Esas No: 2012/1956
Karar No: 2012/4612
Karar Tarihi: 04.07.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/1956 Esas 2012/4612 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı kanıtlanamayan davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin,davalı kooperatife ortak olduğunu ve kurada kendisine Blok 1. Kat 1 nolu dairenin çıktığını, bu dairenin tapu düzenlemesinde A2 Blok, 1 kat 1 nolu daire olarak değiştirildiğini, davacının eşi de aynı kooperatiften daire aldığından her iki dairenin ödemesinde zorlanınca davacının, 28.07.2006 tarihinde dairesini kooperatife devretmek üzere dilekçeyle müracaat ettiğini, davacının o güne kadar ödediği aidatların eşinin borcundan düşüldüğünü, müvekkilinin kooperatifle ilişkisinin kesildiğini, bu tarihe kadar kredi geri ödemesiyle ilgili toplam 1.430,00 TL olarak ödediğini, devirden sonra kredi borcunun kendisinden istenemeyeceğini, davacının iade ettiği dairenin kooperatifçe 28.07.2006 tarihinde iş karşılığı olarak taşeron..." ya verildiğini, kooperatifin 2.400, 77 TL ana para 12.559,23 TL faiz olmak üzere toplam 14.960,00 TL ödeme yapılmasını davacıdan istediğini, dairenin iadesi ve borç mahsubu nedeniyle davacının borcunun bulunmadığını ileri sürerek, davacının davalıya borcunun bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili,davacının kooperatif ortaklığından ayrılmış olması nedeniyle adına isabet eden dairenin iş karşılığı olarak taşerona verilmiş olmasının, davacının dava konusu kredi borcunu ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığını, davacının, bu krediyi bankadan borç olarak aldığını ve 10 taksitini ödeyip 44 taksiti ödemediğini, aldığı kredi tutarının aidat hesabına ilave edildiğini, ortaklığını devrederken ödediği aidatlar ve aldığı kredi tutarı toplamının davacının kızı devralan ortak ..." e intikal ettiğini, ... de ortaklıktan ayrılırken içinde davacının çektiği kredinin de bulunduğu birikmiş aidatlarının babası olan ... hesabına aktarıldığını, davacının çekmiş olduğu kredi..."e ait aidat ödentilerine dahil edilmişse de banka nezdinde krediyi kullanan kişinin davacı olduğunu, davacıya ait bu kredi borcunun müşterek kefil sıfatıyla müvekkil kooperatif tarafından ödendiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının kredi aldığı T. Emlak Bankası A.Ş. ile alacak borç ilişkisi kalmadığına dair herhangi bir ibraname veya protokol düzenlenmediği, 2.616,00 TL den oluşan kredi tutarının davacının eşi..." in hesabına virman yapılmış olması sebebiyle davacının kredi borcundan kurtulmasının mümkün bulunmadığı, kredi sözleşmesine göre, davacının, dava konusu sözleşmeye müşterek ve müteselsil borçlu olarak kefil sıfatıyla imza attığı ve kooperatif üyeliğinin devam ettiği, üyeliğinin devri sonucunda kredi borcunun da daireyi alan kişiye devredilmeyeceği, davacının, kefalet limiti kapsamında sorumlu bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kooperatif tarafından konut finansmanı için üyeleri ile birlikte imzalanan kredi sözleşmesi nedeniyle, davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, artık kooperatif üyesi olmadığını iddia eden davacının, üyeliğinin sona ermesi nedeniyle kredi sözleşmesinden dolayı da kooperatife karşı sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece alınan bilirkişi raporu, uyuşmazlığı çözmeye elverişli değildir. Bu itibarla, kooperatifler ve bankacılık konularında uzman bir bilirkişi heyeti seçilerek, kooperatifin defter, kayıt ve belgeleri, yönetim ve genel kurul kararları, dava konusu kredi sözleşmesi ile birlikte incelenerek, davacının ne zaman üye olduğu, üyeliğinin devredilip edilmediği ya da başka bir nedenle sona erip ermediği, üyelik işlemleriyle alakalı yönetim ve genel kurul kararı bulunup bulunmadığı, davacının üyeliğinin sona ermiş olması halinde yerine üye alınıp alınmadığı, sonuç olarak davacının, kredi sözleşmesinin özel ve genel şartları kapsamında kooperatife karşı sorumlu olup olmayacağının hususları ayrıntılı ve gerekçeli olarak tartışılması sonucu düzenlenecek rapor sonrası oluşacak kanaate göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.