Esas No: 2021/1920
Karar No: 2022/4298
Karar Tarihi: 01.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1920 Esas 2022/4298 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1920 E. , 2022/4298 K.Özet:
Davacı şirket, davalı banka ile doğrudan borçlandırma sözleşmesi yapmıştır. Bu sözleşme kapsamında şirketin sistemine yüklenen bir program aracılığıyla, müvekkilinin düzenlediği faturaların otomatik olarak ödenmesi sağlanacaktır. Ancak, bir fatura sisteme girdikten sonra dava dışı firma adına tanzim edilmiş, mallar teslim edilmiştir ve fatura ödenmemiştir. Davacı, fatura bedellerinin ödenmesini davalıdan talep etmiştir. Davalı, sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiğini savunmuştur. Mahkeme, davacının sözleşmeyi fesih hakkını yanlış kullanması ve ödemelerin gerçekleşmesi nedeniyle davaların konusuz kalması sebebiyle davanın reddine karar vermiştir. Temyiz sonucunda ise dava dışı firma adına tanzim edilmiş olan faturaların tutarları, birleşen davaya ilişkin tüm fatura tutarlarının oranlanmasıyla elde edilen oranın yargılama gider ve vekalet ücretlerine de uygulanması gerektiği vurgulanmıştır.
Kanun Maddeleri: Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 30.09.2020 tarih ve 2019/737 E. - 2020/400 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, asıl ve birleşen davada, müvekkil şirketin davalı banka ile doğrudan borçlandırma sistemi sözleşmesi akdettiğini, bu sözleşme kapsamında FTP olarak adlandırılan bir programın şirket sistemine yüklendiğini, banka tarafından bu sistemin kurulmasının ve kendilerinin de sisteme katılmalarının amacının müvekkili bulunduğu şirket tarafından düzenlenen satış faturaları bedellerinin sisteme giriş yapılarak banka tarafından sisteme dahil edilmiş bulunan fatura borçlusu firmaların hesaplarından otomatik olarak ödenmesinin sağlanmasına yönelik olduğunu, müvekkili bulunduğu davacı şirket tarafından dava dışı firma adına tanzim edilmiş bulunan faturanın sisteme girildiğini, sistemin bu işlem için onay verdiğini, vadesinde fatura bedelinin otomatik olarak ödeneceği düşünülerek malların firmaya teslim edildiğini, bankanın söz konusu faturanın sisteme girişinden sonra adı geçen firmanın hesaplarını kapattığını, faturaların sisteme girildikten sonra bankanın ödeme yapma yükümlülüğünün doğduğunu ileri sürerek fatura bedellerinin ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, asıl ve birleşen davada, müvekkili bulunduğu Finansbank A.Ş. ile davacı arasında doğrudan borçlandırma sistemi sözleşmesi yapıldığını, sözleşme hükümlerine göre müvekkili bulunduğu şirketin davacı şirkete ödeme borcu olmadığı, davacı şirketin sözleşme hükümlerini bilmesi gerektiğini, birleşen davaya konu faturaların vadesi gelenlerinin ödendiğini gelmeyenlerinin ise vade tarihinde değerlendirileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; davacının sözleşmeyi fesih hakkını yerinde kullanmadığı, sözleşme süresinin bitimine 2 ay evveline kadar fesih ihbarının yapılması gerektiği, davacının bu hususa dikkat etmeyerek fesih ihbarında bulunduğu ancak sözleşmenin sözleşme hükümlerine göre fesih olmadığı, davalı bankanın sözleşme hükümleri nazara alındığında faturaların ödenmemesi hususunda haklı olduğu, kaldı ki asıl davada davaya konu faturanın davanın açılmasından 9 gün sonra dava dışı şirketçe ödenmiş olduğu, birleşen davada ise dava dışı şirketin yaklaşık 1 yıl sonra üzerine düşen borcu ödemiş olduğu, bu halde arada geçen sürede meydana gelen kaybı varsa bundan dolayı davacının davalı bankaya değil de dava dışı şirkete başvurması gerektiği, birleşen davanın açılma tarihinin 18.04.2014 tarihi olduğu, asıl davada ödemenin 11.04.2014 tarihi olduğu da nazara alındığında birleşen davanın açılmasında davacı tarafın haksız olduğu, ödemelerin gerçekleşmesinden dolayı asıl dava ve birleşen davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davada karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafın yargılama giderlerinin kendi üzerinde kalmasına ve vekalet ücretini davalı bankaya ödemesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin asıl davaya ilişkin tüm, birleşen davaya ilişkin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalı vekilinin birleşen davaya ilişkin sunduğu savunma dilekçelerinde, vadesi gelen faturaların halihazırda ödenmiş olduğu belirtilmiş, dilekçe içeriklerinde davacının sunduğu delilleri doğrular biçimde fatura vadeleri tablo olarak gösterilmiş, ödeme dekontları dilekçeye eklenmiştir. Ancak davalının 25.04.2014 tarihinde ödemelerini yaptığı anlaşılan 15.04.2014 vadeli 6.390 USD, 3.883 USD ve 7.497 USD’lik faturaların vade ve dava tarihinden sonra ödendiği, bu hususun taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği ve davacının bu üç fatura için dava açmakta haklı olduğu açıktır. Bu durumda mahkemece, birleşen davaya konu bu üç fatura tutarına, birleşen davaya ilişkin tüm fatura tutarlarının oranlanmasıyla elde edilen oranın yargılama gider ve vekalet ücretlerine de uygulanarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken birleşen dava bakımından da davacı vekilinin tamamen haksız olduğundan bahisle yargılama gider ve vekalet ücretine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin asıl davaya ilişkin tüm, birleşen davaya ilişkin sair temyiz istemlerinin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı taraf vekilinin temyiz isteminin kabulü ile kararın davacı taraf yararına BOZULMASINA, istek halinde aşağıda yazılı 37,90 TL harcın temyiz eden asıl davaya yönelik - asıl davada davacıya iadesine, 01/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.