Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2021/11233 Esas 2022/11937 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/11233
Karar No: 2022/11937
Karar Tarihi: 17.11.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2021/11233 Esas 2022/11937 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2021/11233 E.  ,  2022/11937 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme : ANKARA 10. Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Mahkûmiyet

    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    1-7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntemin benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, mercii tarafından tebligata Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının sanığın soruşturma kapsamında savunması alındığı esnada bildirdiği ve aynı zamanda MERNİS olan adresine doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereği tebliğ edildiği, akabinde kararın, önceki tebligatın iade edildiği adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi gereğince usulsüz olarak tebliğ edildiği gibi Ankara Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'nün 24.06.2015 tarihli ve 2015/10586 DS sayılı çağrı yazısının sanığın bilinen son adresine gönderildiği ve tebligatın sanığın taşındığından bahisle merciine iade edildiği, sanığın MERNİS adresine yeni bir tebligat çıkarılmadığı, akabinde çağrı yazısının sanığın MERNİS adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereği tebliği yerine önceki tebligatın iade edildiği adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi gereğince usulsüz olarak tebliğ edildiği anlaşılmakla; 29.04.2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı sanık tarafından öğrenilmiş olsa bile, bu
    kararın kesinleşmediği ve kovuşturma şartlarının oluşmadığı dikkate alınarak, bu kapsamda inceleme konusu olayda sanığın yükümlülüklere uymaması eylemini, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleşmeden gerçekleştirdiği anlaşılmakla, sanık hakkında kovuşturma şartlarının oluşmaması nedeniyle, 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak, kararın infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine yargılamaya devamla sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması,
    Kabule göre;
    2- 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi'nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve hükümden sonra 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
    3- Ankara Adli Tıp Kurumu Grup Başkanlığı’nca suç konusu uyuşturucu maddeden alınan şahit numunelerin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 17.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara