Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8378 Esas 2022/4838 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8378
Karar No: 2022/4838
Karar Tarihi: 14.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8378 Esas 2022/4838 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, Adalet Teşkilarını Güçlendirme Vakfı ile bir sözleşme imzaladıktan sonra, davalılar ile proje hizmetleri sözleşmesi düzenlediğini ancak davalıların sözleşmede belirtilen proje tadilatlarını yapmadığını iddia ederek 97.468,00 TL maddi tazminat, 100.000 TL manevi tazminat talep etmiştir. Davalılar ise sözleşme gereği proje tadilatının davacının sorumluluğunda olduğunu, projeye aykırı imalatların davacı tarafından yapıldığını ve dolayısıyla davalıların sorumlu olmadığını dile getirerek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davacının kusurundan kaynaklanan zarar kalemlerinin davalılardan talep edilemeyeceğine hükmederek davanın reddine karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesi de mahkemenin kararında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunu reddetmiştir. Temyiz eden davacı, kararın bozulması talebiyle Yargıtay'a başvurmuştur.
TBK'nın 473. maddesi (EBK 358/1): Taraflardan birinin sözleşmeden cayması halinde, kendisinden kaynaklanmayan bir sebeple diğer tarafın uğradığı zararı tazmin et
11. Hukuk Dairesi         2020/8378 E.  ,  2022/4838 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11.12.2018 tarih ve 2016/25 E- 2018/275 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 09.10.2020 tarih ve 2019/415 E- 2020/829 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacının dava dışı Adalet Teşkilarını Güçlendirme Vakfı ile 17/05/2007 tarihinde mülkiyeti davacıya ait taşınmaz üzerinde 192 dairenin anahtar teslim yapımı ve teslimi konusunda sözleşme imzaladığını, bu taahhüte ilişkin olarak da davalılar ile 30/09/2006 tarihinde proje hizmetleri sözleşmesi akdettiğini, sözleşmenin konusunu yapılacak konutlara ait proje hizmetlerinin ilgili belediye ve imar yönetmeliği hükümlerine uygun olarak yapılması ve belediyeden onaylatılarak iskan alımına hazır hale getirilmesi olduğunu, projenin yapımı sırasında projede küçük değişiklikler yapıldığını, davalılardan ... proje değişiklikleri için Vakıftan muvafakat istediğini, Vakfın muvafakat verdiğini bildirmesine karşın davalıların tadilat projesini düzenleyip iskan için belediyeye müracaat etmediğini, davalı şirket ihtara rağmen tadilat projesini hazırlayıp belediyeye vermediğinden davalı ile davacı arasındaki sözleşmenin feshedildiğini, davalıların tadilat projesini vermeyerek açıkça hakkını kötüye kullandığını, tadilat işlemlerinin başka bir mimarla sürdürmek üzere açılan davanın kabulüne karar verildiğini, iskanın alınamaması sebebiyle 1.264.400,00 TL tutarlı teminatın geri alınamadığını, bu nedenle teminatın 5 yıl 1 ay 13 gün geri alınaması nedeniyle faiz alacağı oluştuğunu, yapı kullanma izin belgesinin geç alınması nedeniyle 31.936,00 TL fazladan ödeme yapıldığını, davalılar tarafından yerine getirilmeyen mimari ve statik proje tadilat işleri için 23.500.- TL ödendiğini, davalıların Yenimahalle Belediyesine binanın projeye aykırı olduğu iddiasıyla şikayette bulunduğu ve davacıya 32.032,70 TL idari para cezası kesildiğini, ayrıca bitirilmiş inşaatın 5 yıl sürüncemede kaldığını, davalının ticari itibarının sarsıldığını ileri sürerek, davacılardan fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 97.468,00 TL maddi tazminatın 25/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek ve 100.000.- TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, taraflar arasında yapılan sözleşmede davacının yükümlülüğünün proje hazırlama ve onaylatmadan ibaret olduğunu, gerekli tüm projeleri yapıp onaylattığını, davacının bunun dışında proje dışına çıkarak inşaatta bir takım uygulamalar yaptığını, bu durumun iskan ruhsatı alabilmek için proje tadilatı gereğini ortaya çıkardığını, davalılardan ... ilgili belediyeye müracaat ederek tadilat projesi onayı istediğini, bunlardan bazılarının imar mevzuatına aykırı olduğunu, eksiklikler giderilmeden proje tadilat onayı istenemeyeceği belirtilerek talebin reddedildiğini, ATGV tadilat projesi için onay verdiği halde imar mevzuatına aykırı imalatları gidermediğinden davalının proje tadilatını hayata geçiremediğini, ret gerekçesinde belirtilen imara aykırı imalatlar değiştirilmeden yeniden aynı tadilat projesinin verilmesinin istenilmesi ve bunun haklı fesih olarak ileri sürülmesinin hukuk dışı olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, sözleşmenin feshi anına kadar gerçekleştiği iddia olunan zararların davacının kendi kusurundan ileri geldiğini, davacının sözleşmenin feshinden sonra talep edilemeyecek bir kısım zarar kalemlerini de davalılardan talep ettiğini, davalının manevi tazminat talebinin haksız olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı sözleşmenin feshinden sonra başka bir mimarla tadilat projesi anlaşması yaptığı, bu proje kapsamında ödediği ücreti davalılardan talep ettiği, davalının yapmış olduğu projeye aykırı inşaat yapılması, imar mevzuatına aykırılığın ilgili belediye görevlilerince yerinde tespiti nedeniyle tadilat projesi yapmak gerektiği, bu durum davalının yaptığı inşaat projesinin eksik veya hatalı olmasından ya da süresinde yapılmamasından kaynaklanmadığı, bizzat projeyi uygulayan, çoğaltan davacının kendi kusurundan kaynaklandığı, kendi kusurundan kaynaklanan hata nedeniyle davalıdan bir hak talep etmesinin mümkün olmadığı, davacı, belediyenin projeye aykırılık nedeniyle düzenlediği tutanağa göre tesis ettiği para cezasını da davalıdan talep edemeyeceği, davalı ile sözleşmesini 02/06/2009 tarihi itibariyle feshetmesine rağmen 2012 yılında yapılan kontrollerde halen imar mevzuatına aykırılıklarının olduğu, bunların giderilmediği, projeye aykırı inşaatların projeye uygun hale getirilmediğinin tespiti üzerine ceza makbuzunun düzenlendiği ve bundan davalının sorumlu olmayacağı, teminatın geç ödenmesi nedeniyle uğranılan faiz zararının da davalının kusurundan kaynaklanmadığı iskan ruhsatının 26/08/2013 tarihinde alınmış olması nedeniyle teminatın geç ödendiği, projeye aykırı inşaat nedeniyle idari sürecin uzamasına temel hazırlayan olayın bizzat davacının kusurundan kaynaklandığı, davacının proje harici inşaat yapmak istemesinden kaynaklanan bir süreç uzaması olduğu, inşaattaki projeye aykırılıkların gidermesi mümkünken bunları projeye uygun hale getirmediği, maddi ve manevi tazminat şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davacının taraflar arasındaki sözleşmeyi feshetmesinin TBK'nın 473. (EBK 358/1) maddesine dayandığı ve bu maddeye göre yapılan fesih halinde, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporlarında da belirtildiği üzere, davacının müspet zarar niteliğindeki teminat mektubunun iadesinde gecikme nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen faiz kaybını isteyemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 14/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara