Esas No: 2022/1533
Karar No: 2022/12162
Karar Tarihi: 23.11.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/1533 Esas 2022/12162 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2022/1533 E. , 2022/12162 K."İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/03/2019 tarihli ve 2019/81 esas, 2019/83 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 27/01/2022 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında, 28/02/2016 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 30/03/2016 tarihli ve 2016/38886 soruşturma, 2016/1082 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2.maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, aynı Kanun’un 191/3.maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulmasına karar verildiği, kararda itiraz kanun yolu, itiraz mercii ve 15 günlük itiraz süresinin gösterildiği, kararın doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, denetimli serbestlik tedbirinin infazı için İstanbul Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- İstanbul Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce denetimli serbestlik tedbirinin infaz edildiği,
3- Şüphelinin 23/10/2018 tarihinde yeniden uyuşturucu madde ile yakalanması nedeniyle erteleme kararının kaldırılarak Istanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 14/02/2019 tarihli ve 2016/38886 soruşturma, 2019/8297 esas, 2019/5735 sayılıiddianamesi ile İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
4- İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 12/03/2019 tarihli ve 2019/81 esas, 2019/83 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın aynı Kanun’un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine, 2 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği, kararın istinaf edilmeden kesinleştiği,
5- Dosya arasında bulunan Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2015 tarihli ve 2014/4045 esas,2015/578 sayılı kararının incelenmesinde;
a-) Sanığın 07/03/2014 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığının 21/05/2014 tarihli ve 2014/16360 soruşturma, 2014/6650 esas, 2014/3977 sayılı iddianamesi ile kamu davası açıldığı,
b-) Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2015 tarihli ve 2014/4045 esas, 2015/578 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7/2. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına, karar verildiği, kararın 08/04/2015 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30/03/2016 tarihli ve 2016/38886 soruşturma, 2016/1082 sayılı kamu davasının açılmasının 5 yıl süreyle ertelenmesine ve erteleme süresi içinde 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın kesinleşmesini müteakip, şüphelinin denetim süresi içerisinde tekrardan aynı suçu işlediğinden bahisle açılan kamu davası üzerine yapılan yargılama sonunda, sanığın 5237 Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun'un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine ve sanık hakkında 2 yıl denetim süresinin belirlenmesine dair İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/03/2019 tarihli ve 2019/81 esas, 2019/83 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre;
1- Sanık hakkında daha evvel 07/03/2014 tarihinde işlemiş olduğu aynı suç nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süre ile denetime tâbi tutulmasına ilişkin Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2015 tarihli ve 2014/4045 esas, 2015/578 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın 28/02/2016 tarihinde inceleme konusu aynı nev'iden suç işlemesi nedeniyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiği ve erteleme süresi içinde yeniden uyuşturucu madde kullanmasından dolayı açılan kamu davası sonucunda İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/03/2019 tarihli kararı ile 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun'un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine karar verildiği, bu kararın istinaf edilmeden kesinleştiği;
Sanığın 07/03/2014 tarihinde işlediği suç nedeniyle Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2015 tarihli ve 2014/4045 esas, 2015/578 sayılı kararı ile verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Ceza Dairesinin 11/11/2020 tarihli ve 2020/460 esas, 2020/714 karar sayılı ilamı ile "...Sanık hakkında 07/03/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2015 tarihli ve 2014/4045 esas, 2015/578 karar sayılı 08/04/2015 kesinleşme tarihli kararı ile tedavi ve denetim kararı verilmeksizin 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanunun 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/81 esas, 2019/83 arar sayılı 28/02/2016 tarihli suçu bu kararın 5 yıllık denetim süresinde işlediği anlaşılmakla, sanığın 28/02/2016 tarihli eylemi nedeni ile düşme kararı verilerek, Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2015 tarih, 2014/4045 Esas, 2015/578 Karar sayılı dosyasına ihbarda bulunulması gerektiği halde mahkumiyet kararı verildiği belirlenmekle..." şeklinde belirtildiği üzere, incelemeye konu 28/02/2016 tarihli eylemin daha önceden Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesince 24/03/2015 tarihinde, 6545 sayılı Kanun'la değişik 5320 sayılı Kanun’un geçici 7/2. maddesi gereğince verilen zorunlu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali niteliğinde olduğu ve ayrı bir yargılama konusu yapılamayacağı gözetilerek ikinci suçtan dolayı açılan kamu davasında düşme kararı verilip ihbarda bulunulması gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde;
Kabule göre de;
2- 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak
kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, anılan Kanun'un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanun'un 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” şeklindeki şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği,
Somut olayda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 30/03/2016 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararın şüphelinin doğrudan mernis adresine 7201 sayılı Kanun'un 21/2. maddesine göre yapılan tebliğin usulsüz olduğu, Mahkemesince erteleme kararının usulüne uygun düzenlenerek anılan tebligat işlemlerinin tamamlanması amacıyla durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde; isabet görülmemiştir.” denilerek İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/03/2019 tarihli ve 2019/81 esas, 2019/83 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Şüpheli ... hakkında, 28/02/2016 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 30/03/2016 tarihli ve 2016/38886 soruşturma, 2016/1082 sayılı kararı ile, beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesini takiben, şüphelinin erteleme süresi içerisinde yeniden kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlemesi nedeniyle İstanbu Cumhuriyet Başsavcılığının 14/02/2019 tarihli iddianamesi ile kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/03/2019 tarihli ve 2019/81 esas, 2019/83 sayılı kararı ile, sanığın 5237 Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun'un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine ve sanık hakkında 2 yıl denetim süresinin belirlenmesine karar verildiği, anlaşılmıştır.
28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanunun'un 191'inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” amir hükmü ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/5. fıkrasında yer alan, “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki ve 9. fıkrasında yer alan "Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171'inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231'inci maddesi hükümleri uygulanır" şeklindeki düzenlemeler birlikte dikkate alındığında;
Somut olayda, sanık hakkında daha önceden Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2015 tarihli ve 2014/4045 esas, 2015/578 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7/2. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 08/04/2015 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği anlaşılmakla, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca verildiği, kanuni zorunluluk üzerine verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile aynı hukuki sonuçları doğuracağı, bu durumda, incelemeye konu suç tarihinin 28/02/2016 olması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlenmesi nedeniyle Cumhuriyet Savcısı tarafından yeni bir soruşturmaya konu edilmeyip hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını veren mahkemeye ihbarda bulunması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında ayrı bir soruşturma konusu yapılarak kamu davası açılması ve yargılama sonucunda mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan;
Sanığın 28/02/2016 tarihli eylemini, Gaziosmanpaş 9. Asliye Ceza Mahkemesince kanuni zorunluluk üzerine verilen ve 08/04/2015 tarihinde kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde gerçekleştirmesi nedeniyle, 6545 sayılı Kanun'la değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/5. maddesi uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapma yasağı bulunduğu ve bu suçun sadece ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali sayılabileceği, kanunî zorunluluk üzerine verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılan eylem nedeniyle açılan kamu davasında mahkemesince “düşme kararı” verilip mahkemesine ihbarda bulunulması, 23/10/2018 tarihli eylem müstakil suç haline geldiğinden bu suç yönünden gereğinin yapılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulması gerektiği gözetilmeden, mahkûmiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
Dosya arasında bulunan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Ceza Dairesinin 11/11/2020 tarihli ve 2020/460 esas, 2020/714 sayılı kararının incelenmesinde, sanığın 20/09/2018 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma eylemi nedeniyle birleştirme talepli açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda verilen İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/09/2019 tarihli ve 2019/262 esas, 23019/288 sayılı mahkumiyet kararının bozulmasına karar verildiği anlaşılmakla, inceleme dışı bu dosyadaki 20/09/2018 tarihli suç ve inceleme konusu dosyadaki 23/10/2018 tarihli suçların İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kabule göre de;
2- 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, anılan Kanun'un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanun'un 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi
olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” şeklindeki şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği,
Somut olayda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 30/03/2016 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararın şüphelinin doğrudan MERNİS adresine 7201 sayılı Kanun'un 21/2. maddesine göre yapılan tebliğin usulsüz olduğu, erteleme kararının usulüne uygun şekilde kesinleşmediği anlaşıldığından, Mahkemesince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, mahkûmiyet kararı verilmesi de kanuna aykırıdır.
D-) Karar:
Açıklanan nedenlerle, kanunî zorunluluk üzerine verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılan 28/02/2016 tarihli eylem nedeniyle, 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince “düşme kararı” verilmesi ve Gaziosmanpaşa 9. Asliye Ceza Mahkemesine ihbarda bulunulması, 23/10/2018 tarihli eylem müstakil suç haline geldiğinden bu suç yönünden gereğinin yapılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulması gerektiği gözetilmeden mahkûmiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden; İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/03/2019 tarihli ve 2019/81 esas, 2019/83 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
23/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.