Esas No: 2020/8024
Karar No: 2022/4905
Karar Tarihi: 15.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/8024 Esas 2022/4905 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/8024 E. , 2022/4905 K.Özet:
Finansal kiralama sözleşmeleri ile ilgili olarak taraflar arasında yaşanan uyuşmazlık neticesinde, davacının erken kapama ücreti ve faiz indirimi talebi reddedilmiştir. İlk derece mahkemesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi sonrasında yapılan istinaf başvurusu sonucunda, Bölge Adliye Mahkemesi davayı reddetmiştir. Karara karşı yapılan temyiz başvurusu sonrasında ise, Yargıtay tarafından temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- Borçlar Kanunu'nun 28. maddesi
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355 vd., 369/1, 371, 370/1, 372. maddeleri.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.07.2017 tarih ve 2013/242 E. - 2017/910 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin reddine-kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 26.10.2020 tarih ve 2017/5636 E. - 2020/1829 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 14.06.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ...ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında 3 adet finansal kiralama sözleşmesi aktedildiğini, davalının uyguladığı aşırı faiz sebebiyle sözleşmelerin devamının müvekkili açısından çekilmez hale geldiğini, başka finans kaynaklarından kullanılan kredi ile davalıya olan borcun kapatılma yoluna gidildiğini, dava dışı bu bankaların kredi vermek için finansal kiralama sözleşmesine konu olan taşınmazların mülkiyetinin müvekkilinin üzerine kaydını ve üzerlerine ipotek tesisini şart koştuklarını, taraflar arasındaki sözleşmelerde erken kapama komisyonu alınacağına dair hükmün bulunmadığı halde davalının ipotek fek istemini fırsat bilip erken kapama ücretinin kabul edildiğine dair taahhütnameyi müvekkiline imzalatmasını müteakip taşınmazların müvekkili adına tescilinin sağlanıp dava dışı banka lehine ipotek konulduğunu, davalının TBK’nın 28. maddesi kapsamında aşırı yararlandığını, müvekkilinin dava dışı bankalarla görüşmeye başladığını, borcunu bu yolla erken kapatacağını söylediği halde davalının erken kapama komisyonu isteyeceğini bildirmediğini, diğer bankalardaki kredinin onaylanmasından sonra davalının taahhüdü imzalattığını, davalının müvekkilinin bu müzayaka halinden yararlandığını, bu hususta daha önceden hiçbir mutabakatın sağlanmadığını, müvekkilinin dava dışı bankalardan kullanacağı kredi ve ticari itibarını kaybetmemek için davalının zorlaması ile son derece ağır ve fahiş erken kapama komisyonu ve faizi içeren sözleşmeleri imzalayıp ödemek zorunda kaldığını, ana paranın da fazla alındığını ileri sürerek 3 sözleşmeden alınan ana para, faiz ve erken kapama cezası toplamı olarak 962.048,77 USD’nin 19.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, 3 adet gayrimenkulun finansal kiralama yoluyla davacıya kiralandığını, davacının talebi ile sözleşme sürelerinin kısaltıldığını, sözleşme konusu taşınmazların mülkiyetinin davacıya geçirildiğini, müvekkilinin tahsil ettiği bedeller için davacıya gönderilen bir kısım faturaların iade edildiğini, bir kısmının ise kayıtlarına alınmasına rağmen bunlar hakkında da iade faturası kesildiğini, davacının tavırlarının sözleşmeye bağlılık/ ahde vefa ilkesine aykırılık taşıdığını, erken kapama komisyonu alınmadan işlem yapılması halinde finans şirketi olan müvekkilinin fonlama maliyetinin doğacağını, erken kapama ve cezai şart maddesinin bizzat davacının talebi ile tadilat sözleşmeleri yapılarak eklendiğini, davacının müvekkilini ibra ettiğini, müzayaka hali şartlarının oluşmadığını, davacının talebi ile işlem yapan müvekkilinin faiz gelirinden mahrum kaldığını, fazladan ödendiği iddia edilen tutarın nasıl bulunduğunun açıklanmasını gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında 45152, 46978 ve 46979 nolu Finansal Kiralama Sözleşmeleri imzalandığı, davacının erken kapama için başvurduğu, erken kapama halinde cezai şart adı altında erken kapama komisyonunun ödeneceğine ilişkin tadil sözleşmelerinin imzalandığı, tadilat sözleşmesinden önceki ana para borç tutarlarının 45152 nolu sözleşme için 7.386.905,41 USD, 46978 nolu sözleşme için 1.705.548,59 USD, 46979 nolu sözleşme için 4.592.548,06 USD miktarında toplam13.685.002,06 USD olduğu, tadilat sözleşmeleri eki olan ödeme planlarında cezai şart, ayrık ana para borç tutarı, (cezai şartlar dahil edilmeden) 45152 nolu sözleşme için 7.436.738,71 USD, 46978 nolu sözleşme için 1.732.978,51 USD, 46979 nolu sözleşme için 4.730.194,53 USD olmak üzere toplam 13.899.911,75 USD olduğu, dolayısıyla 45152 nolu sözleşme için 49.833,30 USD, 46978 nolu sözleşme için 27.429,92 USD, 46979 nolu sözleşme için 137.646,47 USD ana para miktarında toplam 214.909,69 USD fazla ana para tahsil edildiği, davacının 45152 nolu sözleşme için 42.158,80 USD ana para alacağı istediği, davacının talebi ile bağlı kalındığında davalı tarafından her 3 sözleşme için toplam 207.235,19 USD fazla ana paranın tahsil edildiği, taraflar arasında akdedilen Finansal Kiralama Sözleşmeleri ve Tadilat Sözleşmelerinde sözleşmenin erken kapanması sebebiyle kalan süre için öngörülen faiz zararının giderilmesi amacıyla davalı tarafça cezai şart adı altında erken kapama faizi talep edebileceği düzenlenmiş ise de davalının faiz dışında kalan ana para miktarını da fazla hesapladığı, davacının basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünde olduğu, taraflar arasında akdedilen tadilat sözleşmeleri ile kalan dönem için tahsil edilebilecek faizlerin cezai şart adı altında düzenlenmesinin yasalara aykırı bulunmadığı, bilirkişi raporuna göre de erken kapama komisyonu (cezai şartın) aşırı fahiş nitelik taşımadığı, açık bir oransızlık bulunmadığı, BK'nun 28. maddesi hükümlerinin uygulanabilmesi için edimler arasında açık bir oransızlığın bulunması ve bu oransızlığın zarar görenin zor durumda kalmasından kaynaklanması gerektiği, sözleşme serbestisi dikkate alındığında davalının bu şekilde erken kapama cezai talebinde bulunabileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 207.235,19 USD'nin 19.06.2013 tarihinden itibaren USD cinsine kamu bankalarınca uygulanan en yüksek 1 yıllık vadeli mevduat faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
Taraf vekilleri karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesinin gabin koşullarının oluşmadığına ilişkin gerekçesi yerinde ise de davacının imzasını içeren ibranamelerde erken kapama tutarının ve cezai şart tutarının açıkça düzenlendiği, tadilat sözleşmelerinde de sözleşme serbestisi doğrultusunda cezai şartın düzenlendiği, davalı ... şirketinin erken kapamayı kabul etme zorunluluğunun bulunmadığı, davacının ibranamelerine göre erken kapama rakamını ve cezai şartı kabul ederek davalıyı gayrikabili rücu ibra ettiği, davacıdan tahsil olunan miktarın ibranamede yer alan miktar ile aynı olduğu dikkate alındığında davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin reddine, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 15/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.