Esas No: 2021/633
Karar No: 2022/5001
Karar Tarihi: 20.06.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/633 Esas 2022/5001 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/633 E. , 2022/5001 K.Özet:
Davalı ve davacı arasında yapılan bayilik sözleşmesi gereği davacı, davalının ürünlerinin İstanbul ilindeki satışını yapmaktaydı. Ancak davacı, davalının sözleşmeye aykırı olarak müşterilerine doğrudan daha düşük bedelle ürün satması nedeniyle itibarının zedelenmesi ve zarar etmesi sebebiyle dava açtı. İlk derece mahkemesi, davacının taleplerini reddetmiş, karşı dava yönünden ise cezai şartın talep edilemeyeceğine karar vermiştir. Bölge adliye mahkemesi ise karşı davanın reddine karar verirken cezai şartın sözleşmenin feshedilmesinden sonra ve sözleşmenin 5. maddesine göre rekabet yasağına aykırı davranılması şartına ilişkin öngörülmüş olmasına göre cezai şartın talep edilemeyeceğine karar vermiş ve ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak, davaların her ikisinin de reddedilmesi kararını vermiştir. Karar, temyiz edilmiş ancak temyiz talebi reddedilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararı onanmıştır. Kararda, Türk Medeni Kanunu'nun 24. maddesi ve Türk Borçlar Kanunu'nun 58. maddesi hakkında detaylı bilgi verilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Gebze Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 01.03.2017 tarih ve 2016/857 E- 2017/145 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 26.11.2020 tarih ve 2017/6522 E- 2020/2040 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, taraflar arasında İstanbul iliyle sınırlı olmak üzere yetkili bölge bayiliği ve taahhütname sözleşmesi imzaladığını, buna göre davacının İstanbul ilinde davalının ürettiği ürünlerin satışını üstlendiğini, davacının bu sözleşmeye istinaden personel alımı, yatırımlar gibi masraflar yaptığını, bankadan kredi çektiğini, ancak davalının bayilik sözleşmesine rağmen müşterilerine doğrudan daha düşük bedelle ürün sattığını, davacıyı zarara uğrattığını, müşterilerin davacıyı bırakıp daha düşük bedele davalıdan ürün aldığını, davacının davalı ile rekabet etme şansının olmadığını, bu nedenle satışlarının düştüğünü, itibarının zedelendiğini, zarara uğradığını belirterek, şimdilik haksız rekabete dayalı olarak uğranılan zarar nedeniyle dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte 10.000.- TL, yine haksız rekabete dayalı olarak davacının itibarının zedelenmesi, güvenilirliğini kaybetmesi nedeniyle şimdilik 5.000.- TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş olup, karşı davanın ise reddini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkillerinin beyaz et üreticisi olduğunu, ürettiği ürünleri tüm Türkiye çapında bayiler veya kendi pazarlama elemanları aracılığı ile sattığını, davacı ile tek satıcılık sözleşmesi yapılmadığını, ürünlerin başka bayiler tarafından da satılabileceğinin kararlaştırıldığını, üretilen ürünlerin üretici firmanın elinde kalmasının önlenmesi için her üretici firma bayilerin yanında kendi pazarlama ağını da kurduğunu, davacı ile bölge bayi olarak ticaret yapıldığını, ancak davacının hem kendilerinden hem de sözleşmeye göre yasak olmasına rağmen başka üreticilerden de mal aldığını, böylece davacının sözleşmeye aykırı davrandığını, müvekkili firmanın da daha önceden de yaptığı gibi kendi ürünlerini kendi elemanları ile veya başka bayiler aracılığı ile satmaya devam ettiğini, bu nedenle ortada sözleşmeye aykırı bir durum olmadığını, asıl sözleşmeye aykırı davrananın davacı olduğunu, davacı ile aralarındaki ticaretin 2010 yılında sona erdiğini, davasını 2012 yılında açtığını,bu nedenle davacının dava dilekçesindeki taleplerinin zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini belirterek asıl davanın reddini istemiştir. Karşı davada ise fazlaya ilişkin dava ve talepleri saklı kalmak koşulu ile 5.000,00 TL haksız rekabet nedeniyle uğranılan maddi zarar, 5.000,00 TL sözleşmeden kaynaklı cezai şart ve 5.000,00 TL manevi tazminatının ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İlk derece mahkemesince, asıl dava yönünden, tarafların arasındaki sözleşmeye göre davalının başka bir bayilik kurabileceği, evleviyetle bayilik kurmadan kendisinin de doğrudan satış yapabileceği, alınan bilirkişi raporuna göre de davacının yüksek fiyattan satış yapıldığı iddiasının kanıtlamadığının belirtildiği, Türk Medeni Kanun’un 24. maddesi ve Türk Borçlar Kanun’un 58. maddesi gereğince manevi tazminat koşullarının da gerçekleşmediği, bu nedenle davacının davasını ispatlayamamış olduğuna kanaat getirildiği, karşı dava yönünden ise, karşı davacının uğradığı maddi zararı kanıtlar bir veriye ulaşılamadığı, maddi zararın kanıtlanamadığı, Türk Medeni Kanun’un 24. maddesi ve Türk Borçlar Kanun’un 58. maddesi gereğince manevi tazminat koşulunun da oluşmadığı, ancak sözleşmeden kaynaklı cezai şart isteminin sözleşmeye göre rekabet yasağına aykırı hareket nedeniyle yetkili bölge bayisi veya kefiller 10.000,00 $ cezai şart ödemeyi kabul ve taahüt edeceğinin kararlaştırılması ve karşı davalının 2010 ve 2011 yıllarında karşı davacının haricinde başka şirketlerden de ticari mal alımında bulunmuş olmasından dolayı cezai şart isteminin talep ile bağlı kalınarak kabulüne karar verilmesinin gerektiği gerekçesiyle davacı karşı davalının ispatlanamayan davasının maddi ve manevi tazminat yönlerinden her ikisinden de reddine, davalı- karşı davacının 5.000,00 TL sözleşmeden kaynaklanan cezai şart isteminin kabulü ile; harcın yatırıldığı tarih olan 12/12/2012 tarihden geçerli olmak üzere avans faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, manevi ve maddi tazminat zararları ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, sözleşmedeki cezai şart maddesi incelendiğinde, cezai şartın sözleşmenin 5. maddesinde düzenlenmiş olduğu, fesih halinde talep edilebilecek bir cezai şartın kararlaştırıldığı, ancak taraflar arasındaki akdi ilişkinin fesih dışı bir nedenle sona erdiğinin anlaşıldığı, bu nedenle karşı dava yönünden davalının davacıdan cezai şart talebinin koşullarının oluşmadığı ve bu açıdan davacının cezai şarta ilişkin istinaf başvurusunun yerinde ve davalı/karşı davacının istinaf başvurusu ise yerinde görülmediği, diğer hususlarda mahkeme kararının isabetli olduğu gerekçesiyle davalı/ karşı davacı PAK Tavuk Gıda....Şirketinin karşı davadaki taleplerinin reddi yönünden yaptığı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davacı/ karşı davalı ...'ın istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, karşı davada hükmolunan cezai şartla ilgili istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurularak davacı /karşı davalının yerinde görülmeyen maddi ve manevi tazminat davalarının ayrı ayrı reddine, davalı/ karşı davacının cezai şart, maddi tazminat ve manevi tazminat taleplerinin yerinde görülmemesi nedeni ile ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı-karşı davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre ve özellikle cezai şartın sözleşmenin feshedilmesinden sonra ve sözleşmenin 5. maddesine göre rekabet yasağına aykırı davranılması şartına ilişkin öngörülmüş olmasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı-karşı davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı-karşı davacıdan alınmasına, 20/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.