Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8101 Esas 2022/4863 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8101
Karar No: 2022/4863
Karar Tarihi: 14.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8101 Esas 2022/4863 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/8101 E.  ,  2022/4863 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 44.HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17.04.2017 tarih ve 2016/129 E- 2017/106 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi'nce verilen 15.10.2020 tarih ve 2020/83 E- 2020/190 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili adına TPMK'da 2008/04276 tescil numaralı yer cam sileceği isimli tasarımın tescilli olup davalı tarafından tasarım hakkına tecavüzde bulunulduğunun, Adana 3. ASHM'nin 2016/13 D.İŞ dosyasından yapılan bilirkişi raporuyla tespit edilmiş olup, tecavüz nedeniyle haksız rekabet oluşturmakta olduğu ileri sürülerek tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, ürünün davalı tarafından üretilmesinin, piyasaya sunulmasının, ihraç edilmesinin engellenmesine, el konulmasına ve imhasına, 554 sayılı KHK.'nın 49/C maddesi gereğince 1.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, bilirkişi raporu ile müvekkil ürünleri ve davacıya ait ürünlerin benzer olmadığının tespit edildiğini, müvekkili adına üretilen ürünlerin TPMK'da 2016/03703 başvuru numarası ile tescil edilip korunması sebebiyle haksız rekabet ve tecavüz oluşturmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davacı adına tescilli endüstriyel tasarım tescil belgesi ile dava konusu Adana 3. ASHM'nin 2016/13 D.İŞ dosyasında yapılan tespitle belirlenen ürünler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile davacı ürününün tek parça tasarlandığı, davalı ürününün iki parça halinde sökülüp takılabilir olarak tasarlandığı seçenek özgürlüğü doğrultusunda ürün, dizayn görsel yapısında yapılan değişim bulgularıyla, ürün tasarımları arasında ayırt edici nitelikte fark olduğu, davalı ürününün davacı ürününe göre bilgilenmiş genel kullanıcı izlenim algısından iltibas oluşturmayacak nitelikte tasarımlar olduğu, davalı tasarımıyla davacı tasarımının aynı olmadığı, dava konusu ürünün davacı tasarım tescil kapsamında kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 14/06/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

    MUHALEFET ŞERHİ

    Dava, tescilli tasarıma tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi ve tazminat taleplerine ilişkin olup ilk derece mahkemesince davanın reddine, bölge adliye mahkemesince de davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Dava tarihinde yürürlükte bulunan mülga 554 sayılı KHK m. 3/1-a hükmüne göre tasarım, bir ürünün tümü veya bir parçası veya üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim renk doku, malzeme, veya esneklik gibi insan duyuları ile algılanan çeşitli unsur veya özelliklerinin oluşturduğu bütünü ifade eder. Bu hükme göre tasarım ürünün görünümüdür. O nedenle tasarım için herhangi bir estetik kaliteye ve işlevselliğe gerek bulunmamaktadır. Belirtmek gerekirse ürün ve/veye ürün parçalarının dış görünümü koruma kapsamında olup ürün tek parçadan ibaret olabileceği gibi bileşik parçalardan ibaret bir sistemde olabilir (TEKİNALP, Ünal, Fikri Mülkiyet Hukuku, Beşinci Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2012, s.670 vd). Yani önemli olan ürünün görünümüdür.
    Bu açıklamadan sonra somut olaya gelince, davalı ürünü üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen tespit raporunda davalı ürününün davacının tescilli tasarımına tecavüz oluşturduğu belirtilmesine rağmen, davacı tescilli tasarımı ile davalı tescilli tasarımı üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle mahkemece alınan bilirkişi raporunda ise davacı ürününün tek parça tasarlandığı, davalı ürününün ise iki parça halinde sökülüp takılabilir şekilde tasarlandığı, seçenek özgürlüğü doğrultusunda, ürün dizayn görsel yapısında yapılan değişim bulgularıyla da ürün tasarımları arasında ayırt edici nitelikte fark olduğu, dolayısıyla bilgilenmiş genel kullanıcı izlenim algısında iltibas oluşturmayacak nitelikte tasarımlar olduğu, davacı tasarımıyla davalı tasarımının aynı olmadığı, incelenen ürünün davacının tasarımı kapsamında kalmadığı belirtilmiştir. Görüldüğü üzere davalı ürünü üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen tespit raporu ile mahkemece alınan bilir kişi raporu arasında davalı ürününün davacı tasarımına tecavüz oluşturup oluşturmadığı yönünde çelişki bulunmasına rağmen söz konusu çelişki giderilmemiştir.
    Mahkemece yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınıp çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru olmadığı gibi, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı ürününün tek parçadan, davalı ürünün ise iki parçadan oluşmasının benzerlik karşılaştırılmasında dikkate alınması da doğru değildir. Çünkü yukarıda belirtildiği üzere tasarım korumasında önemli olan ürünün dış görünümüdür. Yine tespit raporu ile davacı tescilli tasarımı ile davalının iş yerinde tespit edilen ürün karşılaştırılmış, mahkemece alınan raporda ise davacın tescilli tasarımı ile davalının tescilli tasarımı ve tasarımlara ilişkin ürünler karşılaştırılmış olup davalı iş yerinde tespit edilen ürünün davalının tescilli tasarımın kapsamında olup olmadığı belirtilmemiştir.
    Bu durumda mahkemece davalı iş yerinde tespit edilen ve davalının fiili üretimi olan ürünün davalının kendine ait tescilli tasarımı kapsamında olup olmadığı, ürettiği ürün tam olarak kendi tasarımı kapsamında değilse kapsamı aşan kısımların davacı tescilli tasarımına tecavüz oluşturup oluşturmadığı ve dolayısıyla raporlar arasındaki çelişkide dikkate alınarak yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınıp çelişki giderildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, çelişki giderilmeden ve yetersiz rapora dayalı karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılmamaktayım.


    Hemen Ara