Esas No: 2021/676
Karar No: 2022/4485
Karar Tarihi: 06.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/676 Esas 2022/4485 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/676 E. , 2022/4485 K.Özet:
Davacı, davalı şirkete satılan malların parasının ödenmediğini iddia ederek icra takibi başlatmış, davalı şirket ise taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını belirterek itiraz etmiştir. Mahkeme, davacının fatura, sevk irsaliyesi ve usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve kayıtlar ile ticari ilişkiyi ve mal teslimini kanıtladığı gerekçesiyle icra takibinin devamına karar vermiştir. Ancak davalının istinaf başvurusu sonucu yapılan incelemede, vergi müfettişinin düzenlediği bir tutanakta davacının bütün faturalarının sahte belge olarak kabul edilmesi gerektiği tespiti yapılmıştır. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozmuş ve davanın yeniden incelenmesi gerektiği belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri: Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12.06.2018 tarih ve 2017/1105 E. - 2018/858 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nce verilen 06.10.2020 tarih ve 2018/1870 E. - 2020/900 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkilinin davalı yana ekli irsaliyelerde görülen malları sattığı, satılan kumaşların parasının ise vadesinin gelmesine rağmen davalı tarafça ödenmediği, davalı şirketin işbu ticarete ilişkin faturaları ticari defterlerine işlediği gibi vergi dairesine de beyan ettiği ancak buna rağmen fatura bedellerini ödediğine dair herhangi bir belge ibraz etmediği, yapılan itirazın haksız ve yerinde olmayıp itirazın iptaline icra takibinin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında herhangi bir akdi ya da ticari ilişki bulunmadığını, müvekkili şirketin davacıdan herhangi bir mal almadığını, sekreter olan şirket çalışanı ...'nun sevk irsaliyelerini sehven imzaladığı gibi kendisinin mal alımına yetki ve iznin bulunmadığını, faturaların farkedildiği tarihde muhasebe kayıtlarından çıkartıldığı gibi vergi dairesine davacı hakkında şikayetçi olduklarını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davalıya ait 2017 yılı yevmiye defteri ve defteri kebir ile davacıya ait 2017 yılı işletme defterinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresi içinde yaptırıldığı, davacının 2017 yılı ticari defterlerinde davalının toplamda 297.000,00 TL borçlandırıldığı, tutulan defterin işletme defteri olması nedeniyle ödemelerin yer almadığı, davalıya ait ticari defter ve kayıtlarda ise davalı ile ilgili bir kayda rastlanmadığı, davacının sunduğu, faturalar ile uyumlu sevk irsaliyelerinde davalı çalışanının imzasının bulunduğu, kaldı ki faturaların vergi dairesine beyan ettikten sonraki aşamada ileri sürülen bu hususlardaki itirazların dikkate alınmadığı, davacının fatura, sevk irsaliyesi ve usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve dayanağı kayıtlar ile ticari ilişkiyi ve mal teslimini kanıtladığı gerekçesiyle davanın kabulü ile icra takibinin devamına, alacak likit ve yasal şartlar oluşmakla asıl alacak olan 297.000,00 TL’nin %20'si tutarında hesap edilen 59.400,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; dava ve fatura konusu, fatura içeriği malların teslimi hususunda ispat yükü davacıda olup, davacı ispata yönelik olarak davalı şirket çalışanı ... imzasını taşır irsaliyeli fatura sunmuş, davalı tarafça imza inkar edilmeyip, sehven imzalanmış olduğu savunulmuş olmakla ispat yükü yer değiştirmiş olup, davalı fatura ve irsaliyenin sehven şirket çalışanınca imzalandığını usulüne uygun şekilde ispat edilemediği gibi, davalı tarafça dosyaya sunulan şirket çalışanı ... tarafından vergi dairesine verildiği anlaşılan 23/10/2017 tarihli dilekçede davacı şirket yetkilisi ...'ın kendisine farklı tarihlerde düzenlenmiş 3 adet fatura ve buna bağlı 3 adet irsaliye imzalatmak istediğini, ticari satımlarla ilgili direk sorumlu olmadığı için davalı şirket yetkilisi ...'ü aradığını fakat ulaşamadığını, o an yanında bulunan diğer çalışan Kübra Kula ile beraber kumaş sevkiyatı hazırlığı yaptığını belirtmesi karşısında söz konusu şirket çalışanının doğrudan satın almalarla ilgili sorumluluğunun olmadığını belirtmesine rağmen şirket yetkilisinin olmadığı anda diğer çalışanla beraber kumaş sevkiyatı hazırlığı yapmasının adı geçen davalı çalışanın görev tanımında mal teslimine yönelik bir görevlendirme olduğu, dolayısıyla davalı şirket adına mal tesliminde hayatın olağan akışına aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, mal(taşınır) satışı sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için vaki icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. He ne kadar mahkemece, tarafların defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak neticesine göre karar verilmişse de, davalının defterlerini inceleyen vergi müfettişinin düzenlediği 04.06.2020 tarihli Vergi İnceleme Tutanağı’nda ‘’Gökdere Vergi Dairesinin mükellefi ... hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunun sonuç kısmında, mükellefin(davacı) 2017 yılı içinde düzenlediği bütün faturaların gerçek bir ticari faaliyeti yansıtmayan, komisyon karşılığı düzenlenen sahte belge olarak kabul edilmesi gerektiği’’ tespit edilmiş olduğundan, davalının malların kendisine teslim edilmediğine ilişkin savunmasının incelenmesi için, anılan Gökdere Vergi Dairesi’nin davacı ... hakkındaki Vergi İnceleme Tutanağı’nın dosyaya kazandırılıp, vergi inceleme tutanağında yapılan tespite binaen Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmuş ise suç duyurusunun akıbetinin araştırılıp, Vergi İnceleme Tutanağı’nı da inceleyip değerlendiren ek veya yeni bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak karar verilmesi isabetli olmamış olup, bu nedenle davalının istinaf başvurusunu esastan reddeden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 06/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.