Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8166 Esas 2022/4889 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/8166
Karar No: 2022/4889
Karar Tarihi: 15.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8166 Esas 2022/4889 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, davalının kredi borcunu ödemek için ipotek verdiği taşınmazının icra yoluyla satılması nedeniyle zararının karşılanması amacıyla itirazını iptal etmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi, davacının feragat etmesiyle taahhütnamenin geçersiz olduğunu ve davacının iddia ettiği 13 milyon TL'lik ödemenin inandırıcı olmadığını gerekçe göstererek davanın reddine karar vermiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi, davalının takas talebinin kabul edilebilirliği ve ibranamenin tarihinin araştırılması gerektiği sonucuna vararak İlk Derece Mahkemesi'nin kararını bozmuştur.
Karar, HMK'nın 373/1. Maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi'ne gönderilmiş ve duruşma vekalet ücreti davalılardan alınarak davacıya verilmesi kararlaştırılmıştır. Temyiz eden davacı, ödediği temyiz harcının iadesi talebinde bulunabilir.
Kanun Maddeleri:
- HMK'nın 373/1. Maddesi (Bozma kararları)
11. Hukuk Dairesi         2020/8166 E.  ,  2022/4889 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Çorum 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 18.06.2020 tarih ve 2017/273 E. - 2020/128 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce verilen 16.10.2020 tarih ve 2020/943 E. - 2020/1264 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 14.06.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili; davalının davacı ile paydaş olduğu ve kuyumculuk faaliyetlerini yürüttüğü 1033 ada, 3, 4 ve 8 parsellerde kayıtlı taşınmazların ipotek verilerek Türkiye Ekonomi Bankası A.Ş.'den davalı tarafından kredi kullanıldığını, ipotek edilen taşınmazların 1/2 payı davacıya ait olduğundan, taahhütname ile tüm sorumluluğu davalının üstlendiğini, ancak ipotekler nedeniyle zarara uğradığını, bu nedenle başlatılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek itirazının iptali, takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; kredi borcunun müvekkilinin borcu olduğunu, davacının müvekkiline borçlarını ödememesi nedeniyle taahhütnamenin gereğinin yerine getirilemediğini, ipotekli hisselerin ipotek nedeniyle satılmayıp davacının ilamlı borcu nedeniyle satıldığını, müvekkilinin davacıya sık sık borç verdiğini, 87 kilo altın alacağı olduğunu, alacakları nedeniyle davacıya karşı 08/03/2012 tarihinde dava açtığını, kesinleşen ilam ile icra takibi başlatıldığını ve dosyadan Türkiye Ekonomi Bankası'na ipotekler nedeniyle 13.000.000,00 TL ödendiğini, bu işlemlerle esasında müvekkilinin kendi şirketi üzerinde kendi parası ile kendine ait banka borcunu kapatması olduğunu, müvekkilinin Çorum 3. İcra Müdürlüğü'nün 2015/1792 Esas sayılı dosyası nedeniyle davacıdan halen alacaklı olduğunu, ibraname ve imzaya itiraz ettiklerini, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, davanın itirazın iptali davası olarak kabulü halinde müvekkilinin davacıdan 126 kg altın alacağı bulunduğunu, bu dosya ile mahsup yapılmasını savunarak davanın reddini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davacının ipoteğin fekkinden feragat etmesiyle birlikte taahhütnameden de feragat etmiş olduğu, bu hali ile davaya konu icra takibinin dayanağı olan taahhütname başlıklı belgenin de geçerliliğinin kalmadığı, davacının 13.000,000,00 TL'yi elden ödediği iddiasının ise davacının sosyal ekonomik durumu, yine meblağın bu denli yüksek olması hususları birlikte değerlendirildiğinde hayatın olağan akışına uygun düşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; taraflar arasında akdi ilişkinin devam eden seyri karşısında davacının hissesini ipotek ettirmiş olması, taraflar arasında mevcut takip dosyaları bir bütün olarak nazara alındığında, davalı tarafın takas niteliğindeki davacıya ait borçlar nedeniyle takibe yapılan itirazın bir bütün olarak değerlendirildiğinde yerinde bulunduğu, bu kapsamda davanın reddinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    1- Dava, davalının kredi borcu için davacının ipotek verdiği taşınmazının icra kanalıyla satılması nedeniyle zararın tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Davacı, kredi borcunun asıl borçlusunun davalı olduğunu, ipotekli taşınmazının satış bedeli ile bu borcun ödendiğini, davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmiş, davalı ise davacı ile aralarında davaya konu ilişki dışında başka hukuki ilişkiler de olduğunu ve davacıdan alacaklı olduğunu, alacağının Çorum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/95 Esas 2014/1941 Karar sayılı ilamıyla kesinleştiğini, ancak alacağını tahsil edemediğini ileri sürerek takas-mahsup talebinde bulunmuştur. Dosya kapsamında bulunan 18.01.2008 tarihli taahhütname ile davalı ipoteğe konu borcun kendi borcu olduğu ve davacının zarara uğraması halinde zararının karşılanacağını taahhüt etmiştir. Davacı da temelde işbu taahhütnameye dayalı olarak talepte bulunmaktadır. Davalının alacak iddialarına karşı ise, davalının imzasını taşıyan ibraname başlıklı belgeye dayanmaktadır. İbraname başlıklı belgedeki imzanın davalının eli ürünü olduğu sabit olup, “… ...’tan herhangi bir alacağım kalmadığını, borçlu ...’ı ibra ettiğimi beyan ederim.” ifadelerinin yer aldığı, ancak herhangi bir tarih içermediği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda mahkemece, davalının davacıdan alacaklı olduğu beyanı ve takas-mahsup talebi dikkate alınarak ibranamenin hangi tarihte verildiği araştırılıp, davalının ilama bağlı alacağından önce verilip verilmediği üzerinde durulması, ibranamenin ilama bağlı alacağı kapsamadığının anlaşılması halinde ise davacının alacak talebi ile davalının takasa konu olabilecek alacaklarının karşılaştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, somut uyuşmazlığa etkisi olmayan feragatle sona eren davalardan söz edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, eksik incelemeye dayalı kararın bozulması gerekmiştir.
    2- Öte yandan mahkemenin 2017/273 Esas sayılı dosyasında görülen itirazın iptali davası icra takibinde de borçlu olarak gösterilen ... davalı olup, Ahlatçı Oto. İnşaat San. ve Tic. A.Ş.ne husumet yöneltilmediği, yargılama devam ederken birleştirilen ve daha sonra tefrik edilen Çorum 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/387 Esas sayılı dosyasında davacıların ... ve Ahlatçı Oto. İnşaat San. ve Tic. A.Ş. olduğu, işbu davada karar başlığında Ahlatçı Oto. İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’nin davalı olarak gösterilmesi de doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara