Esas No: 2020/17063
Karar No: 2022/13330
Karar Tarihi: 15.12.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/17063 Esas 2022/13330 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/17063 E. , 2022/13330 K.Özet:
Bir kişi uyuşturucu madde bulundurduğu suçundan mahkum edilmiş ancak cezası açıklanmasının geri bırakılması kararı alınmıştır. Ancak hükmün açıklanması sırasında yapılan hatalar nedeniyle mahkeme kararı bozulmuştur ve sanığın kazanılmış hakkı saklı tutulmuştur. Bozma nedenleri arasında, hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi ve kısa süreli olması durumunda ertelenememesi yasasına aykırı bir şekilde, hapis cezasının 10 ay olarak belirlenip adli para cezasına çevrilmiş olması ve suç tarihi itibarıyla yürürlükte olan kanuna aykırı olarak basit yargılama usulü uygulamasıdır. Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ve ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkı saklı tutulurken, CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrası uyarınca cezanın dörtte bir oranında indirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri arasında TCK'nın 7. maddesi ve CMK'nın 251. maddesi yer almaktadır.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet
Dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1) Adana 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 12/02/2013 tarih ve 2012/2300 esas 2013/149 sayılı kararı ile sanık hakkında verilen 10 ay hapis cezasına ilişkin olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olması karşısında, hüküm açıklanırken, 5271 sayılı CMK’nın 231/7. maddesinde yer alan “Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez” şeklindeki düzenlemeye aykırı bir şekilde, bahse konu hapis cezası 10 ay olarak belirlenip, TCK'nın 50. maddesi kapsamında 6000 TL adli para cezasına çevrilerek mahkûmiyet hükmü kurulmuş olması,
2) Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan 5271 sayılı CMK'nın "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği
takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, CMUK'un 326/son. maddesi gereğince ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 15/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.