Esas No: 2021/1058
Karar No: 2022/4920
Karar Tarihi: 15.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/1058 Esas 2022/4920 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/1058 E. , 2022/4920 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.09.2018 tarih ve 2016/99 E. - 2018/877 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 26.11.2020 tarih ve 2018/2576 E. - 2020/1232 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; taraflar arasında 01.06.2012 tarihli acentelik sözleşmesi imzalandığını, davalı tarafından gönderilen Beykoz 2.Noterliği'nin 27.01.2015 tarihli fesih ihtarnamesi ile acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, oysa davacının sözleşmenin herhangi bir hükmünü ihlal etmediği gibi yükümlülüklerinin tamamını da yerine getirdiğini, fesih koşullarının düzenlendiği maddede ifade edilen "uyarı yazısı” niteliğinde herhangi bir yazının müvekkiline tebliğ edilmediğini, bu nedenle yapılan feshin usule de aykırı olduğunu ileri sürerek denkleştirme tazminatı, haksız fesih tazminatı, isim hakkı bedeli, personele ödenen tazminatlar, tahsil komisyonu, vadesi geçmiş alacak yansıtmaları, tahsilatı yapılamayan müşteri alacakları yansıtmaları, personelin geçmişe dönük mesai ödemeleri, haksız katsayı uygulamasından kaynaklanan maddi zararlar, ölçüm tartım yansıtmaları, çağrı merkezi yansıtmaları, günsonu yapmayan acenteler yansıtması, matbu evrak, kırtasiye malzemesi, personel giysileri yansıtması, hasar tazmin yansıtması, mesai ihlal cezası, ek araç şirket kiralama bedeli yansıtması, sahte teslimat yansıtması ve haksız diğer yansıtma bedeli olarak fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 141.047-TL maddi tazminat ile 20.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, davacı acentenin taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı iş ve işlemlerinin tespit edildiğini, müşteriye verilmeyen bir malzemeye ilişkin bedelinin faturaya yansıtılmış olduğu belirlenerek davacıya Beykoz 2. Noterliği'nin 17.06.2014 tarihli ihtarnamesinin gönderildiğini, sonrasında yine müşteriye verilmeyen bir hizmetin fatura edildiğinin tespit edildiğini, ayrıca bir müşteriye de hizmet verilmediği halde uçak kargo faturası düzenlendiğini, bu gelişmeler neticesinde 13.01.2015 tarihli disiplin kurulu kararı ile davacı ile kurulan acentelik ilişkisinin sona erdirilmesine, acentelik sözleşmesinin feshedilmesine karar verildiğini ve bu hususun 27.01.2015 tarihli ihtarname ile davacıya bildirildiğini, bu nedenle davacının haksız fesih tazminatı ve denkleştirme tazminatı isteyemeyeceğini, sözleşme gereği isim hakkı bedelinin iade edilemeyeceğini, personel giderlerinden davacının sorumlu olduğunu, davacının cari hesap kapsamında sadece hakediş talep hakkı bulunmakta olup bunu aşan tutarda alacak talep edemeyeceğini, vadesi geçmiş ve tahsilatı yapılamayan alacaklara ilişkin yansıtmaların sözleşmeye uygun ve geçerli olduğunu, personelin geçmişe dönük fazla mesai ücretinden davacının sorumlu bulunduğunu, katsayı uygulamasının cari hesap sözleşmesi gereğince geçerli olduğunu, davacının talep ettiği tüm yansıtma bedellerinin ve uygulanan cezaların yine cari hesap sözleşmesi kapsamında kaldığını, ayrıca bunlara ilişkin mutabakat mektuplarının bulunduğunu, manevi tazminat isteme koşullarının da oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davalının sözleşmeyi fesihte haklı olduğu, bu sebeple davacının denkleştirme tazminatı ve haksız fesih tazminatı talebinin isim hakkı bedeli talebinin taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesi gereğince yerinde olmadığı, personele ödenen tazminatlar bakımından talep edilen bedelin sözleşmenin 27. maddesi gereğince istenemeyeceği, davacının diğer alacak talepleri bakımından ise davacının davalı eylemleri ile zarar gördüğü iddiasını kanıtlayamadığı, taraflar arasındaki hesap mutabakatı ve davacı tarafça mutabakata karşı bir itiraz olmadığı hususları değerlendirildiğinde bu taleplerinin de yerinde bulunmadığı, fesih işleminin sözleşme ve kanun hükümlerine aykırılık teşkil etmediği feshin geçerli olması nedeniyle, davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığı, manevi tazminat şartlarının da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi'nce; taraflar arasında 01.06.2012 tarihli acentelik sözleşmesi, ticari unvan ve marka kullanım anlaşması ve 01.07.2013 tarihli cari hesap sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin devamı sırasında davalı tarafından müşteri gönderiminde hediye koli kullanılmamasına rağmen bu bedelin faturaya yanstıldığı tespit edilerek 17.06.2014 tarihli ihtarnameyle davacıya bildirildiği, yine müşteriden tahsil edilen paranın ilgili banka hesabına havale edilmediği gibi işyeri kasasında da bulunmadığı tespit edilerek bu durumun 02.12.2014 tarihli ihtarname ile tespit edilecek benzer ilk uygunsuzlukta sözleşmenin feshedileceğinin davacıya bildirildiği, 27.01.2015 tarihli ihtarname ile de müşteriye verilmeyen hizmetin fatura edildiği, başka müşteriye de verilmediği halde uçak kargosu faturası düzenlendiğinin tespiti nedeniyle sözleşmenin feshedildiğinin ihtar edildiği, fesih gerekçesi hususlarında davacının 28.11.2014 ve 19.12.2014 tarihlerinde alınan savunma yazılarında bu durumu ikrar ettiği, ayrıca 19.12.2014 tarihli denetimde işyerinde iki ay süreyle sigortasız işçi çalıştırıldığının tespit edildiği, bu konuda alınan savunma yazısında da davacının sigortasız işçi çalıştırma olgusunu doğruladığı, dolayısıyla tespit edilen uygunsuzluklar nedeniyle davalının acentelik sözleşmesini fesihte haklı olduğu, acentelik sözleşmesinin haklı nedenle feshi nedeniyle, davacının denkleştirme tazminatı ve kar kaybı ile manevi tazminat talep edebilmesinin mümkün bulunmadığı, davacının diğer alacak talepleri bakımından yapılan değerlendirmede ise; taraflar arasında imzalanmış olan ticari unvan ve marka sözleşmesinin 4.2 maddesi uyarınca acenteden alınan marka kullanım bedelinin acenteye iadesinin mümkün olmadığı, acentelik sözleşmesinin 27. maddesinde personele ödenecek ücret, prim ve sosyal haklardan acentenin sorumlu olduğu kararlaştırılmış olmakla, personele ödenen kıdem tazminatları ve personelin geçmişe yönelik fazla mesai ödemelerinden dolayı davacının sorumlu olduğu, sözleşmenin 22. maddesi gereği davacının tahsil ettiği tutarları davalı hesabına aktarma, ödenmeyen tahsilatları gecikme faiziyle davalıya ödeme taahhüdünde bulunduğu gibi, 38. madde gereğince de hakedişinden kesilmesini kabul ettiği, davacıya tahsil komisyonu ödeneceğine dair de bir hüküm bulunmaması karşısında davacının tahsil komisyonu talep hakkının bulunmadığı, davacı tarafından dava konusu edilen vadesi geçmiş alacak yansıtmaları, tahsilatı yapılamayan müşteri alacakları yansıtmaları, haksız katsayı uygulamasından kaynaklanan maddi zararlar, ölçüm tartım yansıtmaları, çağrı merkezi yansıtmaları, günsonu yapmayan acenteler yansıtması, matbu evrak, kırtasiye malzemesi, personel giysileri yansıtması, hasar tazmin yansıtması, mesai ihlal cezası, ek araç şirket kiralama bedeli yansıtması, sahte teslimat yansıtması ve haksız diğer yansıtma bedeli kalemleri altındaki alacak kalemlerinin ise taraflar arasında imzalanmış olan acentelik sözleşmesi ve cari hesap sözleşmesi kapsamında olup, basiretli bir tacir olarak davacının sözleşme özgürlüğü kapsamında imzaladığı sözleşmelerle bağlı olduğu, yansıtma bedellerine ilişkin olarak şimdiye kadar herhangi bir itirazda bulunmadığı, yansıtma bedellerinin de dahil olduğu cari hesap mutabakatlarında davacının imzasının bulunduğu, bu nedenlerle davacının bu alacak kalemlerinde de talep hakkının bulunmadığı, feshin haklı olması ve davacının fesih nedeniyle kişilik haklarının ne suretle ihlal edildiğine dair delil sunulmaması karşısında davacının manevi tazminat isteminin de reddine karar verilmesinin de yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 'nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-) Dava, acentelik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği iddiasına dayalı portföy tazminatı, haksız fesih tazminatı ve diğer alacak kalemleri ile manevi tazminat talebine ilişkindir.
Mahkemece, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin davalı tarafından haklı olarak feshedildiği, bu sebeple davacının tazminat ve diğer alacak taleplerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, Bölge Adliye Mahkemesince de davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan Ticaret Unvan ve Marka Kullanım Sözleşmesinin Anlaşmanın Derhal Feshi ve Sonuçları başlıklı 10. maddesindeki düzenleme ile davalı Aras Kargo’nun yazılı onayı olmaksızın, anlaşmaya aykırı olacak bir devrin gerçekleştirilmesi veya gerçekleştirilmesine yönelik girişimde bulunulması, acentenin sır saklama veya gizliliğe ilişkin yükümlülüğüne aykırı davranması veya acentenin markayı yanlış veya öngörülen şekil ve amaçların dışında veya iyiniyetle bağdaşmayacak surette kullanımının bulunması hallerinde Aras Kargo’nun sözleşmeyi derhal fesihte haklı olduğu acente tarafından peşinen kabul edilmiştir. Aynı sözleşmenin Fesih Koşulları ve Fesih Nedeniyle Cezai Şart başlıklı 11. maddesi “Anlaşmada özel olarak düzenlenmiş derhal fesih ve cezai şart hükümleri saklı kalmak kaydıyla acentenin anlaşmanın herhangi bir hükmünü kısmen ya da tamamen ihlal ettiği veya yükümlülüklerini yerine getirmediği taktirde, ihlallerine son vermesi ve yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmesi için yazılı olarak Aras Kargo tarafından Acenyeye 7 (yedi) günlük süre verilir. Bu süre içerisinde eksikliklerin giderilmemesi halinde, Aras Kargo’nun anlaşmayı tek taraflı fesih hakkı saklıdır.” hükmünü haizdir. Taraflar arasındaki 01.06.2012 tarihli Acentelik Sözleşmesi’nin Fesih Koşulları ve Fesih Nedeniyle Cezai Şart başlıklı 42. maddesi ise “Sözleşmede özel olarak düzenlenmiş derhal fesih ve cezai şart hükümleri saklı kalmak kaydıyla acentenin sözleşmenin herhangi bir hükmünü kısmen ya da tamamen ihlal ettiği veya yükümlülüklerini yerine getirmediği taktirde ihlallerine son vermesi ve yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmesi için yazılı olarak, Aras Kargo tarafından acenteye 7 (yedi) günlük süre verilir. Bu süre içerisinde eksikliklerin giderilmemesi halinde Aras Kargo’nun sözleşmeyi tek taraflı fesih hakkı saklıdır.” hükmünü haizdir. Görüldüğü üzere, derhal fesih hakkına Acentelik Sözleşmesinde yer verilmemiş olup, derhal fesih hakkı yukarıda özetlenen Ticaret Unvan ve Marka Kullanım Sözleşemesinin 10. maddesinde düzenlenmiştir. Davalı Aras Kargo bu maddede düzenlenen fesih nedenlerine dayanmadığı gibi, fesih nedeni olarak gösterdiği hususlara ise bu hükümde yer verilmemiştir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde; davalı taraf 17/06/2014 tarihli ihtarname ile “yapılan denetimlerde müşteri gönderilerinde hediye koli kullanılmamasına rağmen, hediye koli bedelinin acente tarafından faturaya yansıtılmak suretiyle Acentelik Sözleşmesinin 11. maddesinin ihlal edilmesi nedeniyle müşteri zararının derhal telafi edilmesini” ihtar etmiş, ancak bu zararın telafi edilmesi için davacıya herhangi bir süre verilmemiştir. Davalı taraf 02/12/2014 tarihli ikinci ihtarnamesin de ise “yapılan denetimde müşterilerden tahsil edilen 2.604,06 TL'nin banka hesabına havale edilmediği ve işyeri kasasında bulunmadığının tespit edildiği”ni bildirmişse de bu hususun da giderilmesi için davacıya herhangi bir süre verilmeden, 27/01/2015 tarihli 3. ihtarnameyle sözleşmenin feshedildiğini bildirmiştir.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin ilgili maddeleri uyarınca Acentenin yükümlülüklerini ihlal etmesi halinde ihlalin giderilmesi için 7 günlük süre verileceği kararlaştırıldığı halde, davalının yazılı ihtarlarında 7 günlük bu süre verilmediği gibi ihtarda belirtilen aksaklık/eksikliklerin davacı tarafça giderilmiş olduğunun dosya kapsamı itibariyle anlaşılmış olmasına göre mahkemece sözleşmenin davalı yanca haklı nedenlerle feshedildiği gerekçesi ile davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
2-) Bozma sebep ve şekline göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte belirtilen sebeplerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.