Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1039 Esas 2022/4835 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1039
Karar No: 2022/4835
Karar Tarihi: 14.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1039 Esas 2022/4835 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2021/1039 E.  ,  2022/4835 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Tatvan 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 08.09.2020 tarih ve 2019/483 E.- 2020/218 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi'nce verilen 17.12.2020 tarih ve 2020/600 E. - 2020/587 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davalı ve dava dışı ... arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davacının söz konusu kredi sözleşmesine müteselsil kefil olduğunu, davalının kredi alacağının tahsili için asıl borçlu ve davacı aleyhine icra takibi başlattığını, söz konusu kefalette davacının eşinin rızasının alınmadığını, eş rızasının bulunmaması nedeniyle TBK’nın 582 ve devamı maddeleri gereğince kefaletin geçersiz olduğunu, asıl borçlu ile davacı arasında ticari ortaklığının bulunmadığını ve takibe konu kredinin davacının kendi işletmesi ile ilgili olmaması nedeniyle kanunda belirtilen eş rızasının aranmadığı istisnai durumların somut olayda gerçekleşmediğini, kefaletin 150.000,00TL limitli olmasına rağmen icra takibinde borcun daha fazla gösterildiğini, davalı bankanın asıl borçludan ipotek aldığını, öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi gerektiğini ileri sürerek, kefaletin geçersiz olduğunun tespitini ve icra takibi nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davalının asıl borçlu ile imzaladığı kredi sözleşmesi kapsamında kullandırdığı kredilerin ödenmemesi üzerine ihtarname ve hesap özetinin davacıya tebliğ edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla Tatvan İcra Müdürlüğü'nün 2019/735 ve 2019/736 esas sayılı dosyaları üzerinden icra takiplerinin başlatıldığını, davacının hesap kat ihtarnamesine itiraz etmediğinden borcun tamamını ödemeden bu davayı açamayacağını, davacının Beden İnşaat Naak. Gıda San. Ve Ticaret Ltd. Şti.'nin yetkilisi ve ortağı olduğundan kefaletine ilişkin olarak eş rızasının aranmayacağını belirterek, davanın reddini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; işletme sahibi ya da şirket ortak ve yöneticileri tarafından verilecek kefaletlerin şirketle ya da işletmeyle ilgisi bulunmuyorsa eşin rızasının gerekeceği, somut olayda davacının kefaleti ortağı olduğu şirketin ticari faaliyetleri kapsamında vermediği TBK'nın 584. maddesi gereğince davacının eşinin yazılı rızası alınmadığından kefaletin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Van Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; hesap kat ihtarına itiraz edilmemesinin menfi tespit davası açmaya engel teşkil etmediği, davacı icra takibine itiraz etmemiş olsa dahi menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu, davalı banka ile asıl borçlu ... arasında imzalanan kredi sözleşmesine davacının 10/03/2017 tarihinde kefil olarak imza attığı, davacının kefalet sözleşmesini imzaladığı tarihte evli olduğu, kefalet sözleşmesinde eş rızasının bulunmadığı, TBK'nın 584/3. maddesinde şirket ortak ve yöneticisi tarafından şirketle ilgili olarak verilecek kefaletlerde eş rızasının aranmayacağının düzenlendiği, davacı borçlunun kendi şirketi ile ilgili olarak kefalet vermediğinden istisna kapsamında kalmadığı, eş rızası şartına uyulmadığından kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 7.684,88 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 14/06/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
    492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
    (1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
    1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
    Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
    Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
    1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
    Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
    Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
    Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
    Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.



    Hemen Ara