Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/12617 Esas 2022/13339 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/12617
Karar No: 2022/13339
Karar Tarihi: 15.12.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/12617 Esas 2022/13339 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İstanbul 34. Asliye Ceza Mahkemesi, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan hüküm giyen sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması nedeniyle mahkûmiyet kararını bozdu. Kararda, kanunların göz önünde bulundurulması gerektiği belirtildi ve TCK'nın 191. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilerek sanığın hukuki durumunun \"Basit Yargılama Usulü\" yönünden değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Karara göre, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğu ve CMK'nın 251. maddesi ile sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğu belirtildi. Bu nedenlerle, hüküm bozuldu. Kararda geçen kanun maddeleri ise TCK'nın 191. maddesi ve CMK'nın 251. maddesi olarak açıklandı.
10. Ceza Dairesi         2022/12617 E.  ,  2022/13339 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme : İSTANBUL 34. Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine
    mahkûmiyet

    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    Aralarındaki bağlantı nedeniyle Dairemizin 2021/1331 esas sayılı dosyası ile birlikte incelenmiştir.
    Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 01.07.2020 tarihli, 2019/5569 esas ve 2020/3681 karar sayılı bozma ilamı üzerine yapılan yargılama sonrası kurulan hükmün incelenmesinde:
    1- 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'la TCK'nın 191. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle, TCK'nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde yer alan, "kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmü gözetildiğinde, dosya kapsamına göre; sanığa İstanbul Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünün 22.10.2013 tarihli davetnamesi ile 10 gün içerisinde adı geçen müdürlüğe gelmesi konusunda ihtarda bulunulduğu; bu davetten sonra sanığın denetime başladığı, hastaneye sevkedilen sanığın randevuya gitmediğinden tedaviye uyumsuz olduğunun bildirilmesi üzerine, sanığa İstanbul Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü tarafından 26.12.2013 tarihli uyarının tebliğ edilerek ihtarda bulunulduğu; sanığın uyarıdan sonra hastaneye sevkedilen sanığın program süresince uyum düzeyinin düşük olduğunun gözlemlendiğinin, bu haliyle tedavi programına uyumsuz olduğunun bildirilmesi üzerine, sanığa yeni bir süre verilerek başvuru yapması konusunda ihtaratta bulunulmadan dosyasının kapatıldığının anlaşılması karşısında; ilk uyarıdan sonra da denetimli serbestlik tedbiri kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışan sanığın, "tedavi programına uyumsuz olduğunun bildirilmesinin’’ kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etme olarak kabul edilemeyeceği gözetilmeden mahkûmiyetine karar verilmesi,
    2- Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle 5271 sayılı CMK'nın başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 esas ve 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "...basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; "mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3.fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 15.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara