Esas No: 2021/548
Karar No: 2022/4673
Karar Tarihi: 09.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/548 Esas 2022/4673 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/548 E. , 2022/4673 K.Özet:
Davalı şirketin %50 hisselerini alan davacı, şirket yönetiminde meydana gelen usulsüzlük sebebiyle ortaklıktan çıkma ve müdürlük görevinden ayrılma istemiyle dava açmıştır. İlk derece mahkemesi, ortaklıktan çıkma ve müdürlük görevinin sona erdirilmesi istemlerinin kabulüne karar vermiş, ancak çıkma payının tespitine ilişkin istemi reddetmiştir. Davalı vekili, bu karara istinaf başvurusunda bulunmuş, bölge adliye mahkemesi ise davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili, bu karara karşı temyiz isteminde bulunmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gerekçesiyle bölge adliye mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355 vd., 369/1., 371, 370/1. ve 372. maddeleri uygulanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12.HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 30.05.2018 tarih ve 2014/879 E- 2018/598 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 10.11.2020 tarih ve 2018/2351 E- 2020/1153 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin %50'ye karşılık gelen 25.000- TL bedelli hisselerini Ocak 2013 tarihli ortaklar kurulu kararı ile ...'dan aldığını, hisselerin devralınmasından sonraki 2 aylık süreçte müvekkilinin şirket işleri ile ilgilendiğini ve birtakım işlere katkıda bulunduğunu ancak daha sonra şirketin hesaplarında bazı usulsüzlüklerin bulunduğunu fark ettiğini, davalının dava dışı MEA Grup Kanalet Sistemleri A.Ş.'den olan sipariş alacağının silinmesi amacıyla usule aykırı muhasebe kayıtları oluşturduğunu, bu nedenle ortaklık ilişkilerinin zedelendiğini, dava dışı şirketin davalı şirket ortaklarından ...'ın aile şirketi olduğunu, güveni zedelenen müvekkilinin ortaklıktan çıkma kararı aldığını, müvekkilinin Mart 2013 sonu itibariyle davalı şirket ile fiilen tüm bağlarını kopardığını ileri sürerek müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkmasına, müdürlük sıfatının sonra erdirilmesine, ortaklık akçesi ile ortaklıktan doğan haklarının tespiti ile müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirket ortaklarından ...'ın dava konusu hisseleri 25.000.-TL bedelle davacıya devretmeyi kabul ettiğini, devir karşılığında ise davacının ...'a 12.000.-TL ödeme yaptığını, ancak kalan kısmı ödemediğini, bu arada hisselerin tamamının davacı tarafından devralındığını, davacının şirket işleriyle ilgilendiği iddiasının asılsız olduğunu, davacının diğer ortaklara taahhütte bulunduğu hiçbir işi yapmadığını, davacının şirkete ait tahsilatları iki kez kendi adına EFT yapıp çektiğini ve bu durumun ortaklar arasında huzursuzluk meydana getirdiğini, davacının usulsüzlük iddialarının da tamamen asılsız olduğunu, davacının iş bu dava ile şirket borçlarından ve sorumluluklarından kurtulmaya çalıştığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ortaklar arasında ilişkinin dürüstlük kuralı çerçevesinde devam ettirilmesini imkansız hale getiren mali güvensizliklerin yaşandığı, olaylara bağlı olarak güven ilişkisinin kırılması sonucu davacının ortaklığa devam etmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle davacının ortaklıktan çıkma isteminde haklı olduğu, müdürlük sıfatının da son bulması gerektiği, tespit davası açanın tespit davası açmakta hukuken korunmaya değer güncel yararının bulunması gerektiği, eda davası ile elde edilebilecek bir menfaatin tespit davasına konu olamayacağı, davacının çıkma payının tespitinde hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle ortaklıktan çıkma ve müdürlük görevinden ayrılma istemlerinin kabulüne, çıkma payının tespitine ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tarafça şirket hesaplarında geçmişe yönelik usulsüz değişiklik yapıldığı, şirketin diğer ortağı ...'ın aile şirketi olan Mea Grup unvanlı şirketlerden mesnetsiz fatura kesilerek şirketin borçlandırıldığı iddia edilmişse de bu iddiaları ispata yarar delil sunulmadığı, fiktif işlemler yapılarak şirket zararına hareket edildiği iddiasına yönelik delil bulunmadığı gibi, aksine şirket kayıtlarının muhasebe ilkelerine uygun tutulduğunun tespit edildiği, davacının davalı şirkette fiilen 3 ay bulunduğu, bu kadar kısa bir süre içerisinde ortaklıktan ayrılmayı gerektiren, ortaklık ilişkisinin devamını imkansız kılan başkaca herhangi bir haklı sebebin varlığının da ileri sürülüp kanıtlanamadığı, davacı bakımından haklı nedenle ortaklıktan çıkma koşullarının oluşmadığı, davacı şirket müdürlüğü görevinin sona erdirilmesi yönünden de şirket müdürü olan ortağın her zaman müdürlük görevinden istifa etmesinin olanaklı olduğu, şirket müdürü olan davacının, kendi açtığı dava ile haklı nedenle kendisinin müdürlük görevinden azlini istemesinin mümkün olmadığı, bu istem bakımından hukuki yararı bulunmadığı, davanın tüm talepler yönünden reddi gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde aşağıda yazılı 99,30 TL harcın temyiz eden davacıya iadesine, 09/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.