Esas No: 2022/3013
Karar No: 2022/8188
Karar Tarihi: 24.10.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/3013 Esas 2022/8188 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/3013 E. , 2022/8188 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/2186 E., 2019/357 K.
SUÇLAR : Kasten öldürmeye teşebbüs, kasten yaralama
HÜKÜMLER : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı, mahkûmiyet
TEMYİZ EDENLER : Katılanlar ... ve ... vekili, sanık müdafii
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Kısmî ret, kısmî temyiz isteminin esastan reddi ile hükümlerin onanması
İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında katılan ...'a yönelik kasten yaralama suçundan hükmolunan cezanın tür ve miktarı ile istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararı ile bu suça yönelik temyizin niteliği dikkate alındığında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca hükmün temyizinin mümkün olmadığı belirlenmiştir.
İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında katılanlar ... ve ...'a yönelik neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan kurulan hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararların; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir oldukları, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. ... 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 05.04.2016 tarihli ve 2015/424 Esas, 2016/188 Karar sayılı kararıyla, sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama ve yaralama suçlarından açılan kamu davasında eylemin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 81 inci maddesinin birinci fıkrası ve 35 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği kasten öldürmeye teşebbüs suçuna dönüşme ihtimaline binaen delillerin takdir ve değerlendirmesinin yüksek dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle 5235 sayılı Kanun’un 11 inci ve 12 nci maddeleri ile 5271 sayılı Kanun'un 3 üncü ve 4 üncü maddeleri uyarınca görevsizlik kararı verilmiştir.
2. ... 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.05.2016 tarihli ve 2016/532 değişik iş sayılı kararıyla, sanık müdafiinin itirazının kabulüne, ... 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 05.04.2016 tarihli ve 2015/424 Esas, 2016/188 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
3. ... 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.11.2016 tarihli ve 2016/270 Esas, 2016/472 Karar sayılı kararıyla, sanık hakkında katılan ...'ı kasten yaralama suçundan 5237 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 1 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, katılanlar ... ve ...'ı neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 87 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ve aynı maddenin son cümlesi, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ayrı ayrı 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
4. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 22.02.2017 tarihli ve 2017/258 Esas, 2017/302 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik katılanlar ... ile ... vekilinin ve sanık müdafiinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ve 289 uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca hükümlerin bozulmasına karar verilmiştir.
5. ... 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 25.04.2017 tarihli ve 2017/132 Esas, 2017/205 Karar sayılı kararıyla, sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama ve yaralama suçlarından açılan kamu davasında eylemin, 5237 sayılı Kanun'un 81 inci maddesinin birinci fıkrası ve 35 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği kasten öldürmeye teşebbüs suçuna dönüşme ihtimaline binaen delillerin takdir ve değerlendirmesinin yüksek dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle 5235 sayılı Kanun’un 11 inci ve 12 nci maddeleri ile 5271 sayılı Kanun'un 3 üncü ve 4 üncü maddeleri uyarınca görevsizlik kararı verilmiştir.
6. ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 29.03.2018 tarihli ve 2017/240 Esas, 2018/122 Karar sayılı kararıyla,
a) Katılan ...'ı kasten yaralama suçundan, sanığın 5237 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
b) Katılan ...'ı neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, sanığın 5237 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 87 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ve aynı maddenin son cümlesi, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
c) Katılan ...'ı neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, sanığın 5237 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 87 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ve aynı maddenin son cümlesi, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 4 yıl 8 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
7. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 13.02.2019 tarihli ve 2018/2186 Esas, 2019/357 Karar sayılı kararıyla,
a) Katılan ...'ı kasten yaralama suçundan, sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine,
b) Katılanlar ... ve ...'ı neticesi sebebiyle yaralama suçundan, sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik katılanlar ... ile ... vekilinin ve sanık müdafiinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında kasten öldürmeye teşebbüs suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 81 inci maddesinin birinci fıkrası, 35 inci maddesinin ikinci fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ayrı ayrı 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
Karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılanlar ... ve ... Vekilinin Temyiz Sebepleri
Sanık hakkında kurulan hükümlerde 5237 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği haksız tahrik indiriminin uygulanmaması gerektiğine ilişkindir.
B. Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri
1. Kasten Yaralama Suçu Yönünden
Sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği haksız tahrik indiriminin en üst sınırdan uygulanması gerektiğine ilişkindir.
2. Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçu Yönünden
1. Sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun'un 25 inci maddesinin birinci fıkrası gereği meşru savunma kapsamında kaldığına,
2. Sanığın kastının yaralamaya yönelik olduğuna,
3. Sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği haksız tahrik indiriminin en üst sınırdan uygulanması gerektiğine,İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Olay tarihinde katılan ...'in diğer katılan ... ve tanık İsa ile birlikte tanık İsa'nın kullandığı ... plaka sayılı araç ile bir düğüne gittikleri, düğünden geri döndükleri sırada sahil yolunda seyir halindeyken olay yeri olan Pendikte bulunan veterinerliğe yakın bir yerde bir araca arkadan çarptıkları, aracı sağa çekerek diğer aracın şoförü ile görüştükleri, kaza tespit tutanağı bulunmadığı için katılan ...'in diğer katılan ...'u aradığı, katılan ...'un yanında tanıklar ... ve ... olduğu halde olay yerine geldiği, bu esnada sanığın arkadaşları tanık ..., ..., ..., ... ve ...'in birlikte gezdikleri araçlarının sahilde arıza yaptığı ve araçtan indikleri, sanığın ve arkadaşlarının alkollü oldukları, katılan ... ve ...'un da alkollü oldukları, sanığın arkadaşları olan tanıkların aracın arızası ile ilgilendikleri sırada ihtiyaç gidermek isteyen sanığın sahile doğru gittiği, sanık ...'in dönüşte katılanlar ... ve ... ile karşılaştığı, ... ve ...'un kaldırımda konuşup birbirleriyle şakalaşıp küfürleştikleri, katılanları gören sanığın katılanlara "hayat size güzel" diye sözle sataşması üzerine katılan ...'in sanığın üzerine doğru yürüdüğü, sanığın katılan ...'in bu eyleminden dolayı ve duyduğu küfürlü sözlerden dolayı maruz kaldığı haksız tahrikin etkisi ile üzerinde taşıdığı bıçağı çıkartarak her iki katılana saldırdığı, kavgayı gören ve olay yerine gelen katılan ...'ı da aynı şekilde bıçakla yaraladığı, sanığın eylemlerinden dolayı katılan ...'in hayati tehlike geçirmeksizin, diğer iki katılanın hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandıkları, sanık savunmalarında her ne kadar olay günü saldırıya uğradığını, tam geçmek üzereyken bir şahsın omuz attığını, kendisinin omuz atan şahsı ittirdiğini, bu şahıslardan birisinin kafa attığını, kendisini tekme yumrukla darp ettiklerini, kendisini korumak için katılanlardan birine ait olup kavga esnasında ele geçirdiği bıçağı rastgele savurduğunu beyan etmiş ise de; sanığın bu savunmalarının tam olarak gerçeği yansıtmadığı zira hazırlık aşamasındaki beyanında kullandığı bıçağın kendisine ait olduğunu ve üzerinde taşıdığını açıkça belirttiği, sanığın yapılan aramalar sonucunda olayın ertesi günü öğlen saatlerinde yakalandığı ve tüm dosya kapsamı itibariyle meşru savunma koşullarının oluşmadığı, sanığın katılanları yaralama anına ilişkin net bir tanık beyanı bulunmamakla birlikte, sanığın savunmaları ve olay sırasında sanığın yaralanmış olması dikkate alındığında olayda her ne kadar meşru müdafaanın bulunmadığı kanaatine varılmış ise de katılanların sanığa yönelik eylemleri haksız tahrik olarak kabul edildiği, her ne kadar dosya görevsizlik kararı ile mahkememize sanığın katılanlar ... ve ...'a yönelik eyleminin adam öldürmeye teşebbüs suçu kapsamında değerlendirmek üzere gelmiş ise de, tüm dosya kapsamı dikkate alındığında sanık ile katılanlar arasında önceye dayalı bir husumetin olmaması, olayın ve kavganın ani gelişen tartışma neticesinde meydana gelmesi, sanık ve katılanların mobil olup, kavga sırasında sanığın tek başına olup katılanlar ile arbedeye giriştiğinde herhangi bir hedef gözetmeksizin bıçağı sallaması neticesinde katılanların yaralanmaları, yine katılanlarda meydana gelen yaralanmaların niteliği, derinliği dikkate alındığında sanığın eylemini öldürme kastı ile gerçekleştirmediği, sanığın eyleminin bıçakla kasten yaralama suçu kapsamında kaldığı kanaatine varılmıştır.
2. Sanığın üzerine atılı suçlamaları tevil yoluyla ikrar ettiği belirlenmiştir.
3. Katılanlar her aşamada istikrarlı beyanlarda bulunmuştur.
4. Sanığın eylemi neticesinde katılan ...'ta meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak;
a) Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından tanzim olunan, 08.11.2014 tarihli;
"Sağ skapula altında 3 adet solda ve sağda 6-7 cm. 2 adet 4-5 cm.'lik cilt cilt altı fasiayı geçen derin kesiler mevcut, sol pariatelde kesi ve koltuk altı bölgesine üçgen şekline 3-4 cm'lik cilt cilt altı fasiada kesiler mevcut, sol koltuk altında orta aksillerde 1,5x2 cm.'lik cilt kesisi, sağ toraks ve sağ skapula arkasında 3-4 cm.'lik 2 adet cilt cilt altı kesisi bulunduğu,"
b) Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı Kartal Adlî Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim olunan, 10.11.2014 tarihli;
"Yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı", görüşlerini içerir adlî muayene raporları dava dosyasında mevcuttur.
5. Sanığın eylemi neticesinde katılan ...'da meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak;
a) Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından tanzim olunan, 09.11.2014 tarihli;
"Kesici delici alet yaralanmasına bağlı pulsatif kanama, arter kesisi ile hasta ameliyata alındı, sağ üst extremite distal nabızlar palpabl, sağ supraklavikular arter kesisi bulunuğu,"
b) Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı Kartal Adlî Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim olunan, 10.11.2014 tarihli;
"Yaralanmasının kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu,
Basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı",
Görüşlerini içerir adlî muayene raporları dava dosyasına alınmıştır.
6. Sanıkta meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak;
a) Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından tanzim olunan 09.11.2014 ve 10.11.2014 tarihli; "Darp cebir izine rastlanılmadığı,"
b) Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı Kartal Adlî Tıp Şube Müdürlüğünce tanzim olunan, 10.11.2014 tarihli;
“Kişinin Şube Müdürlüğümüzde yapılan muayenesinde; Göz altına alınmadan önce kavga sırasında darbe aldığını kafasına bıçağın sap kısmı ile vurulduğunu, bunun üzerine onların elindeki bıçağı ele geçirerek kendini savunduğunu, ayrıca burnunda, sağ el 1. Parmağında ve sağ ayak bileğinden yaralandığını ifade etti. Muayenesinde burun sırtında 0,5 cm.'lik üzeri kabuk bağlamış yüzeyel kesi, etrafında ödem, sağ el 1. Parmak proximal eklemde ödem, saçlı deride fronto pariatel sağ ortaya yakın kısımda 1 cm. çaplı raddi yara, sağ ayak bileği iç malliol üzerinde yaklaşık 3 cm.'lik üzeri kabuk bağlamış cildi sıyrık olduğu, basit bir tıbbi müdahale ile giderilir.” Görüşlerini içeren geçici ve kesin adlî muayene raporları dava dosyasına eklenmiştir.
7. Sanıkta meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak başlatılan soruşturma neticesinde sanığın şikâyetçi olmaması nedeniyle İstanbul Anadoluğu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tanzim olunan, 09.09.2015 tarihli ve 2014/158223 Soruşturma sayılı kovuşturma yapılmasına yer olmadığı kararı dava dosyasında mevcuttur.
8. Tanık beyanları dava dosyasında mevcuttur.
9. Olay yerinde yapılan incelemeye istinaden tanzim edilen 09.11.2014 tarihli olay yeri inceleme raporu, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvar Müdürlüğünce tanzim olunan, 18.11.2014 tarihli uzmanlık raporu, Pendik İlçe Emniyet Müdürlüğünce tanzim olunan, 10.11.2014 tarihli ekspertiz raporu dava dosyasına eklenmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Sanık ile katılanlar arasında olay öncesine dayalı, öldürmeyi gerektirir bir husumet yoktur. Olayda kullanılan vasıta ele geçmemiş ise de, katılanlarda oluşan yaralardan da anlaşıldığı üzere suç aleti bıçak öldürmeye elverişlidir. Katılanlardan ...'ın boğazında bir adet, ...'da en az 7 adedi derin olmak üzere 14, diğer katılanda ise 3 adet bıçak darbesi olduğu, her üç katılandaki bıçak darbelerinin hayati bölgelerde olduğu, sanığın katılanların hayati bölgelerini hedef aldığı, katılanlardan ... ile ...'taki yaralanmaların hayati tehlike doğurdukları, sanığın katılanlara yönelik her saldırısında diğer katılanın yardıma gelmesi nedeniyle eylemlerini daha da ileri götüremediği, katılanların birbirini korumak için sanığa karşı koydukları ve sonrasında da sanığın ve katılanların arkadaşlarının müdahalesi ile katılanları hayati bölgelerinden ve kendisine karşı koyamayacak hale getirecek şekilde birden çok kez yaraladıktan sonra eylemine son verip, yakalanmamak için olay yerinden kaçtığı anlaşılmıştır. Her olayda yukarıda belirtilen tüm özelliklerin gerçekleşmesi gerekmemektedir. Zira aralarında daha önce hiçbir husumet bulunmayan iki kişi çok basit bir olay nedeniyle tartışıp, bu kişilerden biri üzerindeki silah ya da bıçakla diğerinin hayati bir bölgesine, sadece bir atış ya da bıçak darbesi uygulayarak diğerinin ölümüne neden olabilir. Bu durumda da, bu kişi öldürme sonucundan sorumlu olacaktır. Somut olayda sanık kavganın başlaması ile birlikte, öldürmeye elverişli olan bıçakla, ilk olarak katılan ...'un en hayati bölge olan boğazını hedef alarak bıçağı sallayıp, yaralamış, katılan ..., ... isimli arkadaşının ve diğer arkadaşlarının boğazına tampon yapıp, kan kaybını önlemeye çalışması sayesinde hayatta kalmıştır. Zira hastaneye ulaştırıldığında, şokta olduğu rapor edilmiş, acil ameliyatla kurtarılabilmiştir. Sanığın hayati tehlike geçiren her iki katılana yönelik eylemleri sırasında hedef aldığı vücut bölgeleri, eylemlerinin sayısı ve şiddeti ile neden olduğu yaralanmalar nazara alındığında, bu eylemleri gerçekleştirirken her iki katılanı öldürmeyi amaçladığı, sergilediği davranışlardan ortaya çıkan kastının bu yönde olduğu, diğer katılanın ise sanığın çok sayıda bıçak darbesi ile yaralanan ...'ı kurtarmak için arkadaşının üstüne kapandığı, sanığın bu katılana da en az üç kez bıçak sallayarak, basit tıbbi tedavi ile iyileşmeyecek şekilde yaraladığı, sanığın olayın ilk başından beri kendisi ile tartışan diğer iki katılana yönelik olarak gerçekleştirdiği eylemler sonucu oluşan yaralanmalar ile sanığa saldırmayan, ancak arkadaşını kurtarmak için üzerine kapanan katılan ...'e yönelik eylemleri arasında gerek darbe sayısı ve gerekse şiddeti ile yaralanmaların ulaştıkları boyutlar nazara alındığında, farklı bir kasıt ile hareket ettiği, sanığın katılan ...'e yönelik eylemi nedeniyle kasten yaralama suçundan sorumlu tutulması gerektiği sonucuna varılmıştır. Her ne kadar sanığın eylemlerinin meşru müdafaa kapsamında olduğu savunulmuş ise de ilk derece mahkemesince de kabul edildiği üzere, olayda meşru müdafaa koşullarının bulunmadığı değerlendirilmiştir. Olayın başlangıcına neden olan söz ve davranışların kesin olarak ne olduğu tarafların ve tarafların yanında ifade veren tanıkların anlatımlarından kesin olarak tespit edilememiştir. Sanık kendisine küfür edildiğini ve omuzuna vurulduğu, katılanlar ise sanığın kendilerine laf atıp, olayı başlattığını ve beklemedikleri bir anda bıçakla saldırdığını iddia etmişlerdir. Taraflar arasında çıkan kavga neticesinde sanıktaki yaralanma düzeyi ve olaya kimin haksız eyleminin neden olduğu tarafsız tanıklar ya da başkaca delillerle tespit edilemediğinden, ilk derece mahkemesince de kabul edildiği üzere, sanık hakkında en düşük oranda tahrik indirimi yapılması uygun bulunmuş, yapılan yargılama ve tüm dava dosyası kapsamından elde edilen deliller ile oluşan vicdani kanaat neticesinde, kasten öldürmeye teşebbüs suçundan mahkûmiyetine karar verildiği belirlenmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Kasten Yaralama Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
İlk Derece Mahkemesince hükmolunan cezanın tür ve miktarı ile istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararı nazara alınarak 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer verilen; “İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları”nın temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme ile incelemeye konu kasten yaralama suçunun, 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında da bulunmadıkları dikkate alındığında, sanık müdafiinin kasten yaralama suçuna yönelik temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.
B. Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçundan Kurulan Hükümler Yönünden
1. Meşru Savunma Yönünden
Katılanların her aşamada sanık tarafından kendilerinin bıçakla yaralandıklarının, kendilerinin ise sanığa vurmadıklarını beyan ettikleri, sanık savunması dışında kalan diğer deliller (tanıkların anlatımları, sanık ve katılanlar hakkında tanzim olunan adlî muayene raporları) karşısında sanığın basit bir tıbbî müdahale ile giderilebilir ölçüde yaraladığı, taraflar arasında olay anında başlayan tartışmanın kavgaya dönüştüğü, olay günü kavganın kim tarafından başlatıldığının kesin olarak belirlenemediği, bu hâli ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarihli ve 2002/4-238 Esas, 2002-367 sayılı Kararı ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerinin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarıyla uyumlu şekilde sanık lehine (1/4) oranında haksız tahrik indirimi uygulandığı, meşru savunma hükmünün uygulanabilmesi için ilk saldırının kimden geldiğinin kesin olarak belirlenmesinin ve meşru savunmanın unsurlarını teşkil eden saldırı ve savunmaya ilişkin diğer koşulların somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin buna göre belirlenmesinin gerektiği belirlenmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
2. Haksız Tahrik Yönünden
Katılanlar ile sanığın, olayın başlangıcına ilişkin ilk hareketin karşı taraftan geldiği yönündeki anlatımları, sanığın da olay sırasında basit şekilde yaralandığı anlaşılmakla, Mahkemece, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediği gözetilerek şüpheli kalan bu hâl nedeniyle sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği asgari oranda (¼) haksız tahrik indirimi uygulanmasında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
3. Suç Vasfı Yönünden
Sanık ile katılanlar arasında olay öncesine dayalı, öldürmeyi gerektiren husumet bulunmamakta ise de katılanların ele geçmeyen bıçakla yaralandıkları, katılan ...'un boğazında bir adet, ...'ın ise değişik vücut bölgelerinde en az yedi adedi derin olmak üzere on dört adet bıçak darbesi olduğu, katılanların hayati bölgelerinin hedef aldığı, sanığın eylemi neticesinde katılanların hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandıkları, sanığın katılanlara yönelik eylemlerini tanıkların araya girmeleri ile devam ettiremeyerek olay yerinden kaçması karşısında sanığın kastının yaralama olmadığı, katılanları öldürmeye teşebbüs ettiğinin kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümlerde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
A. Kasten Yaralama Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde yer alan (A) paragrafında açıklanan nedenle sanık müdafiinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B. Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçundan Kurulan Hükümler Yönünden
Gerekçe bölümünde yer alan (B) paragrafında açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 13.02.2019 tarihli ve 2018/2186 Esas, 2019/357 Karar sayılı kararlarında katılanlar ... ve ... vekili ile sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde hukuka aykırılık görülmediğinden, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ... 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
24.10.2022 tarihinde karar verildi.