Esas No: 2020/7695
Karar No: 2022/4558
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7695 Esas 2022/4558 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/7695 E. , 2022/4558 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 17. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07.12.2017 tarih ve 2013/105 E- 2017/1200 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi'nce verilen 03.06.2020 tarih ve 2018/1345 E- 2020/428 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından duruşmasız, davalılar vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 07.06.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin İran'da bulunan bir firmadan 208.450 kg liqued parafin (sıvı parafin) satın aldığını, bu emtiaya uygun faturada ve FORM A belgesinde malın üretildiği ülke ve sair ilgili hususlarının yer aldığı gibi sıvı parafin olduğunun da belirtildiğini, müvekili şirketin gümrük işlemlerini takip etmek üzere davalılara vekaletname ile yetki verildiğini, ancak davalılara verilen vekaletname ile yurt dışından ithal edilen ürünlerle ilgili işlemleri yaparken dikkatsiz ve özentisiz işlem yaparak, malın gümrük Serbest Dolaşım Beyannamesinde ürün kodunun yanlış yazıldığını, bunun üzerine Gümrük Müdürlüğünün ithali yapılan eşya üzerinden numune alarak inceleme yaptığını, ithali yapılan eşyanın yanlış ürün kodunda beyan edilmesi sebebiyle cezai işlem gerektiğinin rapor edilerek, laboratuvar tetkiki neticesine göre, gümrükteki antrepolarda bulunan müvekkili şirkete ait ithal mallara el konulduğunu, müvekkili şirket yetkilisi ... hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu ve 4296 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa Muhalefetten kamu davası açıldığını, ithali yapılan sıvı parafin ürünün, ürün kodunun katı parafin olduğunun gösterilmesi suretiyle müvekkili şirketin zarara uğratıldığını, kodlama farkına göre ithalat şartlarının farklılaştığını, davalı gümrük müşaviri ...'ın mevzuat dahilindeki tüm işlemleri bilmesine, bilmesinin gerekmesine rağmen ve yurt dışı belgelerine göre eşyanın sıvı parafin olarak kayıtlı olduğunun açık olmasına rağmen, mesleğinin ve görevinin gereğini eksik yerine getirerek teknik bilgisini kötüye kullandığını belirterek, davalıların kusurları sebebiyle müvekkili şirketin uğramış olduğu zarar ziyan miktarı olan toplam 120.796,43 TL.'nin ticari faiziyle birlikte davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının isteminin zamanaşımına uğradığını, konu ile ilgili başlatılan ceza davasında alınan bilirkişi raporuyla davalılara sorumluluk atfedilemeyeceğinin tespit edildiğini, davacının satış için düzenlediği ve sıvı parafin ve kodu belirlenmiş 21.11.2005 tarihli sözleşmeyi gerek davalılara gerekse gümrük müdürlüğüne ibraz etmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davanın, davacı tarafından davacının almış olduğu sıvı parafin taşınması ile ilgili işlem nedeni ile davalıların kusurlarının bulunduğu iddiasıyla davacı tarafın müsadere edilen 282,450 kg sıvı parafin bedelinin ve taşıma şirketinin davacı şirketten tahsil ettiği ücretin dava tarihinden itibaren ticari faizle davalılardan tahsiline yönelik açılmış, kusura dayalı tazminat davası olduğu, İzmir 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2011/131 esas 2012/30 karar sayılı sanıklar ...,..., ... ve ... hakkında açılan davanın 5326 sayılı Yasa'nın 20/1 uyarınca zamanaşımı düzenlendiğinden idari para cezası verilmesine yer olmadığına dair 08/02/2012 tarihinde karar verildiği, alınan bilirkişi raporu ile davalı konumundaki Gümrük Müşavirliği şirketini yanıltarak farklı GTİP de bir ihracat beyannamesi ibraz etmek suretiyle ithal edilmek istenen eşyayı bilerek ve isteyerek farklı beyan edilmesi ile oluşan eylemi 4926 sayılı yasaya muhalefet suçunu oluşturduğu, dava konusu ithalata konu eşyalarının kaçak sayılmaları gerektiği, eşya sahibi olarak ödev ve sorumlulukları yerine getirmediği, basiretli ticaret erbabı gibi davranmadıkları, oluşan zarar ve ziyan konusunda eşya sahibi olarak, davacı firmanın sorumlu olduğu, davalı konumundaki dolaylı temsilci sıfatı ile işlem tesis eden Gümrük Müşaviri ... ve yine davalı konumundaki Solmaz Gümrük Müşavirliği AŞ şirketinin yaptıkları işlemlerden dolayı kusurlu olmadıkları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, Gümrük yönetmeliğinde, Gümrük müşavirinin yükümlülükleri başlıklı, 563/1 maddesinde,” Gümrük müşavirleri imzaladıkları beyanname ile ilgili cezai hükümlerin uygulanması açısından beyannamede belirtilen bilgiler ile beyannameye ekli belgelerin doğruluğundan ve ilgili rejimin gerektirdiği bütün yükümlülüklere uyulmasından, Kanunun 181 inci maddesinin ikinci fıkrası saklı kalmak kaydıyla...” şeklindeki düzenlemesiyle vekilin mesleğini icra ederken mevzuata uygun, teknik bilgi ve birikime göre, iş sahibinden bağımsız, ancak iş sahibinin menfaatlerini gözetmesi gerektiğinden ithalatı izne tabi olan davaya konu ürünler için, izin belgelerinin bulunması gerekliliği hususunda iş sahibinin bilgilendirilmesi gerektiği, davacının verdiği 20.10.2005 tarihli vekaletnameye istinaden davalı beyanı ile, 22/12/2005 tarihinde düzenlenen gümrük beyannamesi ile ithal konusu emtiaya ait orjinal fatura nosu ve tarihinin bildirildiği, gerek faturada gerekse gümrük beyannamesi ekinde, üretim yerini gösteren, menşe şahadetnamesinde de malın cinsinin "liquid parafin"olarak belirtildiği, gümrük bildirimi davalı şirket adına davalı ... tarafından yapıldığı, bu durumda, gümrük işlemlerinin davacının belgeleri gizlemesi nedeniyle hatalı yapıldığı iddiası sübuta ermediği gibi, ithali farklı prosedüre tabi olan başka bir ürün kodu yazılmasının kusurunun da davalı taraf üzerinde olduğu, davacının talep ettiği CIF değerinin navlun bedelini de kapsadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraf vekilleri, kararı temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin bir diğerinden alınarak yek diğerine verilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 1.165,96 TL harcın temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 5.845,53 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 07/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, davacı firmanın satın aldığı ürün kodunun, gümrük müşavirliği hizmeti veren davalılarca serbest dolaşım beyannamesinde yanlış yazılması, ürünlerin bu nedenle ithalinin gerçekleştirilememesi nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
İzmir Gümrük Müdürlüğü nezdinde 22.12.2005 gün ve IM096509 sayılı gümrük giriş beyannamesi ile davacı adına işlem gören eşyanın ithal edilebilmesi için, dış ticaret rejimi çerçevesinde EPDK'nın iznine tabi olması, madeni yağ lisansı firma sahibi olması, sanayi sicil belgeli sanayici olması ve kapasite raporunun bulunması gerektiği halde bu belgeler süresi içerisinde davacı tarafından gümrük idaresine ibraz edilmemiştir.
Diğer taraftan davacı ile dava dışı Özçınarlar Ltd. Şti. arasında ithalattan önce yapılmış olan 21.11.2005 tarihli sözleşmede, eşya doğru GTİP no.su ile belirtilmiş olup bu GTİP'te yer alan eşya ile ilgili tüm yükümlülüklerin Özçınarlar Ltd. Şti. yetkililerince bilindiğinin de kendi beyanları ile tesbit edilmesine rağmen, davacının bilerek ve isteyerek farklı GTİP'ten beyan edilmesini sağlamak amacıyla bu sözleşmeyi gümrük müşavirliğine ve gümrük müdürlüğüne ibraz etmediği, aksine gümrük müşavirliğini de yanıltarak farklı GTİP'te bir ihracaat beyannamesi ibraz etmek sureti ile ithal edilmek istenen eşyayı bilerek ve isteyerek farklı beyan edilmesi ile ithalat işlemlerinin gerçekleştirilemediği anlaşılmaktadır.
Davalı tarafça ürün kodu yanlış yazılmakla birlikte, doğru yazılsa dahi davacının açıklanan eylemleri nedeniyle ithal işlemlerinin gerçekleştirilmesi mümkün değildir.
İthalat işlemlerinin gerçekleştirilememesi davacının kusurundan kaynaklandığından, salt davalının ürün kodunu yanlış yazması ile doğan zarar arasında illiyet bağı bulunmadığından İlk Derece Mahkemesi'nin davanın reddine ilişkin kararı usul ve yasaya uygundur.
Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde başvurunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle dava red edilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiğinden yazılı şekilde temyiz kanun yolu isteminin reddi ile kararın onanmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.