Esas No: 2022/310
Karar No: 2022/4406
Karar Tarihi: 06.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/310 Esas 2022/4406 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2022/310 E. , 2022/4406 K.Özet:
Davacı, davalı şirkete yatırdığı parayı geri alamadığı için dava açarak, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespiti ve ödenen paranın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davanın yürürlüğe giren 7194 sayılı kanunun 41. maddesi kapsamında karar verilemeyeceği gerekçesiyle reddetmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi, davanın 7194 sayılı kanunun 41. maddesi kapsamında olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak, dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir. Temyiz istemleri sonucunda, çoğunluk görüşü Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması yönünde olmuştur. Kanun maddeleri olarak, 7194 sayılı Yasa'nın 41. maddesi uyarınca, dava açanın hukuki yararının olması gerektiği, yürürlüğe girdikleri tarihten önceki davalar yönünden \"karar verilmesine yer olmadığına\" karar verileceği belirtilmektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada ... 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01.07.2020 tarih ve 2019/652 E. - 2020/496 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kabulüne dair ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nce verilen 30.09.2021 tarih ve 2020/2683 E. - 2021/1974 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin yurt dışında birçok ülkede yatırılan paraların istenildiği her an geri çekilebileceği ve karşılığında yüksek oranda faiz verileceği garantisi ile müvekkillerinin davalı tarafa para verdiğini, ancak ödenen paranın bir türlü geri alınamadığını ileri sürerek, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve ödenen paranın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davanın 7194 sayılı Kanun'un 41. maddesi kapsamında olduğu gerekçesiyle dava dilekçesi ile talep edilen alacağa ilişkin dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ıslah ile talep edilen alacağa ilişkin, ıslahın 7194 sayılı yasa yürürlüğe girdikten sonra yapıldığı gerekçesiyle hukuki yarar dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı, taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce, davanın 7194 sayılı Kanun'un 41. maddesi kapsamında olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- İlk Derece Mahkemesince dava dilekçesindeki talepler yönünden 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesi kapsamında karar verilmesine yer olmadığına, 7194 sayılı Yasa yürürlüğe girdikten sonra ibraz edilen ıslah dilekçesindeki talepler yönünden ise anılan Yasa'nın 41. maddesi karşısında davacının ıslah isteminde bulunmasında hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle bu taleplerin usulden reddine karar verilmiştir. Davacı 7194 sayılı Yasa yürürlüğe girdikten sonra ıslah talebinde bulunmuş olup 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesinin açık hükmü gereğince davalı şirkete ortak sayılan ve yatırdığı parayı herhangi bir sebeple geri istemesi mümkün olmayan davacının anılan yasa yürürlüğe girdikten sonra ıslah ile talep ettiği alacağa ilişkin İlk Derece Mahkemesince usulden ret kararı verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Dava dilekçesi ile talep edilen kısımlar yönünden İlk Derece Mahkemesi 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesini uygulayarak yasaya uygun şekilde karar verilmesine yer olmadığına karar vermiş olup mahkemenin bu değerlendirmesi de yerindedir. Şu halde İlk Derece Mahkemesi kararında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı için Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu sebeple Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bette açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 06/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
HMK 114/1-h maddesinde dava şartları arasında sayılan hukuki yarar, yargı merciinde dava açılabilmesi için davacının davayı açmakta ve mahkemeden hukuksal koruma istemekte bir çıkarının bulunması gerektiğine ilişkin ilkedir. Davacının davayı açtığı tarih itibariyle dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan bir yararı olmalı ve hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyaç bulunmalıdır. Öte yandan bu yararın, "hukuki ve meşru", "doğrudan ve kişisel", " doğmuş ve güncel" olması da gerekmektedir.
Bir davada hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olacağı her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu ilkeden hareketle bir davada hukuki menfaatin bulunup bulunmadığı mahkemece, tarafların dava dosyasına sunduğu deliller, olay veya olgular çerçevesinde yargılamanın her aşamasında ve kendiliğinden gözetilmelidir. Böylece kişilerin haksız davalar açmak suretiyle dava hakkını kötüye kullanmasına karşı bir güvence de sağlanmış olmaktadır.
Somut uyuşmazlık, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tesbiti ile davacının, davalı şirkete yatırdığı paranın tahsili istemine ilişkindir.
Islah 17.03.2020 tarihinde yapılmış olup ıslah tarihinde yürürlükte bulunan 7194 sayılı Yasa'nın 41. maddesi gereğince davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulduğu, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince ıslahla arttırılan bölüm yönünden hukuki yarar dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin istinaf kanun yolu başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak 7194 sayılı Yasa'nın 41. maddesi gereğince karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyiz kanun yolu başvurusu üzerine sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda davacının tüm temyiz itirazları red edilerek karar davalı yararına yazılı gerekçe ile bozulmuştur.
Islahla arttırılan bölüm yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının yazılı gerekçe ile bozulmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
7194 sayılı Yasa 07.12.2019 tarihinde yürürlüğe girmiş olup Geçici 4. maddede düzenlenen "karar verilmesine yer olmadığına" karar verileceğine ilişkin hüküm derdest davalar yönünden getirilmiştir.
Oysa ıslahla arttırılan bölüm 7194 sayılı Yasa'nın yürürlüğünden sonra 17.03.2020 tarihinde dava konusu edilmiştir.
Bu halde ıslahla arttırılan bölüm yönünden, Yasa'nın yürürlük tarihine, ıslah tarihine göre "karar verilmesine yer olmadığına" ilişkin karar verilmesi mümkün değildir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan, davacının ıslahla artırılan bölüm yönünden dava açmakta hukuki yararının bulunduğu izahtan varestedir.
7194 sayılı Yasa'nın 41. maddesi, ıslahla arttırılan bölüm yönünden ıslah tarihi itibariyle davanın dinlenme imkanını ortadan kaldırdığından bu bölüm yönünden, davanın esastan reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Islahla arttırılan bölüm yönünden davanın esastan red edilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekirken bu yöne ilişkin davalının temyiz isteminin reddi ile davacının ıslahla arttırılan bölüme ilişkin dava açmakta hukuki yararı bulunmasına rağmen yazılı gerekçe ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına ilişkin çoğunluk görüşüne karşıyım.