Esas No: 2022/1528
Karar No: 2022/12156
Karar Tarihi: 23.11.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/1528 Esas 2022/12156 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2022/1528 E. , 2022/12156 K."İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/05/2021 tarihli ve 2021/336 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 27/01/2022 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Sanık ... hakkında 23/01/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 14/02/2014 tarihli ve 2014/13986 soruşturma, 2014/5904 esas, 2014/2887 sayılı iddianamesi ile açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, İzmir 12. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/04/2014 tarihli ve 2014/181 esas, 204/471 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun’un 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmeden kesinleşerek infazı için Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 30/05/2014 tarihli ve 2014/4020 DS sayılı çağrı yazısının sanığın bilinen adresine tebliğe çıkarıldığı, adreste tanınmadığından bahisle bilatebliğ iade edilmesi üzerine MERNİS adresi bulunmadığından 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre tebligatın yapıldığı, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
3-İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce yükümlülüğünü ihlal ettiği belirtilerek dosyanın kapatılmasına karar verildiğinin bildirilmesi üzerine, İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/04/2015 tarihli ve 2014/712 esas, 2015/306 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın karara itiraz ettiği,
4- İtirazı inceleyen mercii İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 21/05/2021 tarihli ve 2021/336 değişik iş sayılı kararı ile, itirazın reddine kesin olarak karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B-)Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında,
“Kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan sanık ...'ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanun'un 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun'un 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına dair İzmir 12. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/04/2014 tarihli ve 2014/181 esas, 2014/471 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığının ihbarı üzerine, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değişik 5237 sayılı Kanun'un 191. maddesi uyarınca uyarlama yargılaması yapılmak suretiyle, 5237 sayılı Kanun’un 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/04/2015 tarihli ve 2014/712 esas, 2015/306 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/05/2021 tarihli ve 2021/336 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesinde yer alan, "bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında ... beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.", 191/3. maddesinde "erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır." şeklindeki ve 191/4-a maddesinde yer alan "kişinin, erteleme süresi zarfında; a) kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,...hâlinde, hakkında kamu davası açılır." şeklindeki düzenlemenin yer aldığı,
Tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infaz işlemlerinin, infazın yapıldığı tarihteki kurallara göre yapılması gerektiği, 6545 sayılı Kanun'la 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesinde yapılan ve ısrar teriminin de içinde yer aldığı değişikliklerin yürürlüğe girdiği 28/06/2014 tarihinden sonra yapılan infaz işlemlerinde, sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için; sanığa tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligat yapılması, sanığın başvuruda bulunmaması halinde, "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği gerekçesi ile dava açılabileceği,
Somut olayda, sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine başlanabilmesi için 10 gün içinde müracaat etmesine dair İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 30/05/2014 tarihli çağrı yazısının bila tebliğ iade edilmesi üzerine, bu defa anılan Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce düzenlenen 18/06/2014 tarihli çağrı yazısının 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edilmesi sonrasında, sanığın öngörülen süre içerisinde başvurmaması üzerine İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 19/08/2014 tarihli ve 2014/4020 DS sayılı kararı ile dosya kaydının kapatılmasına karar verilmesi sonrasında, Mahkemesine ihbarda bulunulduğunun anlaşılması karşısında,
6099 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesinde yer alan, ''(1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." şeklindeki düzenleme nazara alındığında, somut olayda sanığın bildirdiği en son adresine çıkarılan tebligatın iade gelmesi üzerine aynı adrese bu kez 35. maddeye göre tebliğ işlemi yapıldığı, ancak anılan Kanun'un 35. maddesi uyarınca yapılan tebligatın, adlî mercilerce bu adrese daha önce usulüne uygun bir şekilde tebligat yapılmaması nedeniyle usulsüz olduğu, uyarının ise hiç yapılmadığı gözetildiğinde, sanığın hakkındaki işlemlerden haberdar olduğu kabul edilemeyeceğinden yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılamayacağı cihetle, kamu davasının durmasına karar verilerek sanık hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/05/2021 tarihli ve 2021/336 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmiştir.
C-)Konunun Değerlendirilmesi :
Sanık ... hakkında, 23/01/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan yargılama sonucunda, İzmir 12. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/04/2014 tarihli ve 2014/181 esas, 2014/471 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62.maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun’un 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmeden kesinleşerek infazı için Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği, İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 30/05/2014 tarihli ve 2014/4020 DS sayılı çağrı yazısının sanığın bilinen adresine tebliğe çıkarıldığı, adreste tanınmadığından bahisle bilatebliğ iade edilmesi üzerine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligatın yapıldığı,müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/04/2015 tarihli ve 2014/712 esas, 2015/306 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın karara itiraz ettiği, itirazı inceleyen mercii İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/05/2021 tarihli ve 2021/336 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, anlaşılmıştır.
1- 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde yapılan değişiklikler karşısında;
Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesinde zorunluluk bulunduğu dikkate alınarak İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesince eksik araştırma ile karar verildiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine reddine karar verilmesi kanuna aykırıdır.
2- 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde yer alan, ''(1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." şeklindeki düzenleme ile anılan Kanun'un 35. maddesinde yer alan, "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. (Değişik fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./9.mad.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. (Değişik fıkra: 19/03/2003 - 4829 S.K./11. md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır..." şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, öncelikle sanığın bilinen en son adresine tebligatın çıkarılarak, önceki adresinde bulunamayan sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının
araştırılarak, MERNİS adresine Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebliğ yapılması gerektiği, MERNİS adresinin olmadığının tespiti halinde ancak 35. maddeye göre daha önce usulüne uygun bir şekilde tebligat yapılan eski adrese tebliğ işlemi yapılabileceği anlaşıldığından, çağrı yazısının Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu, yapılan tebligat işleminin geçerli olmadığı, sanığın yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymadığından söz edilemeyeceği anlaşıldığından; kamu davasının durmasına karar verilerek sanık hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, mercii İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesince itirazın bu yönden kabulü yerine reddine karar verilmesi de kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-) Karar :
Yukarıda açıklanan nedenlerle; mercii İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesince itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden; İzmir 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/05/2021 tarihli ve 2021/336 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
23/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.