Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2746 Esas 2022/4687 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2746
Karar No: 2022/4687
Karar Tarihi: 09.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2746 Esas 2022/4687 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Yurt Bank A.Ş.'nde bulunan hesaba TMSF tarafından el konulduğu ve hesaptaki bedelin de halen taraflarına ödenmediği iddia edilen dava kapsamında yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne, davalı bankanın evveliyatı olan Yurt Ticaret ve Kredi Bankası Yurtbank A.Ş.'nin yönetim kurulu başkan ve üyelerinin davaya konu alacak doğuran eylemleri nedeni ile cezalandırıldıkları ve suçun niteliğine göre uygulanacak ceza zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu gerekçesiyle süresinde zamanaşımına itirazın reddine karar verilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda öngörülen bir ve on yıllık zamanaşımı süreleri ve 765 sayılı TCK'da dolandırıcılık suçu için öngörülen beş ve uzamış şekli olan yedibuçuk yıllık ceza davası zamanaşımı süreleri de dava tarihinde geçmiş olduğundan, davanın tümden reddedilmesi gerektiği kanaatine muhalefet eden bir hakim tarafından muhalefet şerhi düşülmüştür.
11. Hukuk Dairesi         2021/2746 E.  ,  2022/4687 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 20.11.2020 tarih ve 2020/341 E. - 2020/496 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve feri müdahil TMSF vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacılar vekili, müteveffa ...'nın Yurt Bank A.Ş. ... Şubesi'nde bulunan hesabına 27/09/1999 tarihinde 4.000,00 TL ve 08/11/1999 tarihinde 3.114,00 TL yatırıldığını, 22/12/1999 tarihinde bankaya TMSF tarafından el konulduğunu ve hesaptaki bedelin de halen taraflarına ödenmediğini, bu paraların off-shore hesabına aktarılmış gibi gösterildiğini ancak banka sahiplerinin hesaplarına aktarıldığını ileri sürerek 8.234,25 TL'nin 08/02/2000 tarihinden başlamak kaydı ile %84'ten başlamak üzere TL hesaplarına uygulanan avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı banka vekili; husumet, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunmuş, davacının müvekkilinden herhangi bir alacağı bulunmadığını, davanın TMSFye yöneltilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Fer'i müdahil OYAK vekili; davada asıl muhatabın TMSF olması gerektiği, kendilerinin husumeti ve sorumluluklarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Fer'i müdahil TMSF vekili; husumet, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulunmuş, davacılar murisinin müterafık kusuru olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacı tarafından 27/09/1999 tarihinde Yurt Bank A.Ş. ...Şubesine hesap açma talimatı verilerek %84 faiz oranı ile 4.000,00-TL bedelli vadeli hesap açılması talebinde bulunularak mevduat hesabı açtırıldığı, bu hesaba 08/11/1999 tarihinde 3.114,00-TL daha yatırdığı, açılan vadeli mevduat hesabının off shore hesabı olarak açıldığı, bu talimattan sonra davacının davalı bankanın Yurt Ticaret ve Kredi Bankası A.Ş. iken, TMSF bünyesine alınarak, TMSF bünyesine alınan diğer bir kısım bankalar ile birlikte devir ve birleştirmeler ile önce Sümer Bank Aş, sonrasında devredilerek Oyak çatısı altına alındığı ve Oyak ile davalı banka arasında devir sözleşmeleri ile davalı banka hüviyetine geldiği, bu suretle davalı bankanın evveliyatı olan Yurt Ticaret ve Kredi Bankası Aş bünyesinde işlemleri yapılan Yurt Security Off Bank Ltd. nezdinde açılan hesapların davalı banka nezdinde açılan hesaplarla aynı güvenilirliğe sahip olduğu, Yurt Security Off Shore Bank Ltd'nin bütün işlemlerinin davalı banka şubelerinde yürütülmesi nedenleri ile davalı bankanın davacı tarafından off shore bankacılığına yatırdığı bedeli tazmin yükümlülüğü altında olduğu, her ne kadar davalı tarafça zamanaşımı savunmasında bulunulmuş ise de, davanın aynı zamanda suç teşkil eden eylemden kaynaklı haksız fiile dayalı alacak davası olup, davalı bankanın evveliyatı olan Yurt Ticaret ve Kredi Bankası Yurtbank A.Ş.'nin yönetim kurulu başkan ve üyelerinin davaya konu alacak doğuran eylemleri nedeni ile cezalandırıldıkları ve üzerlerine atılı suçun niteliği itibarı ile uygulanacak olan ceza zamanaşımı 15 yıl olup, buna göre bu zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğinden zamanaşımı savunmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir
    Kararı, davalı vekili ve fer'i müdahil TMSF vekili temyiz etmiştir.
    Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekili ve fer'i müdahil TMSF vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekili ve fer'i müdahil TMSF vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalı bankaya iadesine, fer'i müdahil TMSF harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 09/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    MUHALEFET ŞERHİ

    Dava 2014 yılında açılmış olup, davalılar süresinde zamanaşımı definde bulunmuşlardır. Haksız fiil tarihinin, paranın off-shore hesabına aktarılmak üzere bankaya yatırıldığı, 1999 yılı olduğu hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur.
    Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda haksız fiiller için öngörülen bir ve on yıllık zamanaşımı süreleri geçtiği gibi 765 sayılı TCK'da dolandırıcılık suçu için öngörülen beş ve uzamış şekli olan yedibuçuk yıllık ceza davası zamanaşımı sürelerinin dolduğu hususunda da duraksamaya yer yoktur.
    Nitekim 22.04.2022 gün ve 2021/7 Esas sayılı İBK da bu görüşü teyit etmiştir. Açıklanan nedenlerle davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğundan kısmen kabulü şeklinde verilen hükmün onanması gerektiği yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

    Hemen Ara