Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/2711 Esas 2012/4516 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2711
Karar No: 2012/4516
Karar Tarihi: 29.06.2012

Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2012/2711 Esas 2012/4516 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı kredi borcuna kefil olmuştur. Kredi borcu ödendikten sonra, davalı kooperatif diğer kefillerle birlikte davacı aleyhine icra takibi başlatmıştır. Davacı, yasal faiz uygulanması gerektiğini iddia etmiştir. Mahkeme, kefillerin alacağı oranında rücu hakkı olduğunu belirterek, davacının ödemesi gereken payı hesaplamış ve icra dosyasındaki haciz masrafının davacıya yüklenemeyeceğine karar vermiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir ve temyiz itirazları reddedilerek, hüküm onanmıştır. Bu kararın dayandığı kanun maddeleri Borçlar Kanunu'nun 488/2 ve 496. maddeleridir.
23. Hukuk Dairesi         2012/2711 E.  ,  2012/4516 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
    Vek. Av. ...

    Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    -K A R A R-
    Davacı vekili, davacının, davalı ile birlikte Halk Bankasından çekilen krediye kefil olduğunu, kredi borcunun davalı kooperatifçe Halk Bankasına ödenmesinden sonra, davalı kooperatifin, asıl borçlu . .. ve davacının da bulunduğu diğer kefiller aleyhine icra takibi başlatıldığını, dosya borcunun tamamının 7.929,03 TL olduğunu ve bunun 3.966,60 TL"sinin davacı tarafından ödendiğini, yasal faiz uygulanması gerekirken % 63 oranında faiz hesap edildiğini, gerçek borcun 1.638,48 TL olduğunu ileri sürerek, davalıya fazla ödenen 2.328,12 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacıdan fazla tahsil edilen alacak bulunmadığını, davacıya tebliğ edilen ödeme emri üzerine mal beyanında bulunduğunu ve borca itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini, davalının diğer borçlular ile birlikte müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı sözleşmede temerrüdün şartları ve uygulanacak faiz oranının belirtilmiş olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 11.06.2007 tarihli Türkiye Halk Bankası A.Ş. Kooperatif Kredileri Sözleşmesi"ne göre ...ın asıl borçlu olduğu ve 13.000,00 TL kredi çekilmiş olduğu, bu krediye..., ...., ... Esnaf ve Sanatkarlar Kredi Kefalet Kooperatifi ile birlikte davacının, müşterek borçlu ve müşterek müteselsil kefil olarak imzalarının bulunduğu, 11.12.2007 tarihli 2.600,00 TL taksitin asıl borçlu tarafından süresinde ödenmemesi sebebi ile davalı tarafından işlemiş faizi ile birlikte 3.541,00 TL"nin 03.01.2008 tarihinde ödenmiş olduğu, davalının rücuen tahsil için asıl borçlu ve kefiller aleyhine icra takibi başlattığı, takipte kefillerin hissesine göre paylaştırma yapılmadığı, Borçlar Kanunun 488/2 maddesine göre kefilin ödediği borç için diğer kefile hissesi oranında rücu hakkı bulunduğu, davalı kooperatifin Borçlar Kanun"un 496.maddesi hükmü gereğince ödeme miktarı ile sınırlı olacak şekilde alacaklı bankanın davacıya karşı sahip olduğu haklar bakımından, onun halefi durumuna geldiği ve fakat Yargıtay uygulamasına göre kefilin ancak yasal faiz talep edebileceği, 4.400,99 TL toplam alacak bulunduğu, bu miktarın müşterek müteselsil kefiller arasında ¼ oranında pay edilmesi neticesinde 1.100,25 TL davacının ödemesi gereken pay
    olduğu, bu miktarın 885,25 TL"sinin asıl alacak olduğu, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği, davacının 2.774,97 TL fazla ödemesinin olduğu, icra dosyasında yapılan 36,50 TL haciz masrafının davacıya yönelik olmaması nedeniyle davacının borcuna eklenemeyeceği gerekçesiyle, davanın kabulüne, dava konusu miktarın fazla ödeme tarihlerinden itibaren aşamalı olarak yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 29.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara