Esas No: 2020/16947
Karar No: 2022/12620
Karar Tarihi: 01.12.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/16947 Esas 2022/12620 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/16947 E. , 2022/12620 K.Özet:
Kararda, sanık hakkında uyuşturucu madde bulundurma suçlamasıyla tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği belirtilmiştir. Ancak, denetimli serbestlik müdürlüğünün uyarı kararının tebliğine dair evrakın dosyada bulunmadığından, mahkumiyet kararına uyulmaması nedeniyle bozma kararı verilmiştir. Ayrıca, mahkemenin basit yargılama usulü uygulanabilmesi için CMK'nın 251. maddesi ve TCK'nın 7. maddesi hükümlerinin göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulanmıştır. Bu çerçevede, Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda basit yargılama usulü uygulanan olaylarda, mahkumiyet kararı verildiği takdirde sonuç cezanın dörtte bir oranında indirileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda, TCK'nın 191. maddesi ve CMK'nın 251. maddesi açıklayıcı olarak anılmıştır.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : İSTANBUL (Kapatılan) 70. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanık hakkında İstanbul 38. Sulh Ceza Mahkemesinin, 19/09/2013 tarih, 2013/63 esas ve 2013/815 sayılı kararı ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği anlaşıldığından, tebliğnamedeki 2 numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
1- İstanbul Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 29.04.2015 tarihli uyarı kararının sanığa tebliğine ilişkin mazbatanın, tebligatın hangi usulle yapıldığına dair şerhin bulunduğu arka yüzünün ve denetim planının sanığa tebliğine dair evrakın dosya içerisinde bulunmadığı anlaşıldığından, 29.04.2015 tarihli uyarı kararının ve denetim planının sanığa tebliğine ilişkin evrakın fiziki olarak aslı ya da onaylı örneğinin denetime olanak verecek şekilde dosya içerisinde bulundurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesiyle başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline
karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 01.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.