Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/3826 Esas 2022/5014 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3826
Karar No: 2022/5014
Karar Tarihi: 20.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/3826 Esas 2022/5014 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen bir davada, davacı tarafından \"borçlu olmadığının tespiti\" istemiyle dava açılmıştır. Ancak davalı banka, takibi başlattığı borç miktarının 63.493,97 TL olduğunu belirtmiştir. İlk derece mahkemesi, davacının borçlu olmadığının tespitine karar vermiştir. Ancak davalı bankanın istinaf başvurusu sonucu, Bölge Adliye Mahkemesi davanın reddine karar vermiştir. Davacı vekili ise temyiz istemiş ancak sayı çoğunluğu kararı reddetmiştir. Karşı oyda ise, davacının açtığı davada, borçlu olmadığının tespiti için davacı tarafından gösterilen bono bedeli, HMK 362/1-a maddesince öngörülen kesinlik sınırı üzerinde olmadığı için temyiz isteminin kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davaya konu olan kanun maddeleri ise İİK 72/1, HMK 346/2 ve HMK 362/1-a'dır.
11. Hukuk Dairesi         2022/3826 E.  ,  2022/5014 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 43.HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 28.12.2021 tarih ve 2021/793 E- 2021/978 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi'nce verilen 07.04.2022 tarih ve 2022/613 E- 2022/440 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
    Dava, 63.493,97 TL alacak için başlatılan icra takibi ile ilgili borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Karar tarihi olan 08.04.2022 itibariyle Bölge Adliye Mahkemesi temyiz kesinlik sınırı 107.090,00 TL olup bu meblağın altında kalan hükümlerin 6100 sayılı HMK'nın 362/1-a. bendi uyarınca kesin nitelikte olduğu, Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine karar verildiği, davacı her ne kadar 500.000,00 TL'lik senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş ise de, anılan senede dayalı davalı tarafça başlatılan takibin ve dava değerinin 63.493,97 TL olduğu, davalı bankanın teminat amaçlı senedin tamamı kadar değil borç bakiyesi olan muarazalı tutar kadar takip başlattığı davacı tarafça da bu değer üzerinden peşin harcın ikmal edildiği, bu durumda reddedilen 63.493,97 TL’nın temyiz kesinlik sınırı altında kaldığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK'nın 366. maddesi delaletiyle kıyasen uygulanması gereken aynı Kanunun 346/2. maddesi hükmü uyarınca, kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında Bölge Adliye Mahkemesince bir karar verilmesi gerekmekle birlikte, Yargıtay tarafından da bu yolda karar verilebileceğinden, davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin miktar yönünden REDDİNE, işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 20/06/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    Dava, İİK 72 maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
    Davacı, avalisti olduğu 500.000,00 TL bedelli bono nedeniyle dava açmıştır.
    Davalı banka bonodan kaynaklanan alacaklarının 63.493,97 TL olduğunu beyan etmiş,
    İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulü ile davacının bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
    Davalı bankanın istinaf kanun yolu başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, avalistin, keşideci ile lehdar arasındaki temel borç ilişkisinden kaynaklı kişisel def'ileri lehdara karşı ileri süremeyeceği gerekçesiyle dava red edilmiştir.
    Karar aleyhine, davacı vekilinin temyiz kanun yolu başvurusu çoğunluk görüşü doğrultusunda yazılı gerekçe ile miktar yönünden red olunmuştur.
    Sayın çoğunluğun red gerekçesine katılamıyorum.
    İİK 72/1 maddesi gereğince borçlunun, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığının tespiti davası açması mümkün olup, davacı avalist tarafından açılan davada 500.000,00 TL tutarlı bono yönünden dava açılmıştır.
    Davalı banka tarafından bonoya dayalı alacağın takip tarihi itibariyle 63.493,97 TL olduğu beyan edilmiştir.
    Gerek İlk Derece ve gerekse Bölge Adliye Mahkemesince bono bedelinin tamamı olan 500.000,00 TL esas alınmak suretiyle hüküm kurulmuştur.
    Bono bedeli 500.000,00 TL'nin, karar tarihi itibariyle HMK 362/1-a maddesinde öngörülen kesinlik sınırı üzerinde bulunduğu izahtan varestedir.
    Sayın çoğunluk tarafından, davalının kabulünde olan ve icra takibine konu miktarı dava değeri olarak esas alması ve yazılı gerekçe ile davacının temyiz istemini reddetmesi isabetli değildir.
    Dava değerinin 500.000,00 TL olmasına, bu miktarın temyiz kesinlik sınırı üzerinde bulunmasına göre Bölge Adliye Mahkemesi kararının esastan incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davacının temyiz isteminin yazılı gerekçe ile reddine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.

    Hemen Ara