Esas No: 2022/2421
Karar No: 2022/13627
Karar Tarihi: 21.12.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/2421 Esas 2022/13627 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2022/2421 E. , 2022/13627 K."İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/07/2018 tarihli ve 2017/961 esas, 2018/749 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 09/02/2022 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında, 09/01/2016 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 09/02/2016 tarihli ve 2016/146 soruşturma, 2016/16 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, aynı Kanun’un 191/3. maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulmasına karar verildiği, kararın şüpheliye tebliğ edilerek infazı için Bingöl Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- Denetimli serbestlik tedbirinin infazı aşamasında, şüphelinin 03/03/2017 tarihinde yeniden kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlemesi nedeniyle Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığınca erteleme kararının kaldırılarak 11/12/2017 tarihli ve 2016/146 soruşturma, 2017/1613 esas, 2017/955 sayılı iddianame ile Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
3- Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 06/07/2018 tarihli ve 2017/961 esas, 2018/749 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın aynı Kanun’un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine, 1 yıl 8 ay denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmeden kesinleştiği,
4- Dosya arasında bulunan Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/366 esas sayılı dosyasının incelenmesinde;
a-) Sanığın 25/12/2013 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 10/02/2014 tarihli ve 2014/248 esas sayılı iddianamesi ile Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
b-) Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/10/2014 tarihli ve 2014/366 esas,2014/452 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7/2. maddesi dikkate alınarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 03/12/2014 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
c-) Kanun yararına bozma istemine konu Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/961 esas, 2018/749 sayılı kararı ile ihbarda bulunulması üzerine,
Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/11/2018 tarihli ve 2018/816 esas, 2018/1093 sayılı kararı ile hükmün açıklanmasına,sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın kararı istinaf ettiği,
d-) Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 02/07/2021 tarihli ve 2018/3609 esas, 2021/1620 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının 5 yıl süreyle ertelenmesine, erteleme süresi içinde 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 09/02/2016 tarihli ve 2016/146 soruşturma, 2016/16 sayılı kararını müteakip, adı geçenin denetim süresi içerisinde tekrar aynı nev'iden suç işlediğinden bahisle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonunda, 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının anılan Kanun'un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine ve sanık hakkında 1 yıl 8 ay denetim süresinin belirlenmesine ilişkin Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/07/2018 tarihli ve 2017/961 esas, 2018/749 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan, “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” ve anılan Kanun'un 191. maddesinin 9. fıkrasında yer alan "Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır" şeklindeki düzenlemeler karşısında,
Dosya kapsamına göre, sanık hakkında evvelce 25/12/2013 tarihinde işlemiş olduğu aynı nev'iden suç nedeniyle Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/10/2014 tarihli ve 2014/366 esas, 2014/452 sayılı kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve anılan kararın 03/12/2014 tarihinde kesinleştiği,
Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/07/2018 tarihli ve 2017/961 esas, 2018/749 sayılı kararına konu 10/01/2015 tarihli suçun ise daha önce Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesince 6545 sayılı Kanun ile eklenen 5320 sayılı Kanun'un 7/2. maddesi gereğince zorunlu olarak verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali mahiyetinde olduğu ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılamayacağı cihetle, sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine karar verilip ihbarda bulunulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/07/2018 tarihli ve 2017/961 esas, 2018/749 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Şüpheli ... hakkında,09/01/2016 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 09/02/2016 tarihli ve 2016/146 soruşturma, 2016/16 sayılı kararı ile beş yıl süre ile kamu
davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesini takiben, şüphelinin 03/03/2017 tarihinde yeniden aynı nev’iden suçu işlemesi nedeniyle Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığının 11/12/2017 tarihli iddianamesi ile kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/07/2018 tarihli ve 2017/961 esas, 2018/749 sayılı kararı ile, sanığın 5237 Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun'un 51/1. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, anlaşılmıştır.
28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanununun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” amir hükmü ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/5. fıkrasında yer alan, “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki ve 9. fıkrasında yer alan "Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır" şeklindeki düzenlemeler birlikte dikkate alındığında;
Somut olayda, sanık hakkında daha önceden Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/10/2014 tarihli ve 2014/366 esas, 2014/452 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7/2. maddesi dikkate alınarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 03/12/2014 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği anlaşılmakla, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'a eklenen geçici 7. maddenin 2.fıkrası uyarınca verildiği, kanuni zorunluluk üzerine verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile aynı hukuki sonuçları doğuracağı, bu durumda, incelemeye konu suç tarihinin 09/01/2016 olması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlenmesi nedeniyle Cumhuriyet Savcısı tarafından yeni bir soruşturmaya konu edilmeyip hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını veren mahkemeye ihbarda bulunması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında ayrı bir soruşturma konusu yapılarak kamu davası açılması ve yargılama sonucunda mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan;
Sanığın 09/01/2016 tarihli eylemini, Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesince kanuni zorunluluk üzerine verilen ve 03/12/2014 tarihinde kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde gerçekleştirmesi nedeniyle, 6545 sayılı Kanun'la değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/5. maddesi uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapma yasağı bulunduğu ve bu suçun sadece ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali sayılabileceği, kanunî zorunluluk üzerine verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılan eylem nedeniyle açılan kamu davasında mahkemesince “düşme kararı” verilip mahkemesine ihbarda bulunulması gerektiği gözetilmeden, mahkûmiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
Mahkemesince “düşme” kararı verilip ihbarda bulunulması gerekmekte ise de; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar veren Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/366 esas sayılı dosyasına mahkûmiyet kararı ile birlikte zaten ihbarda bulunulduğu ve ihbar üzerine Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/11/2018 tarihli ve 2018/816 esas, 2018/1093 sayılı kararı ile hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği gözetilerek yeniden ihbarda bulunulmayıp yalnızca düşme kararı verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
D-)Karar:
Açıklanan nedenlerle, kanunî zorunluluk üzerine verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılan eylem nedeniyle, 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince “düşme kararı” verilmesi gerektiği gözetilmeden mahkumiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden; Bingöl 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 06/07/2018 tarihli ve 2017/961 esas, 2018/749 sayılı kararının 5271 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
21/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.