartlara uygun kül çıkarmadığını, özelleştirme kapsamında Tunçbilek Termik Santrali'nin ... Grubuna satıldığını, işletme devir hakkının devredildiğini, sözleşmeden kaynaklanan tüm hak ve yükümlülüklerinin ve borçların Akçim'in uhdesine geçtiğini, kül satış sözleşmesinin 12.8 maddesi uyarınca kül satış sözleşmesi süresinin sonunda, kül sepere tesisinin gerekli revizyonlar, yatırımlar yapılmış, çalışır vaziyette ...'e teslim edilmesi taahhüt edilmiş olup, ancak sepere tesislerinin sözleşmede belirtilen külün tamamının alınmaması nedeniyle ... 'e teslimine ilişkin ihtarın hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin 5.
maddesi gereğince, yıllık uçucu kül satış tutarının 200.000 ton olduğunu, 5 yıllık süre için 1.000.000 ton olduğunu, sözleşmenin 4. maddesi gereğince sözleşme süresinin 5 yıl olduğunu, süre sonunda hiç bir ihtara gerek kalmaksızın sözleşmenin kendiliğinden son bulacağını, ancak EÜAŞ'ın istediği takdirde firma ile ek protokol yapması halinde kül satışının devam edeceğinin hükme bağlandığını, sözleşmenin 11.12. maddesi gereğince ünitelerden birinin devre dışı kalması ya da santral faaliyetinin durdurulması halinde kül üretiminin yapılmaması durumunda davacının kül almaması halinde EÜAŞ'ın bu eksikliği ileriki aylarda telafi edeceğine ilişkin hüküm olduğunu, sözleşme süresinin otomatik olarak uzayacağını, ayrıca sözleşmenin 11.2. maddesi gereğince sözleşmede belirtilen uçucu kül miktarının (+) (-) %30 toleransla almakta yetkili EÜAŞ'ı da vermekten sorumlu kıldığını, tüm bu hususlar dikkate alındığında müvekkilinin Akçim'den 1.300.000 ton kül alınıp tamamlanacağı kadar sözleşme şartları çerçevesinde ek süre tahsisini talep ettiğini, davalının selefi olan EÜAŞ'dan 04/01/2012 tarih 0040 sayılı cevabında sözleşmenin 11.12 maddesine atıfta bulunarak kül miktarı tamamlanana kadar sözleşme süresinin uzatıldığını, bunu 19/12/2011 tarihli yazıyla bildirdiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 11/2 maddesine göre müvekkilinin alabileceği kül oranının %30 oranında artırma hakkına sahip olduğunu, EÜAŞ'da bu malzemeyi vermekle yükümlü bulunduğunu, müvekkilinin sözleşmenin kendisine vermiş olduğu hakkı kullanarak 5 yıllık sözleşme süresinde alamadığı 300.000 ton uçucu kül alma hakkının mevcut olduğu, 1.000.000 ton malzemenin alınmasının tamamlandığı 26/10/2015 tarihinden itibaren 1,5 yıl sürenin ilavesi ile sözleşmenin 26/04/2017 tarihine kadar yürürlükte olması gerektiğini, sözleşmenin 26/10/2015 tarihinden itibaren 1 yıl 6 ay daha yürürlükte olduğu hususunun hükmen tespit edilmesini, bu süre içerisinde müvekkilinin sözleşmenin ifası sırasında en az 300.000 ton uçucu kül malzemesini almadığını anılan bu malzemenin satışı suretiyle elde edeceği kardan mahrum kaldığını, elde edeceği karın yaklaşık olarak 3.600.000,00 TL olup, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 500.000,00 TL’nın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşme süresinin beş yıl olduğunu, 1.000.000 ton malzemeyi %30 artışla isteme hakkına sahip olduğu hususunun sözleşme miktarının (+) / (-) toleransı yapılma nedeninin, enerji üretim ünitelerinde herhangi bir nedenle üretim artışı / üretim azalması veya üretim duruşu ihtimalinin dikkate alınması nedeniyle olduğunu, aynı termik santral yönünden EÜAŞ’ın bir başka şirketle de aynı şartlarda sözleşme imzaladığını, bu hususun davacının bilgisinde olduğunu, sözleşme konusunun yılda 200.000 ton uçucu kül satışı olduğunu, yıllık olarak ön görülen malzeme verilmemesi ihtimalide dikkate alınarak 5 yıl içerisinde herhangi bir yılda tamamlanması için artılı eklisi toleransla sözleşme yapıldığını, bu nedenle davacının toplam 1.000.000 ton üzerinden %30 artış uygulayarak 300.000 ton daha malzeme alma hakkı olduğunu ileri sürmesinin hiç bir hukuki temeli olmadığını, temel sözleşmeyi yapan EÜAŞ'ın ise sözleşme uzatımına ilişkin yazısında yorum hatası yaptığını, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya yıllık 200.000 tondan fazla kül verme sorumluluğunun olmadığı, sözleşmenin 11/2 maddesindeki (+), (-) %30 tolerans ifadesinin tarafların uzlaşması ile mümkün olduğu, kül verme sözleşmesinin uzatılması bakımından davalı tarafa yönelik bir zorunluluk olmadığı, 5 yıllık sözleşme süresinde davacı firmaya 1.000.000 ton uçucu külün verildiği, bu hususun taraflarca da kabul edildiği, dolayısıyla sözleşme gereğince davalı tarafın üzerine yüklemiş olduğu edimini yerine getirdiği, EÜAŞ ve davacı taraf arasında yapılan 14/11/2006 tarihli sözleşmenin santralin durumu dikkate alınarak teknik verilere göre (+) (-) %30 toleransın yazıldığı tespit edilmekle davacının 300.000 ton daha uçucu kül alma hakkının bulunduğu yönündeki tespit talebinin, dolayısıyla sözleşme gereğince mahrum kaldığı bir karın olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, sözleşmenin 11/2 maddesindeki (+), (-) %30 tolerans ifadesinin tarafların uzlaşması ile mümkün olduğu, kül verme sözleşmesinin uzatılması bakımından davalı tarafa yönelik bir zorunluluk olmadığı, 5 yıllık sözleşme süresinde davacı firmaya 1.000.000 ton uçucu külün verildiği, bu hususun taraflarca da kabul edildiği, dolayısıyla sözleşme gereğince davalı tarafın üzerine yüklemiş olduğu edimini yerine getirdiği ve mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b.1.maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 01/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.