Esas No: 2021/294
Karar No: 2022/5073
Karar Tarihi: 20.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/294 Esas 2022/5073 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/294 E. , 2022/5073 K.Özet:
Davacı şirket, müvekkilinin seri markalarına iltibas tehlikesi oluşturacak şekilde benzer bir marka başvurusunda bulunan davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek 2017-M-7369 sayılı YİDK kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, dava konusu başvurunun asli unsurunun \"CEP\" ibaresinden oluşmasından dolayı markaların karıştırılabileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verirken, bölge adliye mahkemesi ise görsel, anlamsal ve işitsel olarak başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin ortalama tüketiciler üzerinde bıraktıkları genel izlenim itibariyle benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunmadığı sonucuna vararak davanın reddine karar vermiştir. Temyiz istemi reddedilmiştir.
Kanun Maddeleri: 556 sayılı KHK'nın 8/1-b, HMK'nın 353/1-b-2, 355 vd., 369/1., 371, 370/1., 372.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17.12.2018 tarih ve 2017/430 E- 2018/469 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 22.10.2020 tarih ve 2019/478 E- 2020/904 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin İngiltere’de kurulan ilk GSM operatörü olduğunu, 32 ülkede faaliyette bulunduğunu, "CEP" ibareli çok sayıda tanınmış markasının olduğunu, davalı gerçek kişinin ise 2016/45513 sayılı "CEP HOSPITAL EXPRESS SERVICE+şekil" ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın önce Markalar Dairesi Başkanlığınca sonrasında ise YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, tescili halinde dava konusu başvurunun, tüketicilerce müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, yine müvekkili markalarının tanınmışlığına zarar vereceğini, bu yönde emsal yargı kararlarının bulunduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, 2017-M-7369 sayılı YİDK kararının iptaline, tescili halinde davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. kalan alacağını ancak o zaman haciz veya iflas yolu ile tahsil edebilme imkanına sahip olacağını, takibin hukuka aykırı olduğunu, davaya konu asıl borçlu şirketin 2016 yılında TMSF tarafından kayyuma devredildiğini, davalının şirketteki işine ve yönetim kurulu üyeliğine son verildiğini, her türlü yetkisinin elinden alındığını, şirketin yönetiminin ve denetiminin kayyumların tekelinde olması ve kayyumların şirket yöneticisi olarak işlerini gerekli özeni göstererek yapmamaları sebebiyle doğan borçtan davalının sorumluluğu ve söz konusu takiplerin tarafı olmasının düşünülemeyeceğini, takibe konu borca ilişkin faizleri hiçbir şekilde kabul etmediklerini savunarak davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, cep kelimesinin tanımlayıcı olduğunu, müvekkili başvurusu ile davacı markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığını, müvekkili markasının teknik servis hizmeti için kullanıldığını, davacı ile faaliyet alanlarının farklı olduğunu, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının "CEP HOSPITAL EXPRESS SERVICE+şekil" ibareli başvurusu ile davacının 2000/17287 sayılı "CEP" ibareli markası arasında görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, zira davalı başvurusunda yer alan "HOSPİTAL" ve "EXPRESS SERVICE" ibarelerinin tanımlayıcı oldukları, dolayısıyla başvurunun asli unsurunun "CEP" ibaresinden oluştuğu, bu haliyle markaların karıştırılacağı, taraf markalarının idari ve ekonomik açıdan birbirleriyle bağlantılı, işletmesel kökenlerinin aynı olduğu konusunda ortalama düzeydeki tüketici kesiminde bir yanılgı yaşanabileceği, 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 2017-M-7369 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu 2016/45513 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf incelemesine konu uyuşmazlığın davalı gerçek kişinin marka tescil başvurusunun, davacının 2000/17287 sayılı markasına 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olup olmadığı noktasında toplandığı, dava konusu başvuru kapsamındaki 37. sınıf hizmetler, davacı adına tescilli 2000/17287 sayılı markanın kapsamındaki hizmetlerle aynı tür olduğu, işaretlerin karşılaştırılması yapıldığında dava konusu başvurunun, beyaz zemin üzerine kırmızı ve siyah büyük harflerle yazıldığı "CEP HOSPİTAL EXSPRESS SERVICE" ibaresi ile cep telefonu şeklinden oluştuğu, davacının itirazına mesnet 2000/17287 sayılı marka ise beyaz zemin üzerine siyah standart karakterlerle yazılan "cep" kelimesinden ibaret olduğu, "cep" kelimesinin, günümüzde cep telefonu olarak algılandığı ve başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin cep telefonu ile yapıldığını ifade etmek için kullanıldığı, bu haliyle, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 16/11/2017 tarih ve 2016/3172 esas, 2017/6257 karar sayılı ilamında da vurgulandığı üzere "cep" kelimesinin zayıf ayırt edici niteliği ve dava konusu başvurunun biçim, düzenleme ve tertip tarzı da gözetildiğinde davacının itirazına mesnet 2000/17287 sayılı marka ile dava konusu başvuru arasında, görsel, anlamsal ve işitsel olarak başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin ortalama tüketicileri üzerinde bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali de dahil benzerlik ve iltibas tehlikesinin bulunmadığı, 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesinde düzenlenen koşulların somut olayda gerçekleşmediği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davalı ... ve davalı ... vekillerinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 17/12/2018 gün ve 2017/430 E. - 2018/469 K. sayılı kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 20/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.