Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/16776 Esas 2022/13091 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/16776
Karar No: 2022/13091
Karar Tarihi: 12.12.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/16776 Esas 2022/13091 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2020/16776 E.  ,  2022/13091 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme : BEYKOZ 1. Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Mahkûmiyet

    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    Suç tarihi olan 16/07/2014 tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası" olarak belirlenmesi nedeniyle sanık hakkında basit yargılama usulü uygulanması gerektiğine ilişkin tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
    1- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin "16/07/2014" yerine "16/06/2014" olarak yazılması,
    2- Sanığın kovuşturma aşamasında alınan savunmasında suçu kabul etmemiş olması karşısında, kanaat oluşturacak sayıda tutanak mümziinin tanık sıfatıyla dinlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    3- UYAP sorgulamasında sanık hakkında 01/10/2012 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Harran (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 15/11/2013 tarihli 2013/50 esas ve 2013/109 karar sayılı ilamı ile verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın 17/12/2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla;
    Suç tarihinden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasının olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı, bu suç tarihinden önce açılmış başka bir dava veya soruşturma olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra verilmiş olan bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı uyarınca tabi tutulduğu tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
    a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanun'la değişik TCK'nın 191/2. maddesi uyarınca verilmiş bir "kamu davasının açılmasının ertelenmesi'' kararının denetim süresi içinde işlemiş ise; 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi
    ile değiştirilen TCK'nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıca madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz" hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca "davanın düşmesine" ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik kararı veren ilgili mahkemeye ya da kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı veren ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,
    b) Sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanun'la değişik TCK'nın 191/2. maddesi uyarınca verilmiş bir "kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararının denetim süresi içinde işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanun'la değişik TCK'nın 191/2. maddesi uyarınca verilmiş bir "kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararının denetim süresi içinde işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise; bu suç nedeniyle hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilen sanığın, yükümlülüklerini ihlal ettiğinin sabit görülmesi halinde yargılamaya devam olunması gerekirken,
    İncelemeye konu 16/07/2014 tarihli eylem nedeniyle, 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK'nın 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanık hakkında verilen, 20/01/2015 tarihli erteleme kararının sanığa 12/02/2015 tarihinde tebliğ edildiği, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazına başlanması için Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkarılan çağrı yazısını alan sanığın denetime başladığı, sevk edildiği devlet hastanesinin sanığın tedavi görmesi gerektiği ve ileri bir madde bağımlılığı tedavi merkezine sevkinin sağlanması gerektiğini bildirilmesi üzerine, sanığa yeniden çağrı kağıdı çıkarıldığı, başvurmaması nedeniyle ikinci bir uyarı yapılmaksızın dosyasının kapatıldığı, kovuşturma şartı olan ısrar koşulunun sağlanmadığı, ancak; sanığın yükümlülüklerine uymadığından bahisle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kaldırılarak 08/10/2015 tarihinde iddianame düzenlenerek kamu davası açıldığı anlaşılmakla;
    5237 sayılı TCK’nın 191/4-b ve 191/4-c bendinde yer verilen koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi, dolayısıyla TCK’nın 191/5. fıkrasında yer alan “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü kapsamında ihlal nedeni sayılacak eylem bulunup bulunmadığı hususunun tespiti için, sanık hakkında incelemeye konu 16/07/2014 tarihli suç tarihinden sonra, ancak kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleştiği 02/03/2015 tarihinden itibaren erteleme süresi olan 5 yıl içinde işlenen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen herhangi bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ya da TCK’nın 191/6. maddesi gereği doğrudan açılan davaların bulunup bulunmadığının araştırılarak,
    aa) Var ise; Cumhuriyet Başsavcılığı ve/veya mahkemelerden ilgili dosyaların getirtilip dosya arasına alınıp, derdest ise temyize konu dava dosyası ile birleştirilmesi; hüküm verilmiş ve kesinleşmiş ise, gerektiğinde olağanüstü kanun yollarına başvurulabileceği, sonucuna göre, tüm deliller birlikte gözetilmek suretiyle ihlal niteliğinde eylem olup olmadığı ya da eylemlerin tek suç, ayrı suç veya zincirleme suç oluşturup oluşturmadığı tartışılıp değerlendirildikten sonra sanığın hukukî durumunun belirlenmesi,
    bb) Yok ise; kovuşturma şartı olan ısrar koşulunun sağlanmadığı dikkate alınarak kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere 5271 sayılı CMK’nın 223/8-2. cümlesi
    uyarınca kamu davasının durmasına ve erteleme kararı ile birlikte verilen denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekmekte ise de; dosya inceleme tarihi itibarıyla kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleştiği 02/03/2015 tarihinden itibaren TCK’nın 191/2. maddesinde öngörülen 5 yıllık erteleme süresinin dolduğu ve CMK’nın 223/8-1. cümlesinde yer verilen “Türk Ceza Kanunu'nda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir.” hükmü uyarınca erteleme süresinin dolması nedeniyle kovuşturma şartının gerçekleşmediği dikkate alınarak düşme kararı verilmesinde zorunluluk bulunması,
    4- 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı hükmü ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 12/12/2022 tarihinde, Üye ...’in düşme kararı verileceğine ilişkin karşı oyu yönünden oy çokluğu diğer bozma sebepleri yönünden oy birliği ile karar verildi.

    KARŞI OY GEREKÇESİ

    18/06/2014 tarihinde kabul edilen ve 28/06/2014 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi uyarınca TCK’nın 191. maddesinde yapılan değişiklikle;
    TCK’nın 191. maddesinde;
    (1) Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.
    (3) Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır. Bu süre Cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi, gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir.
    (4) Kişinin, erteleme süresi zarfında;
    a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
    b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
    c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılır.
    (5) Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.
    (Bu 5. fıkrada anlatılmak istenen, erteleme süresi içinde şüphelinin kullanmak için uyuşturucu/uyarıcı madde bulundurması ya da kullanması halinde dördüncü fıkra uyarınca tekrar işlediği anlaşılan kullanma ya da kullanmak için bulundurmaya ilişkin eylemi ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz. Burada dikkat edilmesi gereken birden çok eylem varsa eylemlerden sabit olma koşuluyla ilki ihlal oluşturmaz.)
    (6) Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez.
    (7) Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
    (8) Bu Kanunun;
    a) 188. maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
    b) 190. maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.
    (9) Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır.
    (10) (Ek: 27/3/2015-6638/12 md.) Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.
    Şeklinde düzenlenmiştir.
    TCK’nın 191. maddesi bütün haliyle değerlendirildiğinde, şüphelinin/sanığın kullanmak için uyuşturucu/uyarıcı madde bulundurması ya da kullanması halinde kendisine doğrudan ceza vermek olmadığı, şüphelinin yeniden uyuşturucu/uyarıcı madde kullanması ve bu amaçla bulundurmasının önüne geçilerek sağlıklı ve topluma yararlı birey olmasının sağlanması amaçlanmış olmakla birlikte,
    TCK’nın191/4. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının erteleme süresi zarfında;
    a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,
    b) Tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması,
    c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, hâlinde, hakkında kamu davası açılacağını belirtmiş olması,
    ve yine TCK’nın 191/6. maddesinde;
    Dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra, birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez. (Kısaca, bu halde şüpheli hakkında daha önce işlediği kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etme
    veya bulundurma suçundan usulüne uygun olarak verilip kesinleşmiş kamu davasının açılmasının ertelemesi kararı (KDAEK) varsa, şüpheli hakkında doğrudan dava açılacaktır
    5 yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi olgusu, sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için belirlenen bir süre olup, erteleme süresi zarfında şüpheliye asgari 1 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanacağı ve bu sürenin 2 yıla kadar uzatılabileceği; gerek görülmesi halinde denetimli serbestlik tedbiri süresi içinde tedaviye de tabi tutulabileceği belirtilmiştir.
    Sanık kendisine yüklenen yükümlülükleri 5 yıldan az zamanda yerine getirse bile TCK’nın 191/2. maddesi ‘‘5 yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir’’ ifadesi ile 5 yıllık kamu davasının açılmasının ertelenmesi süresini geçirmeyi zorunlu kılmaktadır. Zira 191. maddenin gerekçesinde bu suçu işleyenlerin hasta kabul edilen kişi oldukları ve bu süreninde bir anlamda nekahat süresi (iyileşme süresi) olduğu kabul edilmiştir.
    Bu 5 yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi süresi, sanığın kendisi hakkında ceza davası açılmasının önüne geçmek için yapılmış lehine düzenlemedir, aksi halde ceza davası açılacaktır.
    Kanun koyucunun, TCK’nın 191/2. maddesindeki düzenlemeye ilişkin amacı/muradı da 5 yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin süre içinde sanığın denetim yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin sağlanması, görevlilerce ifa edilecek işlemlerin kanuna uygun olarak yerine getirilmesi Cumhuriyet savcısının veya DSM görevlilerinin hataen usulüne uymayan işlemlerinin), ya da sanıktan kaynaklanan tedbir yükümlülerine uymama gibi tutumlarının usulüne göre yeniden yerine getirilmesinin, sağlanması; sanığın tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurmasının önlenmesine, kısaca kötü alışkanlıklarından kurtulmasına ilişkindir.
    TCK’nın 191/2. maddesinde yer alan kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı süresinin (KDAEK süresinin), uygulanması sırasında farklı uygulamalar/ değerlendirmeler olabileceğinden sürenin niteliğininde tartışılması gereklidir.
    Ceza Muhakemesinde süreler hak düşürücü, koruyucu, düzenleyici, kanuni süre ve takdiri süre olmak üzere beş gruba ayrılmaktadır.
    Bu süreler:
    - Hak düşürücü süre bir işlemin yapılması için tanınan süre olup bu süre içerisinde işlem yapılmaması halinde kişiye tanınan süre sona ermiş ve hakkı düşmüştür.
    -Koruyucu sürelerle işlemin hangi zaman diliminde yapılamayacağı gösterilmektedir.
    -Düzenleyici süre ile öngörülmemiş bir işlemin yapılabileceği zaman dilimini göstermektedir.
    -Takdiri süre hakim tarafından belirlenen süredir.
    -Kanuni süre ise, kanun koyucu tarafından belirlenen yasal sürelerdir. Bu süreler ancak yasal nedenler ile değiştirilebilir.
    TCK’nın 191/2. fıkrasında belirtilen 5 yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi süresi hak düşürücü süre olarak değerlendirilirse, ‘‘Hak düşürücü süre bir işlemin yapılması için tanınan süre olup, bu süre içerisinde işlem yapılmaması halinde kişiye tanınan süre sona ermiş ve hakkı düşmüş olacaktır.
    Hak düşürücü süre, bir işlemin ya da işlemlerin yapılması, yerine getirilmesi için tanınan süre olduğuna göre, bu süre içerisinde (KDAEK süresi), görevlilerin veya şüphelinin/sanığın hiçbir işlem yapmaması halinde kişiye tanınan süre sona ermiş ve hakkı düşmüş olacağından şüpheli hakkında; dava açılabileceği sonucuna varılmaktadır. Bu duruma göre;
    a) Bu süre içerisinde yetkili resmi görevlilerin şüpheli hakkında öngörülen işlemleri hiç yapmaması ya da hatalı işlemler yapması nedeniyle 5 yıllık süre geçirilmiş ise şüpheli hakkında kamu davası açılacaktır. Oysa hatalı işlemler yapılmasaydı şüpheli/sanık hakkında
    Soruştumaya/Kovuşturmaya Yer Olmadığına Karar verilecekti.
    b) Yine şüphelinin TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi süresi zarfında TCK’nın 191. maddesinin 4-a bendinde belirtilen, kendisine yüklenen yükümlülüklerden biri olan uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmadığından bahisle ısrar koşulunun oluşmamasına rağmen, ısrar oluştuğu kabul edildiğinde de hakkında kamu davası açılacaktır. Oysa hatalı işlemler yapılmasaydı şüpheli/sanık hakkında Soruştumaya /Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verilecekti.
    c) Örneğin; yine karşılaşılan dava dosyalarındaki olaylarda görüldüğü üzere, şüpheli/sanık, uyuşturucu/uyarıcı madde kullandığı anlaşılmaması için başkasının idrarını kendi idrarı olarak göstererek laboratuvar görevlilerine vermesi üzerine, yapılan tahlil de uyuşturucu/uyarıcı bulunmadığı tespitine varıldığında; görevlilerin görevlerini gerekli itina ile yapmaması ve hem de şüphelinin suçtan doğacak sonuçtan kaçmak için böyle kanunsuz bir eylem yapması üzerine 5 yıl süreyle Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi süresi sona ermiş olması nedeniyle Düşme kararı verilmiş fakat sonradan gerçek durum tespit edilmiş ise ne olacaktır..?
    Bu sorunun cevabı tabiki denetim yükümlülükleri yerine getirilmediği için dava açılması olacaktır.
    TCK’nın 191. maddesinin metni içinde 5 yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin sürede yerine getirilmesi gereken yükümlülükler yerine getirilmese bile süre geçirildiğinde, düşme kararı verileceğine ilişkin hiç bir hüküm veya atıf da yoktur. *
    Zaten yükümlülükler yerine getirilmediği için dava da açılmıştır. Bu husus nasıl bir davanın düşme sebebi olur ?
    Kamu görevlilerinin veya şüphelinin, hata ya da kasten yaptığı işlemler/eylemler üzerine davanın düşmesine mi karar verilecektir.?
    Eğer böyle bir uygulama kabul edilirse, denetim yükümlülüklerini yerine getirmeyene prim verilmiş olacaktır. Bu durum TCK’nın 191. maddesinin amacına, lafzına ve ruhuna uymaz. Kanun bu durumu himaye etmez. Madde gerekçesine göre de hasta olduğu kabul edilen kişilerin, tedavisi yapılmadan geçen süre nedeniyle yaptırımda uygulanamayacağı için bir anlamda ödüllendirilmesi sonucu doğar.
    *TCK’nın 191/7. maddesinde ‘‘Şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir." Şeklindeki düzenlemesinin yorumlanmasından, şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davrandığı ve yasakları ihlal ettiği takdirde (TCK’nın 191/5. fıkrasında belirtilen hâl saklı kalmak üzere) hakkında TCK’nın 191/4. maddesi gereğince kamu davası açılır.
    Buradaki 5 yıllık süre, denetim yükümlülüklerinin yerine getirilebilmesi içindir, maddenin 3. fıkrasında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır, Bu süre üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl uzatılabilir. Hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi gerek görülmesi halinde tedaviye tabi tutulabilir.
    Bu hükümlerin tamamı değerlendirildiğinde, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenme süresi, yükümlülüklerini getirmeyenler için öngörülmüş değildir.
    Aynı zamanda
    CMK’nın 223/8. maddesine göre;
    ‘‘Türk Ceza Kanunu'nda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir’’. Şeklindedir.
    5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrasına göre, davanın düşmesine karar verilmesi için soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir.
    Bu duruma ilişkin örnekler vermek gerekirse;
    a) Yasama dokunulmazlığı, Cumhuriyet savcılıklarının bazı suçlar hakkında ceza davası açabilmesini sınırlayan sürenin geçmiş olması, izin, şikayet, yeni delil bulunması, açık dava bulunmaması, suçun işlenmesinden sonra ortaya çıkan akıl hastalığı, ön ödemenin yerine getirilmemesi, uzlaşmanın bulunmaması gibi durumlar soruşturma ve kovuşturma şartı olarak gösterilebilir. Yine şikayete bağlı bir suçta şikayetten vazgeçilmesi ya da şikayet süresinin kaçırılmış olması, soruşturma izni alınmadan memur hakkında işlem yapılamayacağı durumunda, soruşturma izni verilmemesi, düşme kararı verilmesini gerektirir.
    Halbuki bu suçla ilgili olarak beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenme süresi, şüphelinin 5 yıllık süre içinde yükümlülüklere uyması halinde dava açılmasının önlenmesi için verilen bir imkandır. Şüpheliyi, sanık olup cezalandırılmasından koruyan bir hükümdür. Buradaki 5 yıllık süre KOVUŞTURMAMA ŞARTIDIR. Aksi halde şüpheli/sanık hakkında dava açılacaktır.
    Yukarıda da belirttiğim CMK’nın 223/8. maddesine göre;
    ... Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Demektedir.
    Bir başka deyişle, 5 yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi süresi kovuşturmama süresidir, bu 5 yıllık erteleme süresinde yükümlü, yükümlülüklerini yerine getirdiğinde dava açılmayacaktır. Yükümlü 5 yıl içinde yükümlülüklerini yerine getirmeme halinde kovuşturmaya başlanacak kısaca dava açılacaktır, bu durum kovuşturma şartının gerçekleşmiş olması halidir. Bu nedenle kovuşturma şartının gerçekleşmediğinden bahsedilerek düşme kararı verilemez.
    b) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunumuza göre öngörülen düşme sebeplerinin varlığı hallerinde de davanın düşmesine karar verilir. Bu hallerde TCK’nın 64. maddesine göre sanığın ölümü, TCK’nın 65. maddesinde yer alan, genel af (özel af halinde kamu davası hakkında düşme kararı verilemez) ve TCK’nın 66. maddesine göre zamanaşımıdır.
    Yukarıda açıkladığım nedenlerle CMK’nın ve TCK’nın bu hükümleri dışında, düşme kararı verilemez.
    Uygulama yeri olmadığı halde, düşme kararı verilmesi nedeniyle, TCK’nın 191. maddesindeki suça ilişkin dava zamanaşımı süresi düzenlemesinin önüne geçilerek zamanaşımı kurumu uygulanamaz hale gelir.
    Açıkladığım tüm bu nedenlerle; Dairemizin 2022/13091 sayılı kararının (3-bb) bendinde yer alan Kamu Davası Açılmasının Ertelenmesi süresi sona ermiş olması nedeniyle, davanın düşmesine karar verilmemesi gerektiği görüşünde olduğumdan, sayın çoğunluğun bu bozma gerekçesine katılmıyorum. 12.12.2022

    Hemen Ara