Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/674 Esas 2022/4484 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/674
Karar No: 2022/4484
Karar Tarihi: 06.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/674 Esas 2022/4484 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, mirasçısı olduğu müteveffanın hisselerini davalıya devrettiği limited şirket hisse devir sözleşmesinin geçersiz olduğunu ve hisselerin miras payı oranında tescilini talep etmiştir. Ancak davanın tüm mirasçılar tarafından açılması gerektiği ve bu hususun dikkate alınmadan karar verildiği belirtilmiştir. Bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesi, mahkeme kararını bozarak İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmesine karar vermiştir.
TMK'nın 640. maddesi gereği birden çok mirasçı bulunması durumunda mirasçılar arasında ortaklık meydana geldiği ve tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların somut ve bağımsız payları mevcut olmadığı ve TMK'nın 702/1. maddesine göre elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmadığı belirtilmiştir. TMK'nın 640/3 maddesi ve fıkrası uyarınca görülecek davaların kararı tüm mirasçıları bağlayacağı vurgulanmıştır.
11. Hukuk Dairesi         2021/674 E.  ,  2022/4484 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Ayvacık Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 18.07.2018 tarih ve 2017/179 E- 2018/180 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi'nce verilen 16.11.2020 tarih ve 2018/2002 E- 2020/1287 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili; tarafların müteveffa ...'un öz oğlu olduğunu, davalı ile müteveffa babaları arasında, müteveffaya ait Emko Madencilik ... Ltd. Şti. hisselerinin davalıya devrine ilişkin sözleşme düzenlendiğini, protokolde davalı adına kayıtlı olduğu ve müteveffaya devredileceği beyan edilen ...köyü hudutlarındaki 1900 m2 arsa vasfındaki taşınmazın zaten müteveffaya ait bir taşınmaz olduğunu, sözleşmede bu maddenin davalının hilesi ile yer aldığını, tüm aile tarafından taşınmazın ihale esnasında ... tarafından alındığının bilindiğini, Ayvacık İcra Müdürlüğü nezdinde yaptıkları araştırma sonucunda, hiçbir zaman taşınmaza ilişkin ihale yapılmadığının öğrenildiğini, taşınmazın devrinin gerçekleşmediğini, hisse devri karşılığında davalı tarafından verilen 20.08.2016 - 20.09.2016 - 20.10.2016 - 20.11.2016 - 20.12.2016 vade tarihli senetlerin de ödenmediğini, sözleşmede yerine getirilmesi hukuken imkansız maddelere yer verildiğini ileri sürerek geçersiz olan sulh ve ibra protokolünün iptaline ve Emko Madencilik ve Kimya San. ve Tic. Ltd. Şti. hisselerinin miras hissesi oranında müvekkile ait olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili; sulh ve ibra protokolü ile babası ile davalı arasındaki tüm uyuşmazlıkların sona erdirildiğini, taşınmazın muris adına kayıtlı iken borcu nedeniyle icradan satışının istendiği ve davalının Ayvacık İcra Müdürlüğü'nün 1999/670 esas sayılı dosyasına satış bedelini yatırmak suretiyle söz konusu taşınmazı ihaleden satın aldığını, daha sonra da ihmalkarlık nedeniyle tescil ettirmediğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; protokole göre devredilecek taşınmaz ... adına kayıtlı ise de davalı, bu taşınmazın bedeline karşılık gelen 80.000.-TL bedelli senedi ...'a vermiş ve bonoda "hisse devir sözleşmesine göre devredilecek arsaya karşılık teminat olarak verildiğinin ve ciro edilemeyeceğinin" belirtilmiş olduğu, ... tarafından noter ihtarnamesi ile taşınmaz devredilmediği takdirde bonoyu takibe koyacağını belirtilerek icra takibi başlatıldığı, miras bırakanın tercihini sözleşmenin feshi yerine alacağını tahsil yönünde kullandığından protokolün kandırılmak suretiyle imzalatıldığının kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinafa başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; protokolde belirtilen taşınmazın müteveffa adına kayıtlı olması nedeniyle devri mümkün olmadığından sözleşme geçersiz sayılabilecek ise de, müteveffanın sözleşmede devir bedeli olarak kararlaştırılan 80.000,00 TL'nın teminatı olan senedi icraya koymakla iradesini fesih yönünde kullanmadığı, davalı da sözleşmede devir bedeli olarak gösterilen tutardaki bonoyu ...'a vermekle sözleşmenin bu hükmüne göre edimi yerine getirmiş olduğundan, müteveffa ...'un aldatıldığı gerekçesiyle sözleşmenin geçersiz olduğundan bahsedilemeyeceği, sulh ve ibra sözleşmesinde hisse devir bedeline karşılık alınan diğer senetlerin ödenmemesi ise alacak davasının konusu olup protokolün geçersiz sayılmasını gerektirmeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava, geçersiz limited şirket hisse devir sözleşmesiyle devredilen hisselerin miras payı oranında tescili istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalı ile davacının babası arasında yapılan hisse devir sözleşmesinin batıl olduğunu, davacının babasının sözleşmenin ifasından sonra vefat ettiğini, sözleşmenin geçersizliği nedeniyle iptali ile murisin davalıya devrettiği limited şirket hisselerinin miras payı oranında davacı adına tescilini talep etmiştir.
    Dava dilekçesi ekindeki 17.02.2014 tarihli mirasçılık belgesinin incelenmesinde davacının tek başına mirasçı olmadığı anlaşılmakla, 4721 sayılı TMK’nın 640. maddesine göre birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana geleceği, mirasçıların terekeye elbirliğiyle sahip olacakları, sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri ve TMK’nın 702/1. maddesinde ise elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkının, ortaklığa giren malların tamamına yaygın olduğu düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, tereke payları ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların somut ve bağımsız payları mevcut değildir. TMK’nın 640. maddesine göre, mirasçılar arasında iştirak halinde mülkiyet hükümleri geçerli olup, mirasçılar tereke üzerinde ancak oybirliği ile tasarruf edebileceklerinden davanın, diğer mirasçıların muvafakatlarının sağlanması veya TMK'nın 640/3 madde ve fıkrası uyarınca yetkili mahkemece terekeye temsilci tayin ettirilmesi suretiyle görülmesi gerekir. İştirak halindeki terekeye dahil bir hakka dayanarak mirasçılardan birinin sadece kendi payına yönelik olarak açtığı dava ise dinlenilemez. Bu durumda mahkemece, anılan hususlar nazara alınarak davacının aktif dava ehliyeti konusunda bir değerlendirme yapılmaksızın ve TMK’nın 644. maddesi uyarınca mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülüp dönüştürülmediği de araştırılmaksızın uyuşmazlığın esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, re’sen bozmayı gerektirmiştir.
    2-Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 06/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara