Esas No: 2012/2748
Karar No: 2012/4563
Karar Tarihi: 03.07.2012
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/2748 Esas 2012/4563 Karar Sayılı İlamı
- SIRA CETVELİNE İTİRAZ
- HACZİN DÜŞMESİ
- TAŞINMAZLARIN KIYMET TAKDİRLERİNİN YAPTIRILMASI
- SATIŞ GİDERLERİNİN YATIRILMASI
- HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 73
- İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 18
- 1982 ANAYASASI (2709) Madde 36
- 1982 ANAYASASI (2709) Madde 90
- HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 27
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki sıra cetvelindeki sıraya şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Şikayetçi vekili, müvekkilinin K..San. A.Ş. ve M. K.. Ş.."dan olan alacaklarının tahsili amacıyla iki ayrı takip başlattığını, borçlu K..San. A.Ş."ye ait haczedilen taşınmazların Bursa 1.İcra Müdürlüğü"nün 2001/13870 sayılı takip dosyasından satılarak paraya çevrildiğini, birden fazla haciz olduğundan satış parasının paylaştırılması için İstanbul 12.İcra Müdürlüğü"nün 2001/3337 sayılı dosyasından 16.11.2011 tarihinde sıra cetveli düzenlendiğini, sıra cetvelinin düzenlendiği dosya ile pay ayrılan diğer dosyalardaki hacizlerin süresinde satış istenmediğinden düştüğünü, aynı nedenle 2001/3337 sayılı dosyasından sıra cetvelinin düzenlenme yetkisinin bulunmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline ve yeni sıra cetvelinin ilgili icra müdürlüğünce düzenlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya üzerinde inceleme yapılarak, 2001/3337 sayılı takip dosyasında süresinde satış istendiği, haczin düşmediği, birden fazla haczin bulunması nedeniyle de sıra cetveli düzenlenmesinde yasaya aykırı bir yön olmadığı gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir.
Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir.
1-Talep, sıra cetveline yönelik şikayete ilişkindir. Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa"nın 90"ncı maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6"ncı, 1982 Anayasası"nın 36"ncı maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. 1086 sayılı HUMK"nun 73"ncü maddesi " Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez" hükmünü içermektedir. 6100 sayılı HMK"nun 27"nci maddesinde ise adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiş, bu hakkın, yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirme yapmasını da içerdiği belirtilmiştir.
Öte yandan, İİK"nun 18/3 ncü maddesinde " Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir."hükmüne yer verilmiştir. Kanunda açıklık bulunmayan hallerde, duruşma yapılıp yapılmayacağı hakimin takdirine bırakılmış ise de; öngörülen takdir hakkı mutlak bir seçimlik hak olmayıp, halin icabına göre değerlendirilmesi gereken bir takdir hakkıdır. Sıra cetveline karşı şikayette bulunulması halinde bu takdir hakkının duruşma yapılarak kullanılması kanunun amacına uygun düşer. Mahkemenin takdirine göre duruşma açılmasının gerekli görüldüğü hallerde ilgililerin duruşmaya çağrılması yasal bir gerekliliktir. Şikayet sonunda hakları haleldar olabilecek alacaklıların savunma haklarını kullanabilmeleri ve adalet dengesinin sağlanabilmesi bakımından takdir hakkı, duruşma açılması yönünde kullanılmalıdır. Somut olayda, mahkemece, şikayetin kabulü halinde hakkı etkilenecek olanlara şikayet dilekçesi tebliğ edilerek, taraf teşkilinin sağlanması gerekirken, anılan alacaklıların savunma hakkının kısıtlanması doğru olmamıştır.
2- Kabule göre; şikayetçi vekili, sıra cetvelinde pay ayrılan 3,4,5 ve 6.sıradaki dosya alacaklılarının hacizlerinin düştüğünü, müvekkillerine ait olan ve pay ayrılmayan Bursa 10.İcra Müdürlüğü"nün 2003/8085 ve 1.İcra Müdürlüğü"nün 2003/9838 sayılı dosyalarındaki takiplerin kesinleştiğini, satılan taşınmazlara haciz konulduğunu ve hacizlerin devam ettiğini ileri sürmüştür. Mahkemece yeterli inceleme araştırma yapılmadan, yalnızca 3.sırada yer verilen 2001/3337 sayılı dosyanın incelenmesi ile yetinilerek sonuca gidilmiştir. Oysa, ilgili tüm icra dosyaları getirtilip, İİK"unun 106 ve 110.maddesine göre haciz tarihinden itibaren iki yıl içinde satış istenmemesi ve satış için ilgili giderlerin iki yıl içinde yatırılmaması halinde haczin düşeceği, 59.madde hükmüne göre satış giderlerinin yatırılması halinde geçerli bir satış talebinin varlığından sözedilebileceği, taşınmazların kıymet takdirlerinin yapılması ve bu amaçla masraf yatırılmasının satış talebi olarak yorumlanamayacağı ilkeleri üzerinde de durulması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.