Esas No: 2012/3278
Karar No: 2012/4592
Karar Tarihi: 04.07.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/3278 Esas 2012/4592 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin yem ve diğer alacakları için davalı aleyhine girişilen icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacıya borçlu olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, kısmen benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının davacıya verdiği süt karşılığı aldığı yem ve destekleme primleri nedeniyle borcu bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, yem alacağının tahsili için girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılmış olan araştırma somut uyuşmazlığın çözümü için yeterli değildir. BK’nun 84. maddesi hükmüne göre, faiz ve masrafları ödemede geciken borçlunun, yaptığı kısmi ödeme alacaklı tarafından öncelikle faize mahsup edilebilir. Bu ilke, aksi yönde bir genel kurul kararı alınmadıkça veya davacı kooperatifte aksi yönde bir uygulama bulunmadıkça kooperatif alacaklarında da uygulanır. Bu maddenin uygulanması yönünde genel kurulda ayrıca bir karar alınmasına gerek yoktur. Ayrıca genel kurullarca kararlaştırılan faiz oranları daha sonraki yıllarda değiştirilmediği ve iptal edilmediği sürece genel kurula katılmasa dahi tüm üyeleri bağlar. Genel kurul kararları sözleşme niteliğinde olup, kooperatif ve üyeler arasında ayrıca faiz oranları ile ilgili sözleşme yapılmasına gerek yoktur. Genel kurulun belirlediği tarih kesin vade anlamında olup, ortağın bir ihtarla ayrıca temerrüde düşürülmesi gerekmez.
Yapılan açıklamalara göre, somut olayda doğru hükme varabilmek için öncelikle, takip talebi de gözetilerek davaya konu talebin hangi alacak kalemine ve hangi dönemlere ilişkin olduğu hususu davacı tarafa açıklattırılmalı, davalının, varsa ödemesi gereken miktar, geciken veya gecikmeyen ödemeler, dayanakları da gösterilmek suretiyle her ay için tek tek hesaplanmalı, yapılan ödemelerin ödeme tarihleri göz önüne alınarak, temerrüdün ne zaman oluştuğu, dolayısıyla faiz başlangıcının hangi tarih olarak kabul edildiği gösterilmeli, davaya konu alacak kalemi için geç ödemeler nedeniyle uygulanacak faiz oranlarına ilişkin genel kurul kararları dikkate alınarak ödenmesi gereken temerrüt faizi miktarı belirlenmeli, davalı ile benzer nitelikteki diğer kooperatif üyelerine ilişkin aksine uygulama veya karar yoksa BK"nun 84. maddesine göre ödemeler önce temerrüt faizinden mahsup edilerek, davalının borç miktarı bulunmalı ve taraflar arasındaki alacak borç ilişkisi hiç bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Bu durumda, kooperatif uygulamaları ve mali konularda uzman bir bilirkişi seçilerek, kooperatif anasözleşmesi, genel kurul ve yönetim kurulu kararları, tüm defter, kayıt ve belgeleri ile varsa banka hesapları celp edilmek suretiyle incelenerek, tarafların iddia, savunma ve itirazlarını da karşılayacak şekilde ve önceki rapordaki tespitler de tartışılmak suretiyle, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak, oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, hüküm kurmaya elverişli olmayan bilirkişi raporu esas alınarak, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 04.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.