Esas No: 2022/83
Karar No: 2022/4586
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/83 Esas 2022/4586 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2022/83 E. , 2022/4586 K.Özet:
Davalı, Roberto Cavalli markalarının taklit ürünlerde kullanıldığı iddiasıyla açılan davada zamanaşımı defi sundu. Mahkeme, davanın kabulüne karar verdi ve davalının savunmasını reddetti. Ancak, Mahkeme; Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Ticaret Kanunu'nun belirlediği zamanaşımı sürelerinin göz önünde bulundurulması gerektiğinin altını çizerek kararı bozdu.
- Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile belirlenen eylem aynı zamanda haksız fiil niteliğinde olduğundan, 818 sayılı Borçlar Kanunu'na göre zamanaşımı 1 ve 10 yıllık, Türk Ticaret Kanunu 62. maddesi uyarınca ise zamanaşımı süresi 3 yıllıktır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki dava sonucu mahkemece verilen 05.12.2013 gün ve 2013/107-2013/224 sayılı hükmün Dairemizce 30.06.2014 gün ve 2014/2822-2014/12506 sayılı ilamla bozulması üzerine yukarıda tarih ve sayısı belirtilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 02.12.2016 tarih ve 6763 sayılı Yasa'nın 43 ve geçici 4/1. maddesi uyarınca dosya Dairemize gönderilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin 03, 24 ve 25. sınıflarda tescilli tanınmış “ROBERTO CAVALLI” ve “C JUST CAVALLI” ibareli markaların sahibi olduğunu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2005/38769 sayılı soruşturması kapsamında davalının işyerinde yapılan aramada müvekkilinin markalarını içeren 408 adet taklit ürüne el konulduğunu, sonrasında davalı temsilcisi aleyhinde İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemesinin 2005/1908 E. sayılı dosyasıyla kamu davasının ikame edildiğini, anılan dosyadaki bilirkişi raporu uyarınca el konulan ürünlerin müvekkilinin markalarıyla iltibasa neden olacak düzeyde benzer şekilde üretildiğinin belirlendiğini, bu kapsamda davalı temsilcisinin cezalandırılmasına karar verildiğini, kararın temyizi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesince bahse konu fiillerin 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (556 sayılı KHK) kapsamında suç oluşturmadığından bahisle bozularak el konulan malların iadesine karar verildiğini, ancak davalının eylemlerinin haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil ettiğini ileri sürerek maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak üzere marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, men’ine, ref’ine, taklit ürünler ile üretmeye yarayan araç ve benzeri vasıtaların, broşür, işaret, resim, ambalaj, basılı evrak vs.nin kullanımının yasaklanarak imhasına ve kararın ilanına karar verilmesini etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı def’inde bulunarak “CAVALLİ” ibareli markaların 1999 ve 2001 yıllarında, “GİNO CAVALLİ” ibareli markanın da 2011 yılında müvekkili adına tescil edildiğini, anılan tescillerin davacının marka tescilinden önce yapıldığını, olay tarihinde davacı markasının tanınmışlığının bulunmadığını, arama kararı üzerine müvekkilinin markalarına dayalı ürünlerinin teslim alındığını, ceza dosyasındaki bilirkişi raporlarının eksik inceleme ürünü olduğunu, müvekkili yetkilisi hakkında ceza dosyasında verilen beraat kararı sonrasında malların iade edildiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, Hukuk Genel Kurulunun direnme kararında değinilen hususlara bozma kararından önce de değinildiğinden bahisle direnme kararının yeni hüküm olmadığı, temyiz değerlendirmesine tabi olduğu tespitine ve tüm dosya kapsamına göre; Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının geçmişe yürümemesi sadece geleceğe yönelik sonuçlar doğurması, fiilin hangi zamanaşımı süresine tabi olacağının işlendiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre belirlenmesi, fiil tarihinde yürürlükte olan cezai düzenlemeye göre suç için öngörülen zamanaşımının 7 yıldan fazla oluşu ve davanın bu süre içinde açılması, hukuk mahkemesinde ceza zamanaşımının uygulanmasının, ceza davasının açılıp açılmamasına bağlı olmaması, bu durumun sadece ceza zamanaşımının durması ve kesilmesi konusunda etkili olması ve fiilin suç tarihinde, aynı zamanda cezayı gerektiren bir suç oluşturmasının ceza zamanaşımı uygulanması için yeterli bulunması ve 1988/104 numaralı markalara ilişkin direktifin 9. maddesinde hak sahibinin üçüncü şahısların markasını kullanmasına 5 yıl süre ile göz yumması halinde hakkın düşeceği, ancak üçüncü şahsın kötü niyetli olması halinde sürenin işlemeyeceği hususu, davacının ceza davası açarak fiile göz yummadığı, davacının markanın davalı tarafından kullanımına rıza göstermediği, TRİPS'e göre marka hakkına tecavüz oluşturan taklit ürünün davacıya iadesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle hükümde direnilmesine, davalı tarafın zamanaşımı definin reddiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, davacının Roberto Cavalli markasının taklit ürünlerde kullanıldığı iddiasıyla haksız rekabet ve markaya tecavüzün tespiti, önlenmesi ref ve hükmün ilanı istemlerine ilişkindir.
Mahkemece davalı tarafın zamanaşımı def'inin reddi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, olaya uygulanacak 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile belirlenen eylem aynı zamanda haksız fiil niteliğinde olduğundan dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’na göre zamanaşımı 1 ve 10 yıllık sürelere tabidir. Haksız rekabet iddiası ile açılan davada ise 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu 62. maddesi uygulama alanı bulacak olup bu madde uyarınca da zamanaşımı 3 yıllık süreye tabidir. Davalının ileri sürdüğü zamanaşımı def'inin anılan kanun maddeleri uyarınca da değerlendirilmesi gerekirken yerel mahkemece sadece ceza zamanaşımı dikkate alınarak davalının zamanaşımı def'inin reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 07/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.