Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/16641 Esas 2022/12570 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/16641
Karar No: 2022/12570
Karar Tarihi: 30.11.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/16641 Esas 2022/12570 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık hakkında daha önce açılmış bir dava olduğu ve denetimli serbestlik tedbirine uyum sağlamadığı gerekçesiyle hükmün açıklanmasına karar verilmiş. Ancak, savunma hakkı kısıtlanmış ve eksik araştırma yapılmış. Sanık lehine düzenlenen kanun maddeleri olan 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi ve 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi incelenerek, önceki davada verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında bu suçun işlenip işlenmediği belirlenmeli. Ayrıca, basit yargılama usulü uygulandığından sonuç ceza dörtte bir oranında indirim yapılmalı. Son olarak, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği TCK'nın 53. maddesi ve 7242 sayılı Kanun'un 10. maddesi nedeniyle sanığın durumunun yeniden belirlenmesi gerekiyor.
Kanun Maddeleri:
- 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi
- 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi
- CMK'nın 251. maddesi
- TCK'nın 7. maddesi
- Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği TCK'nın 53. maddesi
- 7242 sayılı Kanun'un 10. maddesi
10. Ceza Dairesi         2020/16641 E.  ,  2022/12570 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uymaması üzerine hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet

    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    1- Sanık hakkında İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Mahkemesi 13/03/2014 tarihli 2013/704 esas ve 2014/198 karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 5 yıllık denetim süresi içinde yeni bir kasıtlı suç işlemiş olduğundan bahisle duruşma açılmadan hüküm açıklanarak 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmakla, sanığa "Mahkememizce 13/03/2014 tarihli karar ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karardan sonra, 5 yıllık denetim süresi içinde işlediğiniz kasıtlı suçtan dolayı mahkûm edildiğinizin bildirilmesi nedeniyle, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanması söz konusu olabileceğinden, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunmanız veya diyeceklerinizi duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmeniz gerekmektedir. Mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediğiniz veya diyeceklerinizi yazılı olarak bildirmediğiniz takdirde hükmün açıklanmasına karar verilebilecektir" uyarısını içeren tebligat yapılması ve duruşma açılması gerektiği gözetilmeden, tebligat yapılmadan ve duruşma açılmadan hükmün açıklanmasına karar verilmek suretiyle CMK’nın 193. ve 196. maddelerine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması,
    Kabule göre;
    2- Hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesi ve aynı Kanunun 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrası ve aynı Kanunun 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanunun geçici 7. maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından,sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu
    suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
    a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemişse, 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,
    b) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkumiyet dışında bir hüküm verilmiş ise, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde hakkında, 6545 ayılı Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddenin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla, 5560 sayılı Yasa ile değişik TCK'nın 191. maddesi çerçevesinde bir karar verilmesi, gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,
    3- Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3.fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği
    için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    4- Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı hükmü ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 30/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara