Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2316 Esas 2022/5149 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2316
Karar No: 2022/5149
Karar Tarihi: 22.06.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2316 Esas 2022/5149 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Çay Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada, banka tarafından davalılara kredi kullandırıldığı ve borcun ödenmemesi üzerine kredi teminatını oluşturan taşınmazın ipoteğinin paraya çevrildiği belirtiliyor. İlamsız icra takibi yoluyla başlatılan takiplerde davalıların itiraz ettiği, itirazın kaldırılması için açılan davanın kabul edildiği ancak kararın temyizen bozulduğu ve itirazın kaldırılması talebinin reddedildiği ifade ediliyor. Davacı banka, borcun tahsili için davalılardan müşterek müteselsil kefilleri ve müşterek müteselsil borçluları olan diğer davalıların da sorumlu olduğunu belirterek, borcun tahsili için dava açmış. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalıların belirtilen miktarlarda borçlu olduğu ve inkar tazminatının iptaline karar verildiği belirtiliyor. Ancak, mahkemece asıl alacağa işlemiş faiz eklenerek oluşan alacağa bir kez daha dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verildiği, bu nedenle kararın temyizen bozulduğu ifade ediliyor. Kararda, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 68/son madd
11. Hukuk Dairesi         2021/2316 E.  ,  2022/5149 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada Çay Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 03.12.2020 tarih ve 2019/277 E. - 2020/507 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkili banka tarafından davalılardan ...'a 11.10.2006 tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını, diğer davalılar ... ve muris ...’ın da işbu kredi sözleşmesinin müşterek müteselsil kefilleri ve müşterek müteselsil borçluları olduğunu, davalıların borcu ödememeleri neticesinde hesabın kat edilerek hesap kat ihtarnamesi ve ekli hesap özetlerinin borçlulara gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine tahsilde ve takipte tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla, kredinin teminatını oluşturan taşınmaz bakımından ipoteğin paraya çevrilmesi ve ayrıca ilamsız icra takibi yoluyla iki takip başlatıldığını, başlatılan ilamsız icra takibinde ödeme emrine davalıların itiraz ettiklerini, davalıların itirazı ile duran icra takibinin devamını sağlamak için itirazın kaldırılması davası açıldığını, davanın kabulü ile itirazın kaldırılarak takibin devamına, davalıların %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesine rağmen kararın temyizen bozulması üzerine mahkemece bozma kararına uyularak itirazın kaldırılması talepleri reddedilip bu defa müvekkili aleyhine %40 icra inkar tazminatına hükmedildiğini, itirazın kaldırılması talebinin reddi kararının maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceğini, müvekkili bankanın davalılardan alacaklı olduğunu, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip dosyasından rehin açığı belgesi de aldığını, ileri sürerek bu belgede belirtilen 76.056 TL bakiye borcun %52,80 oranında faiziyle davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamaya ve dosya kapsamına göre; davacı banka ile davalı ... arasında 11/10/2006 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, GKS 54. maddesinde temerrüt halinde bankanın akdi faizin %100 fazlası oranında temerrüt faizi talep etme hakkının bulunduğu düzenlemesinin mevcut olduğu, davacı bankanın akdi faiz oranının %26,40 olarak belirlendiği, bu durumda bu oranın %100 fazlası olan %52,80 oranında temerrüt faizi uygulanabileceği, yeniden hesaplama yapılması için dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, davalı asıl borçlunun, kat tarihindeki toplam kat edilmiş alacak miktarı ile temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işlemiş temerrüt faizi toplamından 63.500,00 TL mahsup edildiğinde hesapta kalan ana para miktarının 46.419,77 TL olduğu, bu miktara da dava tarihine kadar işlemiş faiz oranı eklendiği takdirde davalı ...'ın 63.290,58 TL miktarında davacı bankaya borçlu olduğu, davalının ipotekli taşınmazın satışından elde edilen bedelin öncelikle takip masrafları ve faizden mahsup edilerek hesaplamanın yapılmasında yerleşik yargı içtihatları gereğince hukuka aykırılık bulunmadığı, sözleşmede kefil olarak imzası bulunan ... ve ...'nun müşterek müteselsil kefil olup, kendi temerrütlerinin sonucundan kaynaklı sorumluluklarının kredi sözleşmesiyle belirlenen miktara kadar ve aynı borç miktarı üzerinden müteselsilen sorumlu oldukları dikkate alındığında, 08/02/2008 temerrüt tarihi itibariyle 35.000,00 TL sorumluluklarının bulunduğu, ipotekten ödenen miktar neticesinde sorumluluklarının 11.493,80 TL olacağı, ödeme tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faiz ve bsmv toplamında 15.671,11 TL yönünden sorumluluklarının devam ettiği, davalıların davacı bankaya karşı borcunun bulunduğu sabit olduğundan Kapatılan Sultandağı İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/24 E. 2010/8 K. sayılı ilamı ile hükmedilen inkar tazminatının iptaline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, ...'dan 63.290,58 TL'nin dava tarihi olan 13/10/2010'dan itibaren işleyecek %52,80 temerrüt faizi ile birlikte, davalılar ..., ..., ... için 15.671,11 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek %52,80 temerrüt faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, kapatılan Sultandağı İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2009/24 Esas ve 2010/8 Karar sayılı dosyasında davacı banka aleyhine hükmedilen inkar tazminatının iptaline, davalı tarafın süresinde talep edilmeyen icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemece Sultandağı İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2009/24 E.-2010/8 K. sayılı dosyasında davacı banka aleyhine hükmedilen inkar tazminatının iptaline karar verilmişse de 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 68/son maddesi “İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi hâlinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.” hükmü uyarınca Sultandağı İcra Hukuk Mahkemesince hükmedilmiş olan inkar tazminatının hükümsüz kalmasına göre, davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2- Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebidir. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporuyla ...'ın 46.419,77 TL asıl alacak, 16.067,43 TL faiz ve 803,37 TL %5 vergi olmak üzere toplam 63.290,58 TL borçlu olduğu, davalı kefillerin ise, 11.493,98 TL ana para, 3.978,99 TL işlemiş faiz ve 198,92 TL %5 vergi olmak üzere 15.671,11 TL'den sorumlu oldukları tespit edilmiştir. Mahkemece de içerisinde faiz de bulunan bu toplam miktar üzerinden faize faiz yürütülecek şekilde, davanın kısmen kabulü ile ...'dan 63.290,58 TL'nin dava tarihi 13/10/2010'dan itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte, davalılar ..., ..., ...’dan asıl alacak ve asıl alacağa dava tarihine kadar işlemiş olan faizin toplamı olan 15.671,11 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir. Ancak, mahkemece asıl alacağa işlemiş faiz eklenerek oluşan alacağa bir kez daha dava tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmek suretiyle (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 104. maddesi), 6098 sayılı TBK'nin 121/son maddesinde belirtilen ve kısaca “faize faiz işletilmesi yasağı” şeklinde ifade edilebilecek emredici nitelikteki düzenlemeye aykırı olarak karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte belirtilen sebeplerle hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, 22/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara