Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2923 Esas 2022/5081 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2923
Karar No: 2022/5081
Karar Tarihi: 20.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2923 Esas 2022/5081 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı vekili, borçlu şirketin kredi borcu nedeniyle ipotekli taşınmazının satış riski olduğunu, taşınmazı ipotek yüklü olarak satın aldığını ve borçları ödediğini belirterek, davalılardan aldığı bedelin tahsiline ilişkin takibe yapılan itirazın iptal edilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiş, bunun üzerine davacı vekili istinaf etmiştir. Bölge adliye mahkemesi de istinafı reddetmiştir. Temyiz başvurusu sonucunda da mahkeme kararı onanmıştır.
TBK 596/4 maddesi, ipoteğin kredi borcunun güvencesi olarak kullanılmasında, malikin ipoteği veren kefilin rücu hakkını kullanması için anlaşma ya da üçüncü kişi tarafından sonradan ipotek verilmesi gerektiğini belirtir.
11. Hukuk Dairesi         2021/2923 E.  ,  2022/5081 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 25.10.2017 tarih ve 2016/1002 E- 2017/1025 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce verilen 25.12.2020 tarih ve 2018/193 E- 2020/2258 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, borçlu şirket Okatanlar İnşaat Gıda ve Dış Ticaret A.Ş'nin Denizbank'tan kredi sözleşmesi ile kredi çektiğini, davalıların kredi sözleşmesinde müştereken borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, borçlu şirket ortağı ve kredi borcunun müşterek borçlu ve müteselsil kefili olan ...'ın maliki olduğu İstanbul ili, ...ilçesi, ... Mah. 669 Ada, 12 Parsel 4800/16200 paylı taşınmaz da Zemin Kat C Blok 1 nolu bağımsız bölümde ipotek tesis edildiğini, borçluların ödeme yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle taşınmazın satış riski bulunduğunu, müvekkilinin taşınmazı ipotek yüklü olarak satın aldığını, bankanın taşınmazın satışı ile ilgili hakkını kullanmadan borçların borcunu ödeyerek bankanın haklarının halef olduğunu, bu sebeple ödemek zorunda kaldığı 1.485.184,65 TL tutarındaki bedelin davalılardan tahsiline ilişkin takibe yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davaya konu taşınmazı 25/12/2015 tarihinde ipotekle yüklü olarak satın aldığının anlaşıldığı, bu yönü ile herhangi bir talepte bulunma hakkı bulunmadığı, kefilin rücu hakkının TBK'nın 596.maddesinde düzenlendiği, davacı kefil olmadığından kefilin rücu hakkından yararlanması söz konusu olmadığı, ancak bu maddenin 4. fıkrasında alacağın güvencesini oluşturan rehin paraya çevrildiği veya borç rehin veren malik tarafından ödendiği takdirde malik, kefile karşı rücu hakkını kullanabileceği, ancak bunun için kefil ile rehin veren malik arasında bir anlaşma bulunması veya rehnin sonradan bir üçüncü kişi tarafından verilmiş olması gerektiği, davaya konu olayda, davacı malik ile davalı kefiller arasında böyle bir anlaşma bulunmadığı, yine rehnin üçüncü kişi tarafından sonradan verilmesi de söz konusu olmadığı, bu durumlar dikkate alındığında davacının borç ödeyen malik olarak bu hükümlerden yararlanmasının mümkün olmadığı, genel hükümlere göre bakıldığında ipotek yüklü olarak taşınmazı satın aldığı, taşınmazı alırken ipotekli durumunu göz önünde bulundurduğu, taşınmazın satış sırasındaki değerinin ipotek yüklü haliyle değerlendirilmesi gerektiği, aksi düşünüldüğünde borçların hem taşınmazın ödenmesi hem de ipotek bedelinin sonradan bu dava ile ödemeleri gibi bir sonuç ortaya çıkacağı, davalıların hem borç ödemiş hemde taşınmazlarını vermiş olacakları, davacının da hem vermiş olduğu bedeli almış olacağı hem de fazladan taşınmazı almış olacağı, bu hususlar dikkate alındığında sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olmadığı, davacının da sebepsiz zenginleşmeye dayanarak bir talebi bulunmadığı, halefiyet ilkesine dayandığı, ve halefiyet ilkesinin şartları gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince, davaya konu ipotek akit senetlerine göre; ipoteğin dava dışı asıl borçlu lehine verildiği, TBK 596/4 maddesine göre; malikin, kefile karşı rücu hakkını ancak kefil ile kendisi arasında böyle bir anlaşma varsa ya da rehin sonradan üçüncü bir kişi tarafından verilmişse kullanabileceği, taraflar arasında böyle bir anlaşma olmadığı, rehnin sonradan üçüncü kişi tarafından verilmediği, davacının taşınmazı ipotekle yükümlü olarak 25/12/2015'te satın aldığı dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 20/06/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara