Esas No: 2020/11844
Karar No: 2022/12460
Karar Tarihi: 29.11.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/11844 Esas 2022/12460 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/11844 E. , 2022/12460 K.Özet:
Isparta 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen dava sonucunda, sanık kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkûm oldu. Ancak Yargıtay'ın önceki bir kararı uyarınca dosya, sanığın daha önce başka bir davada aynı suçtan yargılanması nedeniyle denetime imkan verecek şekilde incelenmesi gerektiği belirtildi. Ayrıca, sanığın farklı tarihlerde işlediği uyuşturucu madde suçlarıyla ilgili iki ayrı dava dosyasının birleştirilmesi ya da ayrı suçlar olarak değerlendirilmesi gerektiği de vurgulandı. Son olarak, 7188 sayılı Kanun'un 24. Maddesiyle CMK'nın 251. maddesinin 1. fıkrasındaki düzenlemenin basit yargılama usulüne yeni bir sınırlama getirdiği ancak Anayasa Mahkemesi'nin bu sınırlamayı iptal ettiği belirtildi ve sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi gerektiği açıklandı. Kararda, cezai sorumluluğu düzenleyen TCK'nın 7. maddesi ve CMK'nın 251. maddesi de vurgulandı. TCK'nın 191. maddesi ise sanığın suçunu düzenleyen madde olarak belirtildi.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : ISPARTA 4. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Yargıtay (kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 25.04.2017 tarihli, 2015/4032 esas ve 2017/2619 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere ve bozmaya uyulduğu halde;
1) UYAP ve adli sicil kaydı üzerinde yapılan incelemede sanığın 19.10.2012 suç tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/484 esas ve 2013/242 karar sayılı dosyasında da yargılandığı anlaşılmakla, bu nedenle dosyanın denetime imkan verecek şekilde aslı veya onaylı sureti de dosya içerisine alınarak sanığın temyiz incelemesine konu suçu başka bir davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra, işlemiş ise 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesi; aksi halde 6545 sayılı Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddesinin 2. fıkrası çerçevesinde suç tarihi itibarıyla 5560 sayılı Yasa ile değişik TCK'nın 191. maddesine göre ceza takdir edilip “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ile hüküm kurulması,
2) Temyize konu dosyada sanığın 20.02.2014 tarihli eylemi nedeni ile 28.02.2014 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı, UYAP sisteminde yapılan kontrolde sanığın 10.02.2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 14.03.2014 tarihli iddianame ile kamu davasının açıldığı ve yargılamasının Isparta (kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/298 esas ve 2014/662 karar sayılı dosyasında yapıldığı, sanığın 10.02.2014 tarihli ilk eylemi nedeniyle henüz dava açılmadan önce, 20/02/2014 tarihinde sanığın yeniden kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediği anlaşılmakla, Isparta (kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin dosyasının getirilerek incelenmesi, derdest ise davaların birleştirilmesi,
hüküm kesinleşmiş ise dosya aslı veya onaylı suretinin bu dosya içine konulması daha sonra tüm deliller tartışılarak sanığın eylemlerinin tek ya da iki ayrı suç veya zincirleme suçu oluşturup oluşturmadığı değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
3) Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. Maddesiyle 5271 sayılı CMK'nın başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişiklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3.fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 29/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.