Esas No: 2022/938
Karar No: 2022/4375
Karar Tarihi: 02.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/938 Esas 2022/4375 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2022/938 E. , 2022/4375 K.Özet:
Davalı şirket ile davacı arasında imzalanan sözleşmeler doğrultusunda, davacı tarafından davalıya fatura edilen hizmet ve donanım parça satış bedellerinden doğan alacağı, davalının itirazı nedeniyle icra takibi ile tahsil edilmeye çalışılmıştır. Davalı, sözleşmelerin kendileri tarafından imzalanmadığını ve hizmetlerin alınmadığını savunarak, itirazın haksız olduğunu söylemiştir. Mahkeme, davacının alacağının tahsiline yönelik başlatılan icra takibine, davalının haksız itirazı nedeniyle karar vererek, takibin devamına karar vermiştir. Ancak, davalı şirketin tasfiye işlemi ile tüzel kişilikten çıkarılmış olması nedeniyle, davanın devam edebilmesi için şirketin yeniden ihyası gerekmektedir. Bu nedenle, yerel mahkeme kararı Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteği üzerine bozulmuştur.
Kanun Maddeleri:
- HMK 363. madde: Kanun yararına bozma isteği ve incelemesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki davanın İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yukarıda sayı ve tarihi belirtilen kararın HMK 363. maddesi uyarınca kanun yararına bozulmasının Adalet Bakanlığı tarafından istenilmesi üzerine, dava dosyası ve içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve diğer tüm dosya kapsamı delil ve belgeler incelendi. Gereği müzakere edilip düşünüldü.
Davacı vekili, davacının bilgisayar programlama, yazılım bakım ve destek hizmeti ve donanım ürünlerinin parça dahil donanım bakım hizmeti sektörlerinde faaliyet göstermekte olup, geniş portföye sahip olan bir firma olduğunu, davalı ile imzalamış oldukları sözleşmeler uyarınca, üzerine düşen tüm sözleşmesel edimlerini yerine getirdiğini, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi çerçevesinde ifa edilen hizmet ve donanım parça satış bedelleri nedeniyle doğan alacaklarının davacı tarafından faturalandırılıp davalıya tebliğ edildiğini, davalı yanın tebellüğ ettiği faturalara yasal süresi içerisinde itirazları olmadığı gibi, fatura bedelleriyle ilgili olarak herhangi bir ödemede bulunmadıklarını, bunun üzerine icra takibi başlattıklarını, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle asıl alacak miktarının %20'sinden az olmamak suretiyle icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket yetkilisi ..., davaya dayanak teşkil ettiği öne sürülen sözleşmelerin, davalı şirket yetkililerince imzalanmadığını, davalı şirketi herhangi bir şekilde bağlamadığını, dava dilekçesinde bahsedilen hizmetlerin davalı şirketçe alınmadığını, davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını savunarak, haksız davanın reddine, davacının kötü niyetli olduğundan %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacı tarafın davalı tarafa fatura karşılığı hizmet verdiği ve davalıdan kaydi olarak 3.3.41,17TL alacaklı göründüğü, davalı tarafça ticari defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle HMK 222/3. maddesi davacı defterlerindeki kayıtlara itibar edilmesi gerektiği, sözleşmedeki imzanın ...'in eli ürünü olmadığı tespit edilmiş ise de davalı tarafından davacıya gönderilmiş olan 06/05/2014 tarihli yazı ile sözleşmenin feshedilmiş olmasından bu sözleşme ilişkisinin davalı tarafça da kabul edilmiş olduğunun anlaşıldığı, bu itibarla davacı tarafından alacağın tahsiline yönelik başlattığı icra takibine davalının itirazının haksız olduğu gerekçesiyle, davacının davasının kabulü ile, davalının İstanbul 8. İcra Müdürlüğü' nün 2015/30806 esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin 3.341,15 TL asıl alacak üzerinden devamına, takibe takip tarihinden itibaren alacak tamamen ödeninceye kadar avans faizi işletilmesine, ayrıca alacak belirlenebilir olduğundan İcra İflas Kanunu'nun 67/2 maddesi uyarınca (3.341,15 TL'nin) %20' si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine kesin olarak karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığı'nın kanun yararına bozma istemiyle dosya Dairemize gönderilmiştir.
HMK’nın 363. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinin kesin olarak verdikleri kararlar ile istinaf incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına ve bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla kesin olarak verdikleri kararlar ile yine bu sıfatla verdikleri ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlarına karşı, yürürlükteki hukuka aykırı bulunduğu ileri sürülerek, hukukta birliğin sağlanması ve gelecekte benzer hataların önüne geçilmesi amacıyla ve kamu yararı mülahazasıyla, Adalet Bakanlığı veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olağanüstü bir kanun yolu olan “kanun yararına temyiz” yoluna başvurulabilir. İncelemenin ileri sürülen temyiz sebepleriyle sınırlı olarak yapılması gerekir.
Dava, faturaya dayalı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tüzel kişiler, medeni haklardan istifade (hak) ve borç ehliyetine sahiptirler, bu nedenle taraf ehliyetine de sahiptirler. Bir tüzel kişinin taraf bulunduğu bir dava devam ederken, tüzel kişiliğin sona ermesi halinde, o tüzel kişinin taraf ehliyeti de son bulur. Bu nedenle, davaya eski tüzel kişiye karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. (Bkz: Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 1979, 4. Baskı, Cilt 1, Sh.628 vd.) Tüzel kişiliğin sona ermesi için, tasfiye işlemlerinin eksiksiz tamamlanması gerekir. Şayet, tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmışsa, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile, şirketin yeniden ihyası sağlanarak, tüzel kişilik aleyhine açılan davaya devam edilmesi gereklidir.
Davalı EGR Gıda San ve Tic Ltd Şti’nin tasfiyesinin sona erdiği 10.07.2017 tarihinde sicilden terkin edilmiş olup, mahkemece yapılması gereken iş, davalı şirketin ihyası amacıyla davacı yana süre verilmesi, davacının bu davalının tasfiye memurları ve Ticaret Sicil Memurluğu aleyhine açacağı ihya davasının sonucunun beklenmesi, ihyaya ilişkin karar sunulduktan sonra, taraf teşkili sağlanarak yargılamaya devamla, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre karar verilmesi iken, bu husus gözden kaçırılarak yapılan yargılama sonucunda ticaret sicilinden terkin edilen davalı şirket aleyhine infaz kabiliyeti olmayan hüküm tesisi doğru olmamış; yerel mahkeme kararının kanun yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının HMK 363 maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin kabulü ile yerel mahkeme kararının sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, dosyanın mahkemesine iadesine, bozma kararının bir örneğinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 363. maddesinin 3. fıkrası gereğince Resmi Gazete'de yayımlanması için Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü'ne gönderilmesine, 02/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.