Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/3098 Esas 2012/5095 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/3098
Karar No: 2012/5095
Karar Tarihi: 13.09.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/3098 Esas 2012/5095 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, davalı kooperatifin 27.03.2010 tarihli genel kurul toplantısının usulsüz olduğunu ve alınan kararların iptal edilmesini talep etmiştir. Mahkeme, toplantının usulsüz yapıldığını ve alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, davalı vekili temyiz etmiştir ve Yargıtay, davacının somut bir neden gösteremediğini ve iptal iddiasının sadece çağrıdaki usulsüzlük olduğunu belirterek, dava reddedilmesi gerektiğini kararlaştırmıştır. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 53. maddesi, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden ortağın, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, iptali için açtığı davada, genel kurulda alınan kararlara red oyu vermesi ve muhalefette bulunmuş olma şartının aranmadığını ve dava açma süresinin bir ay olduğunu belirtmektedir. Kanun aynı zamanda genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapılması veya yapılmamasının müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğunu belirtir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 45/2. maddesi, genel kurul çağrısının sözleşmede belirtilen şekilde ve surette yapılması gerektiğini ve genel kurul kararlarında oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunacağını belirtir.
23. Hukuk Dairesi         2012/3098 E.  ,  2012/5095 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki genel kurulun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    -K A R A R-
    Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin ortağı olduğunu, 27.03.2010 tarihli genel kurulda, hükümet komiserinin toplantının yapılacağı yerin uygun olmaması nedeniyle genel kurul toplantısının yapılamayacağını ilan ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin ve bir kısım üyenin toplantı yerinden ayrıldığını, daha sonra genel kurul toplantısına devam edildiğini, anasözleşmenin 28. nci maddesine uygun biçimde çağrı yapılmadığını, üye olmayan kişilerin toplantıya katıldığını, bu nedenle 27.03.2010 tarihli genel kurul toplantısının usul ve yasaya aykırı olarak yapıldığını ileri sürerek, alınan kararların tümünün iptalini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, genel kurul toplantısına çağrının usulüne uygun olarak yapılmadığı, hükümet komiserinin toplantıyı açmayacağını beyan etmesi üzerine davacı ile birlikte bir kısım ortakların toplantı salonundan ayrıldığı, ancak daha sonra toplantıya başlanarak kararlar alındığı, 69 üyeye davetiye gönderilmediği, 64 üyenin anasözleşmede belirtilen 25 günden daha az süre kala toplantıdan haberdar edildiği, üye olmayan 13, ihraç edilen 7 kişiye çağrı yapıldığı, bunlardan 10 kişinin oy kullandığı, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Dava, kooperatif genel kurul toplantı ve kararlarının iptali istemine ilişkindir.
    Davacı taraf, toplantıya çağrıda usulsüzlük yapıldığı ve toplantıya katılmaması gereken kişilerin toplantıya katıldığını ileri sürmüştür.
    1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 53"ncü maddesi uyarınca, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını ya da kendisinin ve/veya bir kısım ortakların toplantıya çağrılmadığını iddia eden ortağın, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek, iptali için açtığı davada, genel kurulda alınan kararlara red oyu vermesi ve muhalefette bulunmuş olma şartı aranmaz. Muhalefet şerhi koşulu, aynı Kanun"un 98"nci maddesi yollaması ile TTK"nun 361. maddesinin 3. fıkrası uyarınca da aranmaz. Bu iddialar ile açılan dava, genel kurul tarihinden itibaren bir ay içinde açılmalıdır. Davacı da anılan dava açma koşullarına uygun olarak bu davayı açmıştır.
    Kooperatiflerde genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapılması veya yapılmaması halinin müeyyidesinin bu toplantıda alınan kararların yokluğu mu, yoksa iptal edilebilirliği mi olduğu hususu Türk ve yabancı doktrinde tartışmalı olup, çoğunluk düşüncesi, hukuki işlemlere güvenlik getirme amacı da dikkate alınarak bu nevi sakatlıkların müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğu yönündedir.
    Dairemizin yerleşik uygulamasına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 45/2"nci ve anasözleşmenin 28"nci maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasanın 53"ncü maddesinde çağrıda usulsüzlük halinin genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun çağrıda usulsüzlük halinde bunun müeyyidesini yokluk olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır.
    Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden taraf, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur.Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır. Somut olayda, davacı iptal nedeni olarak yasa, anasözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırılık açısından somut bir neden göstermemiş, salt toplantıya çağrıdaki usulsüzlüğün iptal nedeni olduğunu ileri sürmüştür. Hükme esas bilirkişi raporunda da kararların her birinin yasaya, anasözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olup olmadığı irdelenmemiş, salt çağrıdaki usulsüzlük ve katılmaması gerekenlerin katılması nedeniyle kararların iptali gerektiği sonucuna varılmıştır.
    Toplantıya katılmaması gerekenlerin katıldığı iddiasına gelince; TTK"nun 361/son maddesi hükmüne göre, oylama sonucuna etkisi olabilecek kişiler, somut olayda iddia edildiği gibi, katılmaması gerekip de katılan ve olumlu oy kullanan kimseler olup, davalı kooperatif bu katılımın karara etkili olmadığını ispatlarsa bu katılım sonuca etkili olmayacağından, bu halde iptal isteminin aynı madde uyarınca reddi gerekir.
    1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 45/2 nci maddesi, "genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4 ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır." hükmünü içermektedir. Aynı Kanun"un 51/1 nci maddesi ise “Kanun veya anasözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur” hükmünü içermektedir.
    Dava konusu edilen genel kurul tutanağının incelenmesinde, 322 üyesi bulunan kooperatifin, 188 üyesinin toplantıya katıldığı ve 12"nci maddenin 2 red oyuna karşılık oyçokluğu ile diğer kararların oybirliği ile alındığı, hükme esas alınan bilirkişi ve müfettiş raporlarında ise ortaklıktan çıkan 7 kişi ve ortak olmayan 13 kişinin genel kurula çağrıldığı, bunlardan 10 kişinin oy kullandığı belirlenmiştir. Bu kişilerin sayısı çıkarıldığında ya da bilirkişi raporunda çağrı yapılmadığı belirtilen 69 ve geç haber verildiği saptanan 64 kişi red oylarına eklendiğinde dahi kararların toplantı ve karar nisabı ile alındığı anlaşıldığına, iptal nedenlerinin somut olarak iddia ve ispat edilmemesine göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara