Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/1178 Esas 2012/4772 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/1178
Karar No: 2012/4772
Karar Tarihi: 10.07.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/1178 Esas 2012/4772 Karar Sayılı İlamı

23. Hukuk Dairesi         2012/1178 E.  ,  2012/4772 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki iflasın ertelenmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Şekerbank A.Ş, ..., T.C. Ziraat Bankası, T.İş Bankası vekillerince temyiz edilmiş ise de İş Bankası A.Ş. vekili 11.10.2011 havale tarihli dilekçesiyle temyiz isteminden feragat etmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, fındık ticareti ve inşaat alanında faaliyet gösteren müvekkili şirketin, Türkiye’deki ekonomik kriz ve bankaların verdiği kredileri geri istemesi ile tahsilatlardaki gecikmeler nedeniyle borca batık hale geldiğini, sunulan iyileştirme projesinde öngörülen tedbirlerin uygulanmasıyla borca batıklıktan kurtulmasının mümkün olduğunu ileri sürerek, iflasının bir yıl süreyle ertelenmesini talep ve dava etmiştir.
    Asli müdahiller vekilleri, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
    Mahkemece, iddia ,bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamına göre, borca batık olan şirketin, iyileştirme projesinde isabetli bir yol izlenmesi ve uygulanması halinde şirketin darboğazdan çıkabileceği ve projenin ciddi ve inandırıcı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile iflasın bir yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiştir.
    Kararı, müdahiller Şekerbank A.Ş, İş Bankası A.Ş, T.C Ziraat Bankası A.Ş ve ... vekilleri temyiz etmiştir.
    1- Hükmü temyiz eden müdahillerden İş Bankası A.Ş. vekilinin 11.10.2011 havale tarihli dilekçesi ile temyiz isteğinden vazgeçtiğini bildirdiği ve vekaletnamesinden temyizden feragate yetkili olduğu anlaşıldığından temyiz isteminin vazgeçme nedeniyle reddi gerekmektedir.
    2-Diğer müdahillerin temyiz itirazları yönünden;
    İflasın ertelenmesi, borca batık durumda olan bir sermaye şirketinin malî durumunun ıslahının mümkün olması hâlinde o şirketin iflâsının önlenmesini sağlayan bir kurumdur. Böyle bir talep üzerine mahkemece bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı tespit edilmeli, borca batık durumda ise bu kez ıslahının mümkün olup olmadığı üzerinde durulmalıdır. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço ile malî durumun iyileştirilebilmesi amacıyla şirket tarafından bildirilen proje üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak bir sonuca gidilmelidir. Zira önerilen iyileştirme tedbirlerinin şirketin malî durumunu düzeltmeye elverişli olup olmadığının belirlenmesi özel bir bilgiyi gerektirdiğinden, bu konuda bilirkişinin görüşüne başvurulması icap etmektedir. Borca batıklık hesaplanırken bilançodaki kaydi değerlere göre değil, şirketin tüm aktiflerinin rayiç değerleri (satış değerleri) esas alınarak hesaplama yapılmalı ve bunun için tüm aktif
    Malvarlığı değerlerinin incelemenin yapıldığı tarihteki rayiç değerleri esas alınmalıdır. Somut olayda borca batıklığın tespiti için yargılama sırasında bilirkişi incelemesi yaptırılmış, raporda iflasın ertelenmesi için gerekli koşulların oluştuğu yönünde görüş bildirilmiş, mahkemece bu raporlar hükme esas alınarak karar verilmiştir.
    Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı şirketin aktif ve pasifleri yukarıda açıklandığı şekilde tespit edilmemiş, borca batık olup olmadığı usulüne göre saptanmamış olup, dava açılmadan önce davacı şirket tarafından 1126 ada 2 nolu parsel ile 1127 ada 4 no’lu parsel Halk Bankasına satılmış olmasına rağmen aktifler içerisinde gösterilmiş, diğer taşınmazların üzerinde ise herhangi bir takyidat olup olmadığı varsa bunların değeri gösterilmediği gibi denetime elverecek şekilde tapu kayıtları da celp edilmemiştir. Şirketlerin aktifinde yer alan tüm varlıkların rayiç değerlerinin bu şekilde tespiti gerekli olup, bilirkişilerce tespit edilecek gerçekçi veriler dikkate alınarak şirketin borca batıklık bilançosunun yeniden düzenlenmesi gerekir. Ayrıca, yapımı devam eden binanın kalan kısmının tamamlanabilmesi için gereken nakit tutarların ne şekilde sağlanacağı, inşaatın hangi süre içinde tamamlanabileceği üzerinde de durulmaması hatalıdır. Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Öte yandan, İİK’nun 179/ b maddesinin 2. paragrafında”  Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır.” hükmü yer almaktadır. Mahkemece, bu hususun gözden kaçırılması suretiyle yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.
    Diğer yandan hükme esas alınan bilirkişi raporunda; genel ve soyut açıklamalar yapılmış olup, somut bir tedbir öngörmeyen, yeni kaynak girişine yer vermeyen, varsayımlara dayalı iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğu yönündeki değerlendirme de isabetsizdir. Şirket aktiflerinin ve duran varlıkların paraya çevrilmesi yolundaki çözümün bir iyileştirme tedbiri olmayıp tasfiye işlemi olduğu, şirket faaliyetinin devamlılığının sağlanmasını amaçlayan iflâs erteleme kurumunun mahiyetiyle bağdaşmadığı, (duran varlıklar dahil) aktiflerin tasfiye edilmesinin zaten kendi içinde bir mantıksal çelişki oluşturduğu izahtan varestedir. Ayrıca şirketin karar ve işlemlerin denetlenmesi bağlamında kayyım heyetinden alınan bir rapor olmadığı da anlaşılmaktadır.
    Bu durumda mahkemece yapılacak iş; yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alınarak konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak şirketin borca batık olup olmadığının tespiti ile borca batık olması halinde ise işletme sermayesi yeterli olmayan şirketin sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirkete dış kaynaktan nakit girişi sağlanması gibi somut tedbirlere başvurmaksızın devam eden ve alınan işlere göre borca batıklıktan kurtulmasının mümkün olup olmadığı irdelenerek ve özellikle hükümden önce atanan kayyumların süreç içinde verdikleri raporlar da değerlendirilerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermekten ibaret olup, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, müdahil İş Bankası A.Ş vekilinin temyiz isteminin feragat nedeniyle reddine, (2) numaralı nedenlerle diğer müdahiller Şeker Bank A.Ş, T.C Ziraat Bankası A.Ş ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara