Esas No: 2020/16958
Karar No: 2022/12625
Karar Tarihi: 01.12.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/16958 Esas 2022/12625 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/16958 E. , 2022/12625 K.Özet:
Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanması kararı verilmiştir. Ancak sanığın tedavi programına uygun davranmadığı tespit edilmiştir. Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesi uyarınca temel ceza miktarı belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin kararı neticesinde, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda maddi ceza hukukuna ilişkin olduğu ve sanık lehine sonuç doğurduğu gözetilerek, sanığın hukuki durumu yeniden değerlendirilmesine zorunluluk olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri de gözetilmelidir. Kararın sonunda ise, bozma sebepleri detaylı bir şekilde açıklanmış ve 5237 sayılı TCK'nın 53/1-b maddesi ile 7242 sayılı Kanun'un 10. maddesi arasındaki uygulama yanlışı nedeniyle kararın bozulduğu belirtilmiştir. Kanun maddeleri olarak TCK'nın 191. ve 7. maddeleri ile CMK'nın 251. maddesi öne çıkmaktadır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanık hakkında Nizip Sulh Ceza Mahkemesinin, 04/02/2014 - 2013/747 esas ve 2014/84 sayılı kararı ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği anlaşıldığından, tebliğnamedeki 2 numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
1-Gaziantep 25 Aralık Devlet Hastanesinin 06.08.2015 tarihli ve 69594363 sayılı yazısı ile sanığın idrar tahlil sonuçlarına göre tedavi programına uygun davranmadığının bildirildiği anlaşıldığından, sözü edilen uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımının tespitine ilişkin tetkik sonuçlarının aslı ya da onaylı örneğinin denetime olanak verecek şekilde dosya içerisinde bulundurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye
yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişiklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre;
3-24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararına yanlış anlam verilerek 5237 sayılı TCK'nın 53/1-b maddesinin uygulanmaması ve hükümden sonra 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 01.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.