Esas No: 2021/558
Karar No: 2022/4674
Karar Tarihi: 09.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/558 Esas 2022/4674 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/558 E. , 2022/4674 K.Özet:
Davalı şirketin kâr payı dağıtmaması ve zarar etmesi nedeniyle, TTK. m. 636/3 hükmünde öngörülen haklı sebeple fesih şartlarının oluştuğu belirtilerek, davacıların şirket ortaklığından çıkarılması karar verilmiştir. Davalı şirketin borca batık olması, ortaklıktan çıkma sebebi oluşturmamaktadır. Karara karşı yapılan temyiz başvurusu reddedilmiştir. Kararda, TTK. m. 636/3, 633, 634 ve 376/2 hükümlerine yer verilmiştir. TTK. m. 376/2'ye göre, son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurulun, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirketin kendiliğinden sona ereceği hükme bağlanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 43.HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19.06.2018 tarih ve 2015/139 E- 2018/599 K. sayılı kararın asıl davada davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi'nce verilen 05.11.2020 tarih ve 2020/21 E- 2020/268 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin ortaklarından olup, diğer ortakların ise, ..., ...ve aynı zamanda şirket müdürü olan ...’den ibaret olduğunu, müvekkilleri ortaklar ile diğer ortaklar arasında, 2009 yılından bu yana süregelen uyuşmazlıkların bulunduğunu, davalı şirket müdürü ...’in şirketin sürekli paraya ihtiyacı olduğunu belirterek müvekkillerinden borç paralar aldığını, daha sonradan kandırıldıklarını anlayan müvekkillerinin yaptıkları ödemeyi sermaye payları toplamından düşerek kalan kısmın tahsili için icra takibi başlattığını, takibin itiraz sonucu durması üzerine itirazın iptali davası açıldığını, davalı şirket müdürü ...’in yetkilisi olduğu başka bir şirket adına, davalı şirket aleyhine işlem yaptığını, davalı şirketin kuruluşundan beri normal bir faaliyet göstermediğini, ortaklar arasında anlaşmazlık bulunduğunu ileri sürerek davacıların ortaklıktan çıkmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin ortağı olduklarını, şirketin aktif olarak faaliyette olmadığını, senelerdir herhangi bir faaliyeti olmayan şirketin kazancı ya da karının da bulunmadığını savunarak davacılarım şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, müvekkili şirketin iç piyasaya ticari borcunun yanı sıra vergi borcunun da bulunduğunu, senelerdir herhangi bir faaliyette bulunmayan şirketin bir kazancının olmadığını, halihazırda masrafların müvekkili şirket müdürü ... tarafından karşılandığını, bu ödemelerle ilgili müvekkili şirket aleyhine takip yaptığını, davacıların iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirketin iç ilişkilerinin ve işlerin bu hale gelmesinde bizzat davacıların kusurlu olduğunu, haklı sebeplerin ispatı gerektiğini, davacıların amacının şirketten çıkarak şirketin kamu borçlarından kurtulmak olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin uzun süreden beri kâr payı dağıtmaması ve zarar etmesi hususları dikkate alındığında, TTK. m. 636/3 hükmünde öngörülen haklı sebeple fesih şartlarının oluştuğu, TTK. m. 633 ve 634 hükümlerinin yollamasıyla uygulama alanı bulan TTK. m. 376/2 hükmü uyarınca, son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurulun, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirketin kendiliğinden sona ereceğinin hükme bağlandığı, davalı şirketin kanun gereği münfesih hale geldiğinin kabulü gerektiği, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini talep etmediği, davacıların, şirket hissedarlığından çıkmasına ilişkin talebin konusuz kaldığı gerekçesiyle asıl dava ve birleşen davanın reddine karar verilmiş, karara karşı asıl davada davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının çıkma talebinin TTK.'nın 638/2. maddesine dayalı olduğu, davacıların çıkma için haklı sebeplerin mevcut olduğunu kanıtlaması gerektiği, davalı şirketin 2009 yılından bu yana herhangi bir faaliyetinin bulunmadığı, ortaklar arasında şirket işleyişinden kaynaklanan ihtilafların olduğu, bu hukuki ihtilafların yargıya yansıdığı, bir kısım davaların sonuçlandığı, bir kısmının ise, halen derdest olduğu, sürekli zarar eden şirketin borca batık olduğu, davacı ortaklar yararına haklı çıkma sebeplerinin somut olayda oluştuğunun kabulü gerektiği, davalı şirketin borca batık olması ortaklıktan çıkmaya engel teşkil etmeyeceği gibi, münfesih durumda olan bir şirket ortağının haklı sebep olmasına rağmen yasanın kendisine tanıdığı şirketten çıkmaya izin isteme hakkından imtina ederek şirketin feshini talep etmeye zorlanamayacağı gerekçesiyle asıl davada davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 353(1)b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı asıl dava yönünden kaldırılarak asıl davanın kabulüne, davacılar ... ve ...'in Tem Tekstil Mağazacılık Tic. ve San. Ltd. Şti. ortaklığından çıkarılmasına karar verilmiştir.
Karar, asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 09/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.