Esas No: 2021/7448
Karar No: 2022/4859
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/7448 Esas 2022/4859 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/7448 E. , 2022/4859 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 24.02.2021 tarih ve 2017/155 E. - 2021/59 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi asıl davada ve birleşen davalarda davacı ... vekili tarafından duruşmalı, birleşen 2018/67 esas sayılı davada davacı şirket vekili tarafından duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 14.06.2022 günü hazır bulunan davacı asıl ... ile vekilleri Av. ... ve Av. ... ile asıl davada davalı birleşen davada davacı ve tüm davalılar vekilleri Av. ... ve Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin davalı şirket ile sahibi olduğu "İnsansız Makinalı Tüfek Atış Kontrol Sistemi (İMTAKS)" projesine uygun protip üretimi, seri üretim ve satış sonrası hizmetler konusunda 17.01.2007 tarihinde sözleşme yaptığını, müvekkilinin sözleşme uyarınca yükümlendiği prototipi hazırlayıp 17.07.2008 tarihinde karşı tarafa teslim ettiğini, davalının 29.08.2008 günlü yazılı beyanı ile işi kabul ettiğini, karşı tarafın sözleşme gereğince yüklendiği edimlerden hiçbirini yerine getirmediğini, davalının üretilen ürüne ait öngördüğü satış rakamının 10.000 adet civarında bulunduğunu, buna göre müvekkilinin sözleşmeye göre alması gereken kar payının 184.712.000 USD miktarında olduğunu, ayrıca müvekkilinin on iki aylık proje takvimi boyunca sistem entegrasyon hizmeti karşılığı olarak sadece 168.500 USD aldığını, bunun dışında herhangi bir ücret almadığını, ancak gecikmeler nedeniyle Ocak 2007'de başlayan çalışmaların 20 Ocak 2008 tarihinde sona ermesi gereken teslim tesellim işleminin 29.08.2008 tarihinde gerçekleştirilebildiğini, yedi ay için ek sistem entegrasyon faaliyetlerine ilişkin olarak müvekkiline 172.630 USD'nin gecikme faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğini, diğer taraftan da iş aktinden bağımsız olarak müvekkilin geçimi için düşülen zaman içinde arttırılmayacak enflasyon karşısında erimeyecek şekilde belirlenen 3000USD+SGK Tavan piriminden oluşan üretim müdürlüğü hizmet bedelinin ödenmediğini, bununda avans faizi ile birlikte ödenmesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500.000 TL'nin işlemiş ve işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, davacı vekili 22.04.2011 havale tarihli dilekçesiyle dava dilekçesinde 500.000 TL olarak gösterdikleri bedelin 450.000 TL'sinin ifa yapılmamasından doğan zarar, 25.000 TL'sinin yapılan işler karşılığı olan sistem entegrasyon bedeli, 25.000 TL'sinin de üretim müdürü hizmet bedeline ilişkin bulunduğunu açıklamıştır.
Davacı vekili birleşen 2013/178 E. sayılı davasında da, asıl dava dosyası içerisindeki tüm iddialarını tekrar ederek ve vakıaları açıklayarak davalı şirketlerin müvekkili ile ... arasındaki yapılan sözleşme ilişkisi nedeniyle müvekkiline karşı hukuken sorumlu olduklarını, ...'nin müvekkilinden, yaptığı sözleşme ile ele geçirdiği know-how ile İmtaks isimli eseri diğer davalılar üzerinden farklı isimlerle üretip satarak milyonlarca dolar gelir elde ettiklerini, sözleşmenin 4.1 maddesi uyarınca Yüksel/Datasel A.Ş. veya Yüksel Holding bünyesinde teşkil edilmiş veya edilecek herhangi bir şirket ile müvekkili arasında tasarlanan/tasarlanacak projelerin bu sözleşme esaslarına göre realizasyonunun da akit kapsamında olduğunu, müspet zarardan davalıların da sorumlu tutulmasının icap ettiğini, birleşen dosyadaki davalıların müvekkilinin İmtaks isimli eserini Roboguard, Nöbetçi, Yak, D-Yak, Gab adı altında üretip müvekkilinin eser sahipliğinden doğan haklarını ihlal ettiklerini, bu isimlerle fuarlara katıldıklarını ileri sürerek TBK'nın 112 ve 125. maddeleri uyarınca davalıların müspet zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu olduklarının tespitine ve zararın tazminine, 5846 sayılı Yasa'nın 68/3 maddesi uyarınca şimdilik 15.000. TL telif tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsiline, davalıların Tübitak'tan aldıkları teşvik de gözetilerek şimdilik 1.000 TL adi ortaklık payına düşen alacağın davalılardan tahsiline, müspet zarar olarak 1.000 TL'nin davalılardan tahsiline, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmasına, mali ve manevi haklarına yönelik tecavüzün durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili birleşen 2019/263 E. sayılı dosyada, asıl davada istenilen müspet zarar ek olarak 10.000 TL kısmi alacak ve 240.000 TL belirsiz müspet zararın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalılar vekili, asıl ve birleşen davaların sözleşme hükümlerine göre isteminin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen 2018/67 E. dosyada davacı, taraflar arasında akdedilen 17.01.2007 tarihli sözleşmenin belirsiz süreli olup sözleşmenin yürürlüğünün davacıyı telafisi imkansız zarara sokacağını belirterek sözleşmenin kendiliğinden fesih olduğunun tespiti veya sözleşmenin uyarlanmasını talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece,uyulan bozma ilamı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre vücuda getirilmiş olan İMTAKS adlı silahın bu ad altında veya aynı esaslarla çalışan başka bir isimle davalı şirketlerce üretilmediği ve satılmadığı, TBK’nın 175. maddesi kapsamında İMTAKS adlı silahların seri şekilde üretilmesi ve satılmasına ilişkin sözleşme koşulunun gerçekleşmesine dürüstlük kurallarına aykırı olarak engel olup olmadıkları, sözleşmenin belirsiz süreli bir sözleşme olması dikkate alındığında davalılarca herhangi bir UKSS satışı yapıldığı taktirde davacının alacağının doğacağı ancak davalıların taahhüt ettikleri bir kısım ödemeyi davacıya yaptıkları bir kısım için de davalarının devam ettiği, davacının davalıların dürüstlük kuralına aykırı davrandığı ve 1000 adet üzerinden müspet zarar alacağına ilişkin iddialarının yerinde olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davalarda davacı ...’un davalarının reddine,birleşen 2018/67 E. sayılı dosya da ise; davacının taraf olduğu sözleşmenin iki tarafa borç yükleyecek şekilde hâlen yürürlükte olması, davacı tarafın basiretli bir tacir olduğu, temerrüde düştüğü, temerrüde düşen tarafın uyarlama talep edemeyeceği ve imkânsızlık nedeniyle fesih veya TBK m. 138 kapsamında sözleşmenin uyarlanması koşullarının oluşmamış olması gerekçesiyle de davanın reddine karar verilmiştir.
Asıl davada ve birleşen davalarda davacı ... ve birleşen 2018/67 E. sayılı dosyada davacı şirketler vekili, kararı temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesince uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, asıl dosya davacısının aşağıdaki bent dışındaki sair, birleşen 2018/67 E. Sayılı dosyası yönünden ise davacılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Asıl dava ile Birleşen (2013/178 E., 2019/263 E.) davalar yönünden dava, davacı ile davalı .... arasında imzalanan “İnsansız Makinalı Tüfek Atış Kontrol Sistemi (İMTAKS)" sözleşmesinden kaynaklanan müspet zararın tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında imzalanan 20.01.2007 tarihli İMTAKS Sözleşmesinde bir yandan .... ile davacı arasında hizmet sözleşmesi ve koşullarının, diğer yandan ise davacı tarafından davalı şirketler (Yüksel Holding ve bünyesindeki diğer şirketler) için “İMTAKS” adı verilen uzaktan kontrollü insansız makineli tüfek ürün tasarımı, ürün prototipinin hazırlanması, seri üretime hazır hale getirilmesi ve sistemin bilgisayar yazılım programlarının tamamlanarak teslimi, akabinde ürünün tanıtım, pazarlama, satış ve satış yönetimi, ürün geliştirme, revizyon ve renovasyon hizmetleri karşılığında davacıya hakkediş ve satıştan pay verilmesi koşullarının düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Daha önce İlk Derece Mahkemesince verilen ilk kararda, İMTAKS projesine ilişkin 20.01.2007 tarihli Sözleşmenin Yüksel Holding A.Ş. ve bünyesinde bulunan diğer tüm şirketler yönünden bağlayıcı olduğu, bünyedeki her bir şirketin bu ürünün tanıtım, satış ve pazarlamasını yapabileceği, İMTAKS ürünü yönünden sözleşmenin ayakta olduğu, davacının sözleşme uyarınca koşulların varlığı halinde bedel talebinde bulunabileceği, ancak davalı şirketlerin gerek İMTAKS, gerekse bu ürünün Nöbetçi, D-Yak, Yak, Roboguard vs. başka adlar altında bir satışının bulunmaması sebebiyle davacının kar payı alacağının doğmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin bu kararı Dairemizin 22.12.2015 tarih ve 2015/1164- E. – 13772 K. sayılı Bozma ilamıyla “… davalı şirketlerin, davacının projesine konu İMTAKS adlı silah esas alınarak YAK, D-YAK, NÖBETÇİ ve ROBOGUARD isimli silahların üretildiği anlaşılırsa, davalı şirketlerin Sözleşmede belirlenen kar payını davacıya ödemeleri gerektiği, ancak bu silahların davalılarca satışının yapılmadığı gerekçesiyle davanın bu talebinin reddine karar verilmiş ise de, mahkemeyi bu kanaate ulaştırabilecek deliller yeterince irdelenmemiş, sadece asıl dosya davalısının ticari kayıtlarında inceleme yapılarak ve anılan silahların kendilerine satışının yapılıp yapılmadığı Milli Savunma Bakanlığı'ndan sorularak karar verilmiştir. Oysa söz konusu silahların başkaca yurtiçi ve yurtdışı firmalara da satışı mümkündür. Anılan nedenlerle mahkemece, davalıların, bu sözleşme hükümlerine göre vücuda getirilmiş olan İMTAKS adlı silahın bu ad altında veya aynı esaslarla çalışan başka bir isimle üretilip üretilmediği ve satılıp satılmadığı hususunda tüm davalıların ticari defter ve kayıtlarında inceleme yapılarak araştırılması ve davalıların Türk Borçlar Kanunu'nun 175. maddesi kapsamında İMTAKS adlı silahların seri şekilde üretilmesi ve satılmasına ilişkin sözleşme koşulunun gerçekleşmesine dürüstlük kurallarına aykırı olarak engel olup olmadıkları ve bu sebeple davacının sözleşme uyarınca müspet zarara uğrayıp uğramadığı değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde hüküm kurulması gerekirken” gerekçesiyle bozulmuş ve Mahkemece de Dairemiz Bozma İlamına uyulmuş olmakla, davacının müspet zarar talebiyle ilgili olarak taraflar arasındaki ihtilafın; davalı şirketlerin İMTAKS veya bu sistem esas alınarak değişik adlarla üretilen silah sistemlerinin yurt içinde veya yurt dışında satışının bulunup bulunmadığı, satış bulunmasa bile, Sözleşmedeki satış koşulunun davalı şirketlerce dürüstlük kuralına aykırı şekilde engellenip engellenmediğinin tespiti ve bunun sonucuna göre müspet zararın tazmini hakkında karar verilmesine indirgendiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece Bozma İlamına uyularak yapılan yargılama sırasında bozma ilamı doğrultusunda yeni bilirkişi raporları alınmış ancak raporların aksine, davalılara ait sahibi lehine delil vasfı taşıyan ticari defterlerinde üretim ve satış yapıldığına ilişkin tespit yapılamadığı, bahse konu malların ticarileşmediği ve satışlarının yapılamamış olduğu, davalıların dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecek davranışına ilişkin bir maddi vakıa tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 175. Maddesi uyarınca “Taraflardan biri, koşulun gerçekleşmesine dürüstlük kurallarına aykırı olarak engel olursa, koşul gerçekleşmiş sayılır. Taraflardan biri, koşulun gerçekleşmesini dürüstlük kurallarına aykırı biçimde sağlarsa, koşul gerçekleşmemiş sayılır” düzenlemesine istinaden, edimin ifası koşula bağlı sözleşmelerde, dürüstlük kuralına aykırı olarak koşulun gerçekleşmesi veya gerçekleşmemesinin sağlanması yaptırıma tabi tutulmuştur. Şartın gerçekleşmesinin kasten engellenmesi dürüstlük kuralına aykırı sayılacağı gibi, ihmal suretiyle şartın gerçekleşmemesine yol açılması da dürüstlük kuralına aykırı sayılacaktır (Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel, 14. Bası, s.1179). Buna göre bir edimin ifasına ilişkin koşulun gerçekleşmesinin borçlu tarafından kasten veya ihmal suretiyle dürüstlük kuralına aykırı olarak engel olunması ve bundan da bir zarar doğması halinde zarar gören taraf, bu koşul aynen gerçekleşmiş gibi sözleşmeye konu edimin ifasını talep etme hakkına sahip olacak ve ifa edilmeyen edimleri müspet zarar olarak karşı taraftan talep edilebilecektir.
Mahkemece bozmadan sonra alınan 09.09.2020 tarihli son bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere; taraflar arasında imzalanan 20.01.2007 tarihli Sözleşme uyarınca, davacı tarafından uzaktan kontrollü İnsansız Makineli Tüfek Atış Kontrol Sisteminin (İMTAKS) ürünün tasarımı, prototipi ve buna ait bilgisayar yazılımlarını öngörülen sürede davalı tarafa teslim ettiği, ürünün 2008 yılı Nisan ayında Malezya Fuarında tanıtımının yapıldığı, davalı tarafça nihai ürün kabulünün ise 29.08.2008 tarihinde yapıldığı, bu arada eş zamanlı olarak Yüksel Holding A.Ş. bünyesinde 26.08.2008 tarihi itibariyle Yüksel Savunma Sistemleri A.Ş.’nin kurulduğu, nihai kabulden 2 gün sonra 31.08.2008 tarihinde davalı tarafça davacıdan, 20.01.2007 tarihli Sözleşmeden kaynaklanan haklarından feragat ederek, temelde davacının davalı şirketin maaşlı bir elemanı olarak kalmasını öngören bir başka Sözleşmeyi imzalamasının istenildiği, davacının buna yanaşmaması üzerine izni ve iradesi dışında aynı gün işyerinin Datasel A.Ş.’den Yüksel Savunma A.Ş’ye aktarıldığı, davacının yeni sözleşmeyi imzalamamakta direnmesi üzerine de bu defa 15.10.2008 tarihinde iş sözleşmesinin feshedildiği, iş sözleşmesi son bulsa bile Sözleşmenin davacı ile davalılar arasındaki İMTAKS üretim ve satışına ilişkin ortaklık ve işbirliği ile davacının satışlardaki ciro üzerinden kar payı talep hakkına ilişkin hükümlerinin devam ettiği, iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra davacının birçok defa İMTAKS’ın üretim ve satışından doğan haklarını talep ettiği halde davalı tarafça olumlu bir cevap verilmediği, iş akdinin sona ermesinden sonra (Kasım 2008) davalı tarafın İMTAKS’ın tanıtım ve satış faaliyetlerinin durdurulduğu, 2011 yılından itibaren ise bu defa davacının davalı tarafa kazandırdığı teknoloji transferi ve know how sayesinde temelde İMTAKS ile aynı çalışma prensibine ve sistemine dayanan NÖBETÇİ, YAK vs. değişik birçok ad altında silah sistemlerini üretmeye, tanıtmaya ve pazarlamaya başladığı, iddianın aksine Sözleşmede davacının -İMTAKS’ın bütünü veya bazı özelliklerinin patentle veya faydalı model belgesiyle korunabilir nitelikte olup olmadığı hususundan bağışık olarak- patentli ürün sunma taahhüdünün bulunmadığı, esasen davalının sunduğu katkının bu alanda hiçbir alt yapısı olmayan davalı tarafa uzaktan kontrollü makineli tüfek atış sistemi konusunda ileri teknoloji bilgisi, üretim becerisi, organizasyon kabiliyeti, tasarım ve sistemi domine eden bilgisayar yazılım programlarına ilişkin olarak davalı tarafa know how, teknoloji transferi ve fikri mülkiyet haklarını sağlamak olduğu, nitekim davalı tarafın sağlanan bu destek ve altyapı sayesinde davacıdan sonra bile anılan sistemleri üretebilme imkanına ulaştığı, Sözleşme uyarınca davacı tarafından hazırlanarak davalıya teslimi yapılan İMTAKS adlı sistemin davalıya sunulma tarihi itibariyle Türkiye’de rakipsiz olduğu, çok daha sonraki sürede rakip ürünlerin ortaya çıktığı, ürünün bazı özellikleri itibariyle Türkiye’de rakip firmalarca üretilen benzer sistemlerden ve hatta dünyanın önde gelen rakip üreticilerin ürettiği bazı sistemlerden birçok noktada daha üstün özellikleri bünyesinde barındırdığı, bir an için rakip ürünlere göre bazı eksiklikleri olsa bile Sözleşmede ürünün zaman içerisinde her türlü uyarlama, geliştirme, revizyon ve renovasyon işlemlerinin davacı tarafından yapılmasının öngörüldüğü, ancak davalı tarafın istihdam sözleşmesini feshi ve davacıyı projeden uzaklaştırması nedeniyle anılan faaliyetlerin davacı tarafından yerine getirmesinin engellendiği, bununla birlikte İMTAKS’ın “Dünya’da ve Türkiye’de Bir İlk” sloganıyla ilk tanıtımı sonrasında ürünün ilgili piyasada büyük ilgi gördüğü, çeşitli haber ve yazılara konu olduğu, bununla birlikte davacıyla yeni sözleşme konusunda anlaşamayan davalının yaklaşık üç yıl süreyle ürünün tanıtım ve pazarlama faaliyetlerini durdurduğu ve bu sürenin sonunda İMTAKS ile aynı çalışma esaslı NÖBETÇİ, YAK vs. değişik birçok ad altında alternatif ürünler ürettikten sonra tanıtım ve pazarlama faaliyetlerine yeniden başladığı, davalıların değişik şirket ve gruplarla satın alma toplantıları yaptığı, ancak Sözleşme’de öngörüldüğü halde satın alma toplantıları ve ürün tanıtımlarına projeden uzaklaştırılan ve haberdar edilmeyen davacının katılamadığı, davalı tarafın sonradan ürettiği alternatif ürünler için 43.666.305 USD miktarlı fiyat teklifleri sunarken, İMTAKS için bir fiyat teklifi sunmadığı, hatta ürünün varlığından bile haberdar etmediği, bu arada yurtta ve dünyada alternatif başka ürünlerin de piyasaya sunulmaya başladığı, serbest piyasa koşullarına göre davacının davalı tarafa İMTAKS projesi çerçevesinde sağladığı know how’un mali değerinin yaklaşık 25,4 milyon Avro, know how dahil bir bütün olarak projenin mali değerinin ise minimum 71,2 milyon Avro olduğu, davacının böylesine büyük bir değeri nispeten çok düşük bir mali yatırım karşılığında davalılara sağlamasına rağmen, davacının edimini yerine getirmesinden sonra, ona sözleşme uyarınca talep edebileceği payı ödememek adına bir yandan Sözleşmedeki hakları oldukça kısıtlayan yeni bir sözleşme dayatması, bunun kabul görmemesi üzerine iş sözleşmesini feshetmesi, tüm hakların devrini sağlamak amacıyla kasten veya ihmal suretiyle İMTAKS ürünlerini yaklaşık üç yıl süreyle tanıtım, satış ve pazarlamasını durdurulması, en azından bu hususta kendisinden beklenilen gayret ve çabayı göstermemesi, sürenin sonunda ise bu ürünle rekabet halinde alternatif başka ürünler üretilmesi, tanıtılması ve pazarlanması, sözleşme ayakta olduğu halde, İMTAKS’ın tanıtım, satış ve pazarlama toplantılarına davacının katılımını engellemesi, ürünün davacı tarafından daha da geliştirilmesine engel olunması, davacının gönderdiği birçok ihtarnameye rağmen davalıların davacıya hiçbir bilgi ve belge verilmemesi, emsallerine ve rakiplerine göre birçok yeni ve üstün özellikleri barındırmasına ve ilgili ürün piyasasında çok sayıda benzer ürün alınıp satılmasına rağmen davalı tarafından satış yapılamamasının hayatın olağan akışına aykırı olması, hususları hep birlikte düşünüldüğünde davalı tarafın eylemlerinin açıkça TBK’nın 175. Maddesi anlamında dürüstlük kuralına, Sözleşmeye ve ahde vefa prensibine aykırı olduğu gibi, davalı tarafın bilinçli olarak taraflar arasındaki Sözleşmede yer alan satış koşulunu engellemeye çalıştığının da açık bir göstergesi olduğu anlaşılmaktadır.
O halde Mahkemece, davaya konu İMTAKS sisteminin ilk piyasaya çıktığı tarihteki özellikleri, o tarihteki rakiplerinin bulunup bulunmadığı, sonraki zamanda ise Sözleşmede ürünün geliştirilmesinin davacı tarafından yapılmasının öngörüldüğü de dikkatet alanarak, ilgili ürün sektörünün yurt içinde ve yurt dışındaki genel pazar payı itibariyle davalılarca gerek ürünün tanıtım ve pazarlanmasında gerekse ürünün geliştirilmesinde yeterli çaba ve gayret gösterilseydi satılabilecek İMTAKS adedi ve piyasadaki değeri gözetilerek asıl ve ek birleşen dava tarihi itibariyle Sözleşmenin 6.4. maddesi uyarınca bu ürünlerin satımından hangi miktarda ciro elde edilebileceği ve davacının ciro üzerinden hangi miktarda pay talep edebileceği hususu belirlenerek neticesine göre davacının müspet zarar talebi hakkında hüküm kurulması gerekirken, hatalı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi isabetli görülmemiş ve hükmün bu nedenle temyiz eden davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen dosya davacısı vekilinin sair, birleşen 2018/67 E. Sayılı dosya davacılarının tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen dosya davacısı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının asıl ve birleşen dosya davacısı yararına BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden asıl davada ve birleşen davalarda davacı ...'a iadesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden birleşen 2018/67 esas sayılı davada davacı şirketten alınmasına, 14/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Taraflar arasında imzalanan insansız makinalı tüfek atış kontrol sistemi sözleşmesi kapsamında davaya konu İMTAKS projesi hayata geçirilmiş ve davalı şirketlerin bilahare bu projeden esinlenerek farklı isimlerle üretilen makinalı tüfek atış kontrol sistemlerini değişik Uluslararası fuarda sergilemelerine, tanıtımını yapmalarına rağmen fiilen herhangi bir satış gerçekleştirmedikleri, bu nedenle sözleşmenin 6.4. maddesindeki kar payı alacağı hakkının dava tarihi itibariyle doğmadığı açıktır. Bu durumda mevcut delil durumuna göre mahkemece verilen ret kararı isabetli olup, sayın çoğunluğun aksi yönde tezahür eden bozma doğrultusundaki kararına muhalifiz.