Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/1547 Esas 2022/13260 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/1547
Karar No: 2022/13260
Karar Tarihi: 15.12.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/1547 Esas 2022/13260 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2022/1547 E.  ,  2022/13260 K.

    "İçtihat Metni"


    Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Genç Asliye Ceza Mahkemesinin 28/04/2016 tarihli ve 2015/287 esas, 2016/67 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 21/01/2022 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
    1-Şüpheli ... hakkında, 29/08/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Genç Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda; 05/08/2015 tarihli ve 2014/1256 soruşturma, 2015/28 sayılı karar ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, aynı Kanun’un 191/3.maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, denetimli serbestlik süresi içerisinde tedaviye tabi tutulmasına, erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, erteleme kararında itiraz kanun yolu, itiraz mercii ve süresinin gösterildiği, erteleme kararının şüpheliye tebliğ edilmediği,
    2- Şüphelinin 15/11/2015 tarihinde yeniden uyuşturucu madde kullandığının teknik yöntemlerle tespit edilmesi üzerine erteleme kararının kaldırılarak Genç Cumhuriyet Başsavcılığının 15/12/2015 tarihli ve 2014/1256 soruşturma, 2015/227 esas, 2015/221 sayılı iddianamesi ile Genç Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
    3- Genç Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 28/04/2016 tarihli ve 2015/287 esas, 2016/67 sayılı kararı ile; kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın tebliğ edilmediği gerekçesiyle, ceza verilmesine yer olmadığına ve sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın 13/05/2016 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.
    B-) Kanun Yararına Bozma İstemi :
    Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
    “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, Genç Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 05/08/2015 tarihli ve 2014/1256 soruşturma, 2015/28 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/3. maddesi uyarınca şüpheli hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, adı geçen şüphelinin 15/11/2015 tarihinde tekrar uyuşturucu madde kullandığından bahisle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanık hakkında verilen 05/08/2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının tebliğ edilmemesi sebebiyle hakkında verilen denetimli serbestlik kararından haberdar olmadığından bahisle sanığın yeniden uyuşturucu madde kullanması eylemine ilişkin ceza verilmesine yer olmadığına ve sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair Genç Asliye Ceza Mahkemesinin 28/04/2016 tarihli ve 2015/287 esas, 2016/67 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik inceleme konusu karar tarihleri itibarıyla herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; anılan kararlara yönelik 5237 sayılı Kanun’un 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır." şeklindeki düzenleme gereği, "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmesi ve itiraz hakkı tanınması gerektiği, itiraz hakkı tanınmadan Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı,
    Dosya kapsamına göre, şüpheli hakkında 29/08/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu nedeniyle 5237 sayılı Kanun'un 191/1. maddesi gereğince yürütülen soruşturma sonucunda, Genç Cumhuriyet Başsavcılığınca 05/08/2015 tarihli ve 2014/1256 soruşturma, 2015/28 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, anılan kararın şüpheliye tebliğ edilmediği, ayrıca şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanmadan Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığınca şüphelinin aynı neviden suç işlediğine dair ihbarda bulunulması üzerine kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini müteakip, şüpheli hakkında Genç Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 15/12/2015 tarihli iddianame ile açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda Genç Asliye Ceza Mahkemesinin 28/04/2016 tarihli kararı ile sanığa ceza verilmesine yer olmadığına ve sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına hükmedildiğinin anlaşıldığı,
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/1. maddesinde “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde düzenlemelere yer verildiği,
    Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 18/02/2019 tarihli ve 2019/667 esas, 2019/963 karar sayılı ilâmında "..."kovuşturma şartının" gerçekleşmediğinin anlaşılması durumunda Mahkeme tarafından CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyanın infazına devam edilebilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilerek davanın esasını çözen bir kararla yargılama sonlandırıldıktan sonra, sanki durma kararı verilmişcesine “kamu davası açılmasının ertelenmesine dair kararın infazının devamına” karar verilerek hükümde çelişkiye neden olunması ve hükmün karıştırılması yasaya aykırı olduğundan,..." şeklinde belirtildiği üzere,
    Somut olayda, mahkemece kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının şüpheliye tebliğ edilmemesi sebebiyle hakkında verilen denetimli serbestlik kararından haberdar olmadığından bahisle “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş ise de, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 5237 sayılı Kanun'un 191. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sanığın cezalandırılması istemiyle açılan davada aynı maddenin 4. fıkrasında sayılan kovuşturma şartlarının gerçekleşmediğinin anlaşılması durumunda mahkeme tarafından 5271
    sayılı Kanun'un 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince davanın durmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yasal koşulları oluşmayan “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilerek davanın esasını çözen bir kararla yargılama sonlandırıldıktan sonra, “sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” karar verilerek hükümde çelişki ve karışıklığa neden olunmasında isabet görülmemiştir.” denilerek Genç Asliye Ceza Mahkemesinin 28/04/2016 tarihli ve 2015/287 esas, 2016/67 sayılı kararının kanun yararına bozulması istenilmiştir.
    C-) Konunun Değerlendirilmesi:
    Şüpheli ... hakkında, 29/08/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, Genç Cumhuriyet Başsavcılığınca 05/08/2015 tarihli ve 2014/1256 soruşturma, 2015/28 sayılı karar ile, kamu davasının açılmasının beş yıl süre ile ertelenmesine ve erteleme süresi içinde bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, şüphelinin 15/11/2015 tarihinde yeniden aynı nev’iden suçu işlediğinin teknik yöntemlerle belirlenmesi üzerine erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, Genç Asliye Ceza Mahkemesinin 28/04/2016 tarihli ve 2015/287 esas, 2016/67 sayılı kararı ile, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın şüpheliye tebliğ edilmediği gerekçesi ile “ceza verilmesine yer olmadığına” ve sanık hakında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
    28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK'nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır." şeklindeki düzenleme gereği, "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların itiraz yolu açık olmak üzere verilmesi ve şüpheliye tebliğ edilmesi gerektiği, şüpheliye, hakkında verilen karara karşı itiraz hakkı tanınmadan ve kendisine tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı, şüpheli hakkında Genç Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve tedaviye tabi tutulmasına ilişkin kararda her ne kadar itiraz kanun yolu gösterilmiş ise de kararın şüpheliye tebliğ edilmediği, açıklanan nedenlerle erteleme kararının kesinleşmediği, dolayısıyla 15/11/2015 tarihli suçun erteleme süresi içerisinde işlendiğinden söz edilemeyeceği,
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesinde, "Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında ... beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.", 191/3. maddesinde "Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır." ve 191/4-c maddesinde "Kişinin, erteleme süresi zarfında; c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması hâlinde, hakkında kamu davası açılır." şeklindeki ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa;
    gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklindeki düzenlemeler dikkate alındığında;
    Somut olayda; mahkemece, kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın şüpheliye tebliğ edilmemesi nedeniyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilemeyeceği, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi halinde bu suçtan bir daha kovuşturma yapılmasının mümkün olmayacağı, bu halde kamu davasının açılması bir şarta bağlanmış olduğundan, mahkemece kovuşturma şartının gerçekleşmediği kanaatine varılması durumunda, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8-2. cümlesi uyarınca kamu davası hakkında “durma kararı” verilerek, erteleme ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve dosyanın kesin olarak sonuçlandırılması ve davanın esasını çözen “ceza verilmesine yer olmadığına” kararıyla yargılama sonlandırıldıktan sonra, sanki durma kararı verilmişcesine, “tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ” karar verilerek hükmün karıştırılmasının kanuna aykırı olduğu anlaşıldığından;
    Mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi kanuna aykırı olup sanık lehine verilmiş olan ve davanın esasını çözen bu karardan dolayı yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, hukuka aykırılığa işaret edilerek kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    D)Karar:
    Açıklanan nedenlerle; kamu davası hakkında 5271 sayılı CMK’nın 223/8-2. cümlesi uyarınca “durma” kararı verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, Genç Asliye Ceza Mahkemesinin 28/04/2016 tarihli ve 2015/287 esas, 2016/67 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurmayacak ve yeniden yargılamayı gerektirmeyecek şekilde gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
    15/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara