Esas No: 2020/7674
Karar No: 2022/4582
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7674 Esas 2022/4582 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/7674 E. , 2022/4582 K.Özet:
Davacı ile davalı şirket arasında kırtasiye ve yetkili satıcılık ilişkisi bulunduğu ve sözleşme gereği davalıya 450.000,00 TL bedelli teminat mektubu verildiği belirtilmiştir. Davacının sözleşme sürecinde edimlerini tam olarak yerine getirdiği, ancak sözleşme süresi sonunda davalı tarafın akdi yenilemeyeceğini belirterek tüm ticari ilişkinin sona erdiğini belirttiği ve borcunu ödemediği takdirde teminat mektubunun bozdurulacağı ihtarını ilettiği ifade edilmiştir. Mahkeme kararına göre, asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karşı davanın reddedilmesine hükmedilmiştir. Ancak bu hüküm, hatalı gerekçe ile verilmiştir. Bu nedenle, hüküm asıl dava davacısı/karşı dava davalısı yararına bozulmuştur. Ayrıca, hüküm fıkrasında gerekçelere yer verilmemesi nedeniyle hüküm re'sen bozulmuştur. Kanun maddeleri açıklaması yapılmamıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 44. HUKUKDAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.05.2017 tarih ve 2014/442 E- 2017/442 K. sayılı kararın davacı-karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi'nce verilen 09.10.2020 tarih ve 2020/25 E- 2020/163 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı/karşı davalı vekili; davacı ile davalı şirket arasında 30/04/2012-31/12/2012 tarihleri arasında geçerli olan “Kırtasiye ve Yetkili Satıcılık” ilişkisi bulunduğunu; sözleşme gereği davalıya 450.000,00 TL bedelli teminat mektubunun verildiğini, davacının sözleşme sürecinde edimlerini eksiksiz olarak yerine getirmesine rağmen; sözleşme süresi sonunda davalı tarafın gönderdiği ihtarda akdin yenilenmeyeceğini belirtip 31/12/2012 tarihi itibarıyla aralarındaki tüm ticari ilişkinin sona erdiğini ayrıca 28/12/2012 tarihi itibarıyla mevcut 298.530,00 TL borcun ödenmemesi halinde teminat mektubunun bozdurulacağının ihtar edildiğini; cevabi ihtarda; hesap mutabakatı sonunda bir borç belirlenirse ödemeye hazır olduklarının belirtilmesine rağmen; davalının kötüniyetli olarak teminat mektubunun 298.530,00 TL'lik kısmını nakde çevirdiğini; kalan 151.470,00 TL'lik kısmına da bloke koydurduğunu; teminat mektubunun paraya çevrilen 6.526,93 TL'lik kısmının cari hesap bakiyesini aşan kısım olduğunu, bloke konan 151.470,00 TL'lik kısımdan dolayı borçlu bulunmadıklarının tespitine ve 6.526,93 TL'nin ise davalıya ihtarın tebliğ tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı/karşı davacı vekili; davacının davalıyı zarara uğrattığını; teminat mektubunun kısmen paraya çevrilmesinin tamamen hukuki ve sözleşmeye uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini, karşı davasında ise, davalı şirkette çalışan başta ...olmak üzere, ...ve ... isimli şahıslarla yakın ilişkiler kurmak ve bu ilişkileri menfaatine kullanmak suretiyle, davalı şirketin, bayilik ilişkisi sürecinde zarara uğratıldığını; başka yetkili firmalara sağlanmayan avantajlardan yararlandırıldığını; yetkili satıcılık ilişkisini aşacak şekilde, 2010, 2011 ve 2012 dönemlerinde toplam iskonto ve ciro pirimi olarak; depolama maliyeti ve komisyon bedeli olarak üç kalem üzerinden zarar verdiğini; bunlardan iskonto ve ciro pirimi kapsamında davalının kasasına girmesi gereken miktara nazaran giren miktar çıkarıldığında, 2010 yılında 198.000,00 TL, 2011 yılında 28.000,00 TL ve 2012 yılında 141.000,00 TL zararlarının doğduğunu; sözleşmeye aykırı olarak karşı davacıya yüklenen depolama bedeli olarak bayilik ilişkisinin devam ettiği 2010 yılı için 19.000,00 TL, 2011 yılı için 17.000,00 TL, 2012 yılı için 26.000,00 TL zararının doğduğu; davalı şirkete ödenmemesi gerekirken ödenen komisyon ücreti sebebiyle de tahmini olarak 2010 yılında 49.000,00 TL, 2011 yılında 45.000,00 TL, 2012 yılında 66.000,00 TL olduğunu; bunların toplamı olarak davalının verdiği zararın 589.000,00 TL olduğunu; ayrıca davacı şirketin, davalı karşı davacı şirketin tedarikçisi olarak da çalıştığını; “halı kaydırmaz” isimli ürünün tedarik etmesi sebebiyle de tedarikçi sıfatıyla 117.663,00 TL zarara uğrattığını belirterek; toplam 706.663,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek ticari faiziyle beraber tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacı/karşı davalı teminat mektubunun aradaki akit sebebiyle davalı Henkel'in alacağını tahsil hakkı bulunduğu gerekçesiyle EA Dayanıklı Tüketim Malları Limited Şti. tarafından açılan davanın reddine Henkel A.Ş'nin karşı davasının ispatlanan zararlar yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı/karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı-karşı davalı istinafına konu "Türk Henkel, yetkili satıcısına %15 fatura altı iskonto ile satış yapacaktır." ve " Türk Henkel "in değişen Pazar koşullarına bağlı olarak söz konusu iskonto oranlarını tek taraflı olarak değiştirme hakkına sahiptir." düzenlemesi gereğince tarafların koşullara göre devamlı güncellenme ile iskonto belirlediği ticari teamül hususunun, somut olayda taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine göre belirleme yapıldığı, bu konuda taraflar arasında ticari teamül niteliğinde bir uygulamanın mevcut olmadığı, davacı-karşı davalıya uygulanan iskonto oranının da, diğer dava dışı şirketlere uygulanan iskonto oranından fazla olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edildiği, fiyat farkı faturasının ise zarar nedeniyle düzenlendiğinin de davacının ispatına muhtaç olduğu ve davacının uygulanan iskontodan dolayı kâr elde etmediğinin, aksine zarar edip daha sonra fiyat farkı yansıtarak salt zararını telafi için fiyat farkı faturası düzenlendiği hususunun basiretli tacir davranışı olmadığı gerekçeleriyle ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı /karşı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Asıl dava, teminat mektubu nedeniyle kısmen borçlu olunmadığının tespiti ile fazladan tahsil edilen paranın istirdadı istemine, karşı dava ise, taraflar arasındaki sözleşmenin feshi sebebiyle fazladan ödenen iskonto bedelinin depo kullanım alacağı ve komisyon bedelinin iadesi taleplerine ilişkindir.
Somut olayda sözleşmenin herhangi bir haklı neden gösterilmeden ve sözleşme süresi dolmadan 31.12.2012 tarihli noter ihtarı ile davalı tarafından sona erdirildiği anlaşılmaktadır. Sözleşme ilişkisi içerisinde davalı yanca yapılan iskonto bedellerinin iadesinin istenmesi mümkün değildir. Öte yandan iskonto bedellerine ilişkin faturalara herhangi bir itiraz yapılmadığı gibi ödemelere ihtirazi kayıt da konulmuş değildir. Bu sebeple karşı davanın reddine, asıl dava yönünden ise cari hesap mutabakatına göre fazla ödenen 6.526,93 TL yönünden istirdat isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken; hatalı gerekçe ile asıl davanın reddiyle karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün asıl dava davacısı/karşı dava davalısı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Ayrıca ilk derece mahkemesince hükmün infazında tereddüte yol açacak şekilde hüküm fıkrasında ayrıca gerekçelere yer verilmesi uygun görülmemiş hükmün bu sebeple de re'sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre davacı/karşı davalının vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün asıl davada davacı/karşı davada davalı yararına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle re’sen BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle vekalet ücretine ilişkin davacı/karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının ŞİMDİLİK İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacı/karşı davalıya iadesine, 07/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.