Esas No: 2021/1014
Karar No: 2022/4799
Karar Tarihi: 13.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1014 Esas 2022/4799 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1014 E. , 2022/4799 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 10.12.2019 tarih ve 2019/108 E. - 2019/435 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 18.12.2020 tarih ve 2020/2171 E. - 2020/2220 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, Atatürk Havalimanı Kargo Gümrük Müdürlüğü tarafından 08.03.2019 tarihinde taraflarına ulaşan ...durdurma kararı ile davalı adına kayıtlı .../01.03.2019 sayı ve tarihli transit refakat beyannamesi muhteviyatı eşyaların fiziki muayenesi neticesinde, müvekkili adına tescilli "Christian Dior" marka 39 adet çanta cinsi eşyanın tespit edildiği hususunun bildirildiğini, ancak söz konusu ürünlerin yeniden piyasaya sürülerek satışa arz edilmesi tehlikesinin bulunduğunu ve bu durumun müvekkilinin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, durdurulmasını, önlenmesini ve el konulan ürünlerin imhasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu olan ürünlerin alıcısı veya göndericisi olmadıklarını, sadece bir ambardan diğer ambara aktarımı için eşyanın sahibi olan Polisan İnşaat ve Metal Yapı Malzemeleri firmasının talebi üzerine transit beyannamesi verdiklerini ve bu durumun belgelerle de sabit olduğunu, eşyalar ile ilgili hiçbir hukuki sorumluluklarının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, Atatürk Havalimanı Kargo Gümrük Müdürlüğü'nden celbedilen kayıtlardan ve dosyaya sunulan belgelerin tetkikinden, ilgili Gümrük Müdürlüğünce yapılan muayene neticesinde, 7321223121 vergi numaralı davaya konu "Dior" ibareli ürünlerin, dava dışı Polisan İnşaat Metal Otomotiv San. İç ve Dış Ticaret adına tescilli 14/01/2019 tarih ve 19340300IM00006355 sayılı özet beyan muhteviyatı eşyaların gümrük işlemlerinin durdurulduğu, söz konusu eşyaların Çin menşeli Guangzhou Star Trade şirketi tarafından, Polisan İnşaat Metal Otomotiv San. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. adına gönderildiği bu durumun Çin'li firma tarafından gönderilen faturadan ve Polisan Şirketi tarafından ilgili ürünlerin teslimi hususunda yazılan yazıdan da anlaşıldığı, davalı olarak gösterilen Edu Trans Lojistik Hizmetleri San.ve Tic. Ltd. Şti.'nin ise ürünlerin aktarımı yapan taşıyıcısı konumunda olduğu ve bu durumda da, davalı olarak gösterilen Edu Trans şirketinin, davacının markasına tecavüz veya haksız rekabetinden söz edilemeyeceği, ayrıca HMK'nın 124. maddesi anlamında taraf değişikliği talebi de bulunmadığı" gerekçesiyle; davacının davasının pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekili istinaf dilekçesinde ticari amaçla elinde bulunduran ve/veya nakleden ve/veya depolayan sıfatı ile davalının sorumlu olduğunu ileri sürmüşse de; 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 29/1-c maddesinde, malların herhangi bir gümrük rejimine tabi tutulmasından bahsedilmeyip, malın ithal veya ihracının marka hakkına tecavüz olarak görüldüğü, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği Yargıtay kararlarının 556 sayılı KHK'nın yürürlükte olduğu dönemde verilmiş olduğu, KHK 9/2-c maddesinde "İşareti taşıyan malın gümrük bölgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulmasının" marka sahibi tarafından yasaklanacağının düzenlendiği, ancak KHK 9/2-c hükmü 6769 sayılı Kanun 9. Maddesine alınmadığından, davalının transit işlemlerine yönelik fiilinin markaya tecavüz teşkil etmediği kanaatine varıldığı, mahkemenin davanın esastan reddine karar vermesi gerekirken pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi yerinde değilse de, istinaf yoluna başvuranın sıfatına göre bu hususa değinilmekle yetinilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 13/06/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
1- Dava, Marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi ile tecavüz konusu ürünlere el konulması istemlerine ilişkindir.
Olaya uygulanacak 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 29. maddesi, marka hakkına tecavüz teşkil edecek haller; “Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak” olarak gösterilmiştir.
SMK’nın 29. maddesinde taklit markalı malları “ticari amaçla elde bulunduranlar” tabiri açık bir şekilde düzenlenmemiş olmakla birlikte “Marka Hakkına Tecavüze İlişkin Haller” başlıklı SMK’nın 30. maddesinde bu durum “ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişiler” olarak açıklığa kavuşturulmuştur.
Somut olayda, davaya konu 30 adet “CHRISTIAN DIOR” marka çantanın Çin’den, dava dışı Polisan İnşaat Ltd. firmasına gönderildiği, faturanın da Çinli firma Guangzhou Star Trade tarafından bu firmaya kesildiği, iddia edildiği gibi bir başka ülkeye gönderilen transit mallar niteliğinde olduğuna ilişkin bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, ürünün ülke içerisindeki bir antrepodan diğerine aktarılmasının da malları transit mallar yapmayacağı, aksine bu malların yurt içinde piyasaya sunulmaya çalışıldığına delalet teşkil ettiği, bu nedenle Mahkemece, markanın ülkemizde tescilli olması nedeniyle TTK’nın 55. Maddesinin açık düzenlemesi karşısında haksız rekabet iddiası yönünden davanın reddine dair karar isabetli ise de, davalının taşımaya konu malların taklit markalı olduğunu bilebilecek durumda olduğunun kabulüyle marka hakkına tecavüzün tespitine, tecavüzün durdurulmasına ve taklit markalı mallara el konulmasına karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçeyle pasif husumet yokluğundan davanın reddine dair Mahkeme kararının bozulması gerekirken kararı onayan Daire çoğunluğunun görüşlerine katılmıyorum.