Esas No: 2012/2209
Karar No: 2012/4789
Karar Tarihi: 10.07.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/2209 Esas 2012/4789 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki birleşen alacak davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı-karşı davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı-birleşen dosyada davalı vekili, müvekkilinin kooperatif yönetim kurulu başkanlığı yaptığı dönemde, kooperatifin zor duruma düşmemesi için bir kısım borçlarını bizzat ödediğini ileri sürerek, 5.750,00 TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; yönetim kurulunda görev aldığı süre içinde zarara uğrayanın kendisi olduğunu, kooperatif adına yaptığı ödemelerin halen iade edilmediğini savunarak, birleşen davanın reddini istemiştir.
Davalı-birleşen dosyada davacı vekili, davacı-birleşen dosyada davalının kendi düzenlediği belgelerle kooperatifi kendisine borçlandırdığını, kooperatifin parası ile yapmış olduğu ödemeleri şahsi ödemesi gibi gösterdiğini, bazı ödemelerin hiç yapılmamasına rağmen ödeme belgesi düzenlendiğini savunarak, asıl davanın reddini istemiş, davacı-birleşen dosyada davalının kooperatif yönetim kurulu başkanlığı yaptığı dönemde kooperatifi zarara uğrattığını ileri sürerek, ıslahla birlikte 41.361,00 TL"nin davacı-birleşen dosyada davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı-birleşen dosyada davalının kooperatif adına bizzat ödeme yaptığını yazılı delillerle ispatlayamadığı, yönetim kurulu başkanı olarak görev yaptığı dönemde harcanan toplam 41.361,00 TL"den diğer yönetim kurulu üyeleri ile birlikte sorumlu olduğu, gerekçesi ile asıl davanın reddine, birleşen davanın ıslah da dikkate alınarak kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı-birleşen dosyada davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Davacı-birleşen dosyada davalı vekilinin asıl davaya ilişkin temyiz itirazları yönünden:
Dava, kooperatif yerine yapılan ödemelerin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının kooperatiften alacaklı olduğuna dair herhangi bir yazılı delilin tespit edilemediği gerekçesi ile davacı vekilinin 04.08.2000 havale tarihli yazılı beyanında tek tek sayılan
alacak iddiasına konu ödemeler ve ekli belgeler tartışılmaksızın ve karar tarihinde yürürlükte olan HUMK"nun 388.maddesine uygun gerekçe oluşturulmaksızın asıl davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece, kooperatif uygulamaları ve mali konularda uzman bir bilirkişiye, kooperatif kayıt, defter ve belgeleri ile davacı vekilince sunulan ödeme belgeleri ve ilgili icra dosyaları üzerinde inceleme yaptırılıp, bu ödemelerin kooperatif kasasından yapılıp yapılmadığı, icra takipleri nedeniyle davacı tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı, bu dönemde kooperatifin gelir ve harcamalarının ne olduğu, kasa hareketlerine göre davacının iddiaları ile kooperatif gelir ve giderlerinin uyum gösterip göstermediği, kayıtların davacı tarafından tutulup tutulmadığı hususlarında tarafların iddia ve savunmaları ile itirazlarını karşılayacak şekilde rapor alınması ve defterler davacı tarafından usulsüz tutulmuş ise davacının bu defterlerdeki kayıtlardan yararlanamayacağı da gözetilerek oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Davacı-birleşen dosyada davalı vekilinin birleşen dava yönünden temyizine gelince:
a)Birleşen dava, kooperatif eski yöneticisinin kooperatifi zarara uğrattığı iddiasına dayalı olarak tazminat istemine ilişkindir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 98. maddesi hükmüne göre, bu kanunda aksine açıklama olmayan hususlarda TTK’nın anonim şirketlere ait hükümleri uygulanır. Yöneticilere karşı sorumluluk davasının görülebilmesi, dava ve karar tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK"nın 341"nci maddesi gereğince, genel kurulun bu yönde karar alması ve davanın denetçiler tarafından açılmasına bağlıdır. Fakat anılan yönteme uyulmaması davanın hemen reddini gerektirmemelidir. Zira açıklanan hususlar dava şartı olmayıp sonradan tamamlanabilen usulü eksikliktir. Bu durumda, mahkemece, davacı tarafa 6100 sayılı HMK"nun 52, 53, 54"ncü maddesi (HUMK.nun 39"ncu ve 40"ncı madde) hükümleri uyarınca süre verilerek, davalı hakkında sorumluluk davası açılmasına ya da açılan bu davaya muvafakat verilmesine ilişkin bir genel kurul kararı ibrazına ve davanın gelindiği aşamada görevde olan denetçilerin davayı açan vekile vekaletname vermesine olanak tanıyarak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi, aksi halde davanın anılan usuli koşulların yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış ve kararın açıklanan nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
b)Bozma nedenine göre, davacı-birleşen dosyada davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) ve (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı-birleşen dosyada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı-birleşen dosyada davalı yararına BOZULMASINA, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.