Esas No: 2020/16916
Karar No: 2022/13006
Karar Tarihi: 08.12.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/16916 Esas 2022/13006 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/16916 E. , 2022/13006 K.Özet:
Sanık, uyuşturucu madde bulundurma suçundan denetimli serbestlik tedbiri almış ancak bu tedbir uygulanırken doğru adrese tebligat yapılmamıştır. Bu nedenle Mahkeme tarafından verilen kararın kesinleşmediği, yapılan işlemlerin hukuki geçerliliğinin olmadığı tespit edilmiştir. Sanık hakkında verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirlerine ilişkin kararların itiraza tabi olduğu ve 5271 sayılı CMK'nın 264/2. maddesi uyarınca, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesi gerektiği belirtilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrası gereği, gerçek kişilere yapılacak tebligatlarda iki aşamalı bir yöntem benimsenmiştir. Öncelikle bilinen en son adres esas alınarak normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, tebligatın bu adrese yapılması gerekmektedir.
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçlarından dolayı verilen denetimli serbestlik tedbirleri 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilmektedir. Ancak, 6217 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile eklenen son cümleye göre, bu kararlar durma kararı niteliğinde olduğu için itiraza tabidir ve gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi gerekmektedir.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntemin benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, mercii tarafından tebligata Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı yokluğunda verilen denetimli serbestlik kararının sanığın bildirdiği adres yerine doğrudan MERNİS adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu anlaşıldığından kararın kesinleşmediği, buna bağlı olarak Mahkemenin daha sonra yapmış olduğu işlemlerin hukuki geçerliliğinin bulunmadığı anlaşıldığından, sanığın temyiz dilekçesinin denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin karara yönelik olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçundan dolayı, 5237 sayılı TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararlar sözü edilen fıkraya 14/04/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile
eklenen son cümleye göre, durma kararı niteliğinde olup itiraza tabi olması nedeniyle, 5271 sayılı CMK'nın 264/2. maddesi uyarınca, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 08/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.